.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

12 Mayıs 2011 Perşembe

Siyahtan Beyaza

Takımları bazen birliktelikler başarıya götürür, bazen de başarı birliktelikleri getirir. Beşiktaş futbol takımının son bir kaç ayında birliktelik duygusunun noksanlığını farketmemek mümkün değildi. Quaresma yükseldikçe takım kişilik kaybetti, takım kişilik kaybettikçe de daha Quaresma bağımlısı hale gelindi. Durum o hale gelmişti ki, Nihat'a vermesi gereken pası vermediğinde bile "Verse ne olacak?" deme noktasına gelmiştik. Artık Quaresma Bobo'ya pas vermiyor değildi, Bobo Quaresma'dan topu alacak kadar hızlı olmadığı için topla buluşamıyordu.

Dün de bu görüntüden farklı bir şey izlenmedi. Manuel Fernandes ve Quaresma öne çıktı ancak arkadaşlarını da öne geçiren bir insiyatif söz konusu değildi. Onlar oynadılar, onlar kazandılar. Hele maçın son bölümünde Necip'in bile pas arayışından ziyade dripling ve çalım üzerine denemeler yapması bana "Vay Beşiktaş'ın haline..." dedirtti.

Maçın uzatmaya gitmesi başarısızlıktı. Penaltılara gitmesi başarısızlıktı. Lakin şans yüze güldü ve kupa geldi.

Kupa geldikten sonra takımın psikolojisi, sadece kupayı kazanmanın verdiği mutlulukla ifade edilemeyecek kadar değişti. Sanki takım içinde bayram olmuştu, küskünler barışmıştı, geçmiş kırgınlıklar unutulmuştu... Dün taraftar futbolcuyu, futbolcu taraftarı, futbolcu futbolcuyu baştan keşfetti ve sevdi.

Çok belli ki, bu akşam Beşiktaş İBB ile bir maç daha yapsa, Beşiktaş çok daha kollektif, çok daha paylaşımcı, çok daha arkadaşını da düşünür bir futbol sergileyecek.

Ne gariptir, Beşiktaş ligin ikinci yarısının neredeyse tamamında bu maçı bekledi. Beşiktaş için adeta bir bütünleme sınavıydı. Sürecin uzunluğu baş ağrıtıyordu. Evet, istenen oldu ve sınav geçildi. Garip tarafı, futbolcular şu an sanki 1. sınıfa dönüp her şeye baştan başlamak istiyor gibiler. Guti oyundan çıktığı son saniyeye kadar "Ben gidiyorum arkadaşlar..." diyordu, sabaha karşı attığı twitte ise "Seneye de buradayım..." dedi.

Bugün Beşiktaş camiası sezon başından beri ilk defa "Sezon keşke baştan başlasa" ışığını gördü. Beşiktaş sezonu bitirdiği maçla belki de gelecek sezonu açtı. Bunu da sahada oynanan oyunla değil, maç sonu sevinciyle yaptı.

Kendimizi kandırmayalım, bu kupa çok da önemsenecek bir sportif başarı değil. Dün maçtan sonra yaşanan duygusal boşalma, kupanın kazanılmasından çok daha önemliydi. Düşünebiliyor musunuz, performansıyla eleştiri toplayan Hugo Almeida birden takımın en sevilen figürlerinden biri oldu. O durgun, o halsiz, o hangi ruh hali içinde olduğu anlaşılamayan, o kalacak mı gidecek mi göstermeyen, o yerde 5 saniye yatıp gol pozisyonuna girme şansını kaçıran Almeida...

Beşiktaş bu kupayla siyahtan beyaza geçti. En azından yazın, sezonun travması minimum düzeyde hissedilecek. İsmail'inden, Ekrem'ine kendini toparlama ve yenileme süreci yaşanabilecek.

Beşiktaş'ın saha içinde halledemeyeceği pek problemi yok. Problemi saha dışında idi. Beşiktaş'ın kollektif uyum sorunu yoktu. Çünkü böyle bir sorun olması için önce kollektif istek ve arzu olması gerekir. Beşiktaş takımında o inanç, o çaba olmadıktan sonra, uyum olması zaten mümkün değildi. X oyuncusunun Y oyuncusuyla kuracağı bir oyunda, ikisinin aynı anda aynı şeyi uygulamasıdır kollektif uyum. Oysa pas vermeyi tercih etmemek bir uyum problemi değildir, düpedüz bir tercihtir.

Dilerim, bu maçtan kazanılan moral motivasyon geçici bir etki göstermez ve ismi büyük adamlarımız -başta Guti olmak üzere- buranın Beşiktaş olduğunu hatırlarlar, sevildiklerini bilirler.

Dönüş yolunda havaalanında çıkan tatsız hadiseler de, "kim kaybederse yazık olur..." gecesinin nazar boncuğu olsun...

6 Yorum:

Forza dedi ki...

Yazının son cümlesi harika.

Dönüş yolunda havaalanında çıkan tatsız hadiseler de, "kim kaybederse yazık olur..." gecesinin nazar boncuğu olsun..

Maşallah.. Bu adam yıllarca masum kılıgına girip Inönüde'ki her maçtan sonra kameraların karsısında aglayan adam. Sürüsünü almış, benim taraftarımı dovmüş, siz nazar boncuğu takıyorsunuz.

Eğer A.Avcı ve sürüsü olayları çıkardığı sırada daha fazla taraftar orda olsa, ve agzı burnu kanlar içinde kalan bizim taraftar değil de İBB'li topçular olsa ne diyecektiniz? Yine nazar boncuğu mu takacaktınız, yoksa bunu yapan taraftarla aynı takımı tutmaktan utanıyorum edebiyatı mı sahneye sunulacaktı?

Biz birlik olmayı basaramazsak, daha cok hakkımız yenir, susar kalırız. Ha ordaki Beşiktaş formalı Ahmet-Mehmet dayak yemiş, ha ben yemişim. Susarsak biz, A.Avcı ve sürüsü çok konuşur biz de dinleriz. Nazar bonucugu takarız.

BJK4EVER dedi ki...

Yine kaybettik. Sezon icerisinde basa bas giden ve karsimizda eli yuzu duzgun bir rakip olan tum karsilasmalari kaybettik. Ben guard'a bakarim arkadas. Guard kritik anlarda sorumluluk alacak, sogukkanli olacak, dogru sekilde yonetecek, gerekirse kendi sahneye cikacak. Ben Chatman kadar son saniyelerde sogukkanli olamayan, feci sacmalayan, yanlis ustune yanlis yapan, ustelik bu kadar kotu serbest atis kullanan baska guard tanimiyorum. Khalid El Amin'i izlemis bu gozlerin Chatman'i izlemesi iskence gibi geliyor. Seneye Turk statusunde yedek olarak kalabilir, ama mutlaka bu takima saglam tecrubeli kalite bir yabanci guard lazim. Kac oldu sayamiyorum artik. Koca uzatmada Ogilvy'e sadece 1 kere dogru sekilde top indirdik, ki Ermal 4 faullu idi zaten. GS Cetin Yilmaz'in dedigi gibi pota altini kullandi ve dogru sekilde oynayip kazandi. Sezonu da kapatmis olduk, bu takim biraz kritik bir macta son dakikalarda normal bir basketbol takiminin yapacaklarini bile yapamiyorsa GS'yi 3 defa hayatta yenemez.

enorton dedi ki...

"Havalimanında çok duyarlı Beşiktaş seyircileri bizi tebrik edip, çok keyifli bir gece olduğunu söyleyip bize başarılar dilediler. Havalimanında kendini bilmez bazı taraftarların maçta yaptıkları tezahüratları aynı şekilde fiili bir şekilda saldırıp laf tacizine devam ettiler. Böyle bir durum oluştu, bunlar üzücü olaylardı. Bunu çok konuşmanın, irdelemenin anlamı yok. Türk futbol kültürü ve ahlakından bahsederken bir şeylerin hiç gelişmediği bir ülkede bunların çok ciddi mücadelesini yapıyoruz. Ama basında çıkan Büyükşehirli oyuncular dayak yediler, darbe yediler değil, orada maç penaltılara kalmadı bunu da herkes bilsin!"

Sn Abdullah Avcı'nın açıklamaları... Ne diyeyim, istediğin kadar şiddet yasası çıkar... Milli takımda görev yapmış, yıllardır süper ligde görev yapan bir teknik direktörün açıklamaları bu işte... biz dövdük diyor... Aferin, cumhurbaşkanı bir madalya da bu iş için taksaydı size !

Mayor dedi ki...

Walla benim Tayfura verdigim krediler iyice tukendi. Son 3-4 mactir iyice mahalle takimina donduk. Schuster zamaninda gol yollarinda kabiz defanstada ishaldik ama top hep bizdeydi, pas yapiliyordu, oyunda hakimiyet kurup sonuca gidemiyorduk. Tayfur bence o sistemi bu kadar kolay dagitmayip, ernsti ortasahaya monte edip, gutinin dakikalarini fernandes'e verebilirdi. Geriyede takviye yapildimi Schusterin sistemi islev kazanirdi. Bu galibiyet moral acisindan tabiiki cok iyi oldu ama bz bu oyunla avrupada fena dagiliriz sonra toparlayamayiz sezon sonuna kadar.

delgado dedi ki...

çok güzel bir yazı olmuş.

Ömer Özlü dedi ki...

Abdullah Avcı havaalanındaki olaylarla ilgili 'orada maç penaltılara kalmadı' demiş. ah Abdullah Hoca sevdirmiyorsun kendini...

Yorum Gönder

Ara