.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

15 Ekim 2008 Çarşamba

Kalecilik Üzerine

Kalecilik bence futbolcuktan farklı olay. Bir kere uyum vesaire gibi sıkıntılar daha az onlarda. Oyun stili bilmem nesi de farketmez bana göre. Brezilyalı iyi bir kaleciyi Rusya'ya götür orda da oynar. Ha kültürel farklılık vardır ondan etkilenebilir de, futbol anlamında kaleci her yerde kalecidir. Sistem uymadı, biz burda böyle oynarız bilmem ne sorunu olmaz.

Neticede iyi kaleci her zaman değerlidir. Mesela kimdir iyi kaleci. Mondragon'dur, Cordoba'dır, 1 maçla gönderilen Enke'dir, her şeye rağmen Rüştü'dür. Eğer iyi bir kalecin varsa arkana bakmazsın. İlgileneceğin başka işler olur. Kalecinin belli standardı vardır çünkü. Ne alabileceğini bilirsin. Müthiş kaleci de bu sene kötü oynadı denen kaleci hatırlamıyorum.

Beşiktaş yıllarca kaleci problemi çekmiş bir takımdır. Böyle bir şey olamaz. Daum döneminde her maça farklı kaleciyle çıktığımız, hatta kalede bile rotasyon yaptığımız dönemler olmuştu. Düşünün o dönem 2 yabancı kalecimiz vardı, ne büyük zeka örneği ki yedek kaleci için harcanmış bir yabancı kontenjanı...

Günümüzde büyük takımların kaleci sıkıntısı yaşaması kadar abuk bir olay görmüyorum ben. Zira bu büyük takımlar bir kaleci bulduklarında adam futbolu bırakana kadar veya performansı düşmeye başlayana kadar oynatıyorlar.

Şimdi Liverpool'un kalesine bakalım. İspanya'nın ikinci kalecisi aynı zamanda. Ondan daha iyi kaleci çok ama böyle bir arayışa giriyorlar mı hayır. Dön Arsenal ve Almunia'ya. 1 kere bile İspanya Milli forması giymemiş bir oyuncu. Geçen seneden beri aldı formayı giyiyor başarıyla. Arayış var mı? Belki Almunia'dan sonrası için var. Chelsea, Milan, Juventus. Milan Dida yüzünden kaç puan kaybetti, bir arayışa girdi mi, hala Abbiati'ler vs...

Sözün özü, bizde De Sanctis'ler, Volkan Demirel'ler tartışılıyor. Kaleci gibi hayati bir noktaya Galatasaray "kiralık" takviye yapmış. Dememiş ki 29-30'unda bir kaleci alayım 34-35'ine kadar beni götürsün.

Üç büyüklerin kaleci planlamaları aslında ne denli ciddi organizasyonlar olduklarını ortaya koyuyor. Dünyada bütün kaleciler uzun süre görev yaparlarken bizde çoğu zaman 1. kalecinin bile kim olduğu belirsiz oluyor. Çok mu zor Mondragon futbolu bırakana kadar kalede olsa. Al işte Bundesliga'da oynuyor, sembol oyuncundu. Aynı şekilde Cordoba. Bu kadar büyük külfet mi bu?

Seneye Rüştü futbolu bıraktığında Beşiktaş'ın bir planı var mı? Mustafa Denizli'nin, Sinan Engin'in planından bahsetmiyorum, Beşiktaş futbol şubesinin bir planı var mı? Hakan Arıkan mı birinci kaleci olacak? Olmayacağı belli. Kim olacak yabancı bir kaleci mi alınacak? Alınacaksa Hakan Arıkan 3. sezonunda da yedek kalmayı kabul edecek mi? Etmeyecekse hangi yerli kaleci alınacak?

Bakın büyük takım olmak için Ronaldinho, Messi transfer etmeniz gerekmez. Yada Guiza, Roberto Carlos. Büyük takım önce büyük organizasyonla var olur.

Türk sporseverinin Lincoln'lerden, Zapotocny'lerden, Guiza'lardan önce talep etmesi gereken ilk icraat kulüplerin kurumsal yapıya kavuşmalarıdır. Sonra "Ali Şen Başkan Fenerbahçe Şampiyon", "Mustafa Denizli Şampiyon Yap Bizi" diye imparator ilan ederseniz ardından "Padişah'ım Çok Yaşa" diye eleştirirseniz kimse size inanmaz...

Üç direğin arasından nerelere geldik yine...

Ara