23 Mayıs 2011 Pazartesi
Hakan Arıkan Sendromu
http://eksibesiktas.blogspot.com/2009/11/korcan-celikay.html
Geçtiğimiz yıl Rüştü ve Hakan'ın sakatlığı sonucu kalemizi, o güne kadar profesyonel düzeyde oynanamamış genç kalecimiz Korcan Çelikay'e emanet edecektik. Biz de blog okuyucularımızdan Anıl Demirci'den bize Korcan'ı anlatmasını istemiştik. Anıl, altyapıdaki genç oyuncuları yakından takip eden, sıkı bir Beşiktaş taraftarıydı. Bu bağlamda, onun Korcan hakkındaki fikri ve vereceği bilgiler, üzerinde düşünülmeye ve konuşulmaya değer bilgilerdi.
Yazı, kendini son cümleye saklamıştı. Anıl diyordu ki; "Korcan'a inanın ve güvenin."
Biz Korcan'a inanmış mıydık, güvenmiş miydik bilmiyorum. Kendisi son derece talihsiz bir Manisa deplasmanı yaşayınca Almanya'dan Hoffenheim'ın 3. kalecisinin uyruğunda "Türk" yazmasından mütevellid, hemen kiralama işlemini gerçekleştirmiştik. Gerçi o da dikiş tutturamadı, performansı Korcan'ı bile aratınca 1-2 maç kalede kaldı, bizim kaleciler daha tam iyileşmeden kaleye geçek zorunda kalmışlardı.
Korcan sezon başında Diyarbakırspor'a kiralandı. Devre arasında da Sivasspor'a geçti. Sivasspor'un kalecisi Sead Ramovic'in sakatlığı da denk geldi, eldivenleri kaptı. Devre arasından bu yana takip ettiğim kadarıyla, gösterdiği performans, Süper Lig'de oynayan her herhangi bir kaleciden düşük de değildi. Hatta, kariyerini toparlaması adına bize mutluluk da veriyordu. Bir Süper Lig takımının uzun yıllar kalesini koruyacak potansiyeli ortaya koymuştu.
Taa ki dünkü maça kadar. Dün yaşadıklarına tıp dilinde "Hakan Arıkan Sendromu" diyoruz. En olmadık zamanda, en kritik maçta yapılan en olmayacak hata ve geçmiş başarılarının bir kalemde silinmesi... Şüphesiz, kalecilik mesleğinin gerçeği bu. Ancak kalecilik mesleğinin gerçeği, Hakan Arıkan sendromunu açıklamıyor. O daha başka bir şey, belki Fevzi Tuncay sendromunu anımsatan bir şey... Hakan Arıkan'ın kaleye geçtiği andan itibaren mutsuzlaşması, kendini kötü hissetmesi... Bir nevi fobi.
Düşünün, paranızı kazandığınız mesleğiniz fobiniz haline geliyor. Para kazanmanız için kaleye geçmeniz gerek ama kale fobiniz olmuş durumda. Dün Korcan'ın da yaşadığı şey aynısıydı.
Sivasspor'un kalecisi olması nedeniyle hem Trabzon tarafından, hem de Fenerbahçe tarafından yoğun bir ilgi bombardımanına tutulmuştu. Ellerinin ve dolayısıyla eldivenlerinin titrememesi hiç kolay değildi.
Başaramadı!
Selçuk Şahin'in vuruşunda titreyen eldivenlerden kayan top, onun kariyerini belki de bir defa daha kaydırıyordu.
Türkiye'de kaleci olmak kalecilik meziyetleriyle ilişkilendiriliyor, yanlış! Oyuncunun yan top zaafiyeti olup olmadığı, zamanlaması, refleksleri, fiziği... Bunların hepsi kaleciyi anlatır. Oysa kaleci, futbolculardan da öte bir mental güce sahip olmak zorundadır. Türkiye gibi gerginliğin merkezi haline gelmiş bir ülkede kalecilik, en zor mesleklerden biri. Dünyanın başka yerinde kalecilik yapan kalecilerden çok daha güçlü bir mental yapıları olmak zorunda.
Ya Fevzi gibi kale direklerine kafa atarsınız, ya Hakan Arıkan gibi kaleci olduğunuza, sizi kaleye geçiren adama lanet edersiniz, ya da Korcan gibi olursunuz...
Bu isimlerin hiçbiri kötü kaleci değil. Oysa geldikleri nokta, kötü kalecilik noktasından öte, "kaleci değil" noktası. Onları bu noktaya getiren kalecilik meziyetlerindeki noksanlık da değil. Mental noksanlığı, kulüplerin "Oynatıyorum işte, daha ne yapayım" hatalarının sonucu...
Hakan Arıkan'ı o psikolojiyle ve o kale fobisiyle kaleye geçirmeye devam ederseniz, ona şans vermiş olmazsınız. Hakan Arıkan da şansını kullanamamış olmaz. Bu isimlerin hata yapmaları değil, o halde kaleye geçirilmiş olmalarıdır sorun.
Eleştirildiğinde, ıslıklandığında performans artışı gösteren tek kaleci vardır. Onun da adı Rüştü Reçber'dir. Ne zaman yuhalansa ertesi maç çıkıp hatasız oynamıştır. İşte onun da adı o yüzden Rüştü olmuştur zaten.
Kabul edelim ki, herkes Rüştü olamaz. Olamayanlara da daha kucaklayıcı, daha psikolojilerini gözeten, daha destek veren, daha profesyonelce yardım eden bir yaklaşımda bulunalım. Tamam, Rüştü olmasınlar. Lakin kaleci olmaya devam edebilsinler. Çünkü eksik kaleci değiller.
Ben Hakan'ın, Korcan'ın hangi maçta fahiş hata yapacağını tahmin edebiliyorsam ( En kritik maç ) başlarındaki kişiler de tahmin etsinler bir zahmet...
Geçtiğimiz yıl Rüştü ve Hakan'ın sakatlığı sonucu kalemizi, o güne kadar profesyonel düzeyde oynanamamış genç kalecimiz Korcan Çelikay'e emanet edecektik. Biz de blog okuyucularımızdan Anıl Demirci'den bize Korcan'ı anlatmasını istemiştik. Anıl, altyapıdaki genç oyuncuları yakından takip eden, sıkı bir Beşiktaş taraftarıydı. Bu bağlamda, onun Korcan hakkındaki fikri ve vereceği bilgiler, üzerinde düşünülmeye ve konuşulmaya değer bilgilerdi.
Yazı, kendini son cümleye saklamıştı. Anıl diyordu ki; "Korcan'a inanın ve güvenin."
Biz Korcan'a inanmış mıydık, güvenmiş miydik bilmiyorum. Kendisi son derece talihsiz bir Manisa deplasmanı yaşayınca Almanya'dan Hoffenheim'ın 3. kalecisinin uyruğunda "Türk" yazmasından mütevellid, hemen kiralama işlemini gerçekleştirmiştik. Gerçi o da dikiş tutturamadı, performansı Korcan'ı bile aratınca 1-2 maç kalede kaldı, bizim kaleciler daha tam iyileşmeden kaleye geçek zorunda kalmışlardı.
Korcan sezon başında Diyarbakırspor'a kiralandı. Devre arasında da Sivasspor'a geçti. Sivasspor'un kalecisi Sead Ramovic'in sakatlığı da denk geldi, eldivenleri kaptı. Devre arasından bu yana takip ettiğim kadarıyla, gösterdiği performans, Süper Lig'de oynayan her herhangi bir kaleciden düşük de değildi. Hatta, kariyerini toparlaması adına bize mutluluk da veriyordu. Bir Süper Lig takımının uzun yıllar kalesini koruyacak potansiyeli ortaya koymuştu.
Taa ki dünkü maça kadar. Dün yaşadıklarına tıp dilinde "Hakan Arıkan Sendromu" diyoruz. En olmadık zamanda, en kritik maçta yapılan en olmayacak hata ve geçmiş başarılarının bir kalemde silinmesi... Şüphesiz, kalecilik mesleğinin gerçeği bu. Ancak kalecilik mesleğinin gerçeği, Hakan Arıkan sendromunu açıklamıyor. O daha başka bir şey, belki Fevzi Tuncay sendromunu anımsatan bir şey... Hakan Arıkan'ın kaleye geçtiği andan itibaren mutsuzlaşması, kendini kötü hissetmesi... Bir nevi fobi.
Düşünün, paranızı kazandığınız mesleğiniz fobiniz haline geliyor. Para kazanmanız için kaleye geçmeniz gerek ama kale fobiniz olmuş durumda. Dün Korcan'ın da yaşadığı şey aynısıydı.
Sivasspor'un kalecisi olması nedeniyle hem Trabzon tarafından, hem de Fenerbahçe tarafından yoğun bir ilgi bombardımanına tutulmuştu. Ellerinin ve dolayısıyla eldivenlerinin titrememesi hiç kolay değildi.
Başaramadı!
Selçuk Şahin'in vuruşunda titreyen eldivenlerden kayan top, onun kariyerini belki de bir defa daha kaydırıyordu.
Türkiye'de kaleci olmak kalecilik meziyetleriyle ilişkilendiriliyor, yanlış! Oyuncunun yan top zaafiyeti olup olmadığı, zamanlaması, refleksleri, fiziği... Bunların hepsi kaleciyi anlatır. Oysa kaleci, futbolculardan da öte bir mental güce sahip olmak zorundadır. Türkiye gibi gerginliğin merkezi haline gelmiş bir ülkede kalecilik, en zor mesleklerden biri. Dünyanın başka yerinde kalecilik yapan kalecilerden çok daha güçlü bir mental yapıları olmak zorunda.
Ya Fevzi gibi kale direklerine kafa atarsınız, ya Hakan Arıkan gibi kaleci olduğunuza, sizi kaleye geçiren adama lanet edersiniz, ya da Korcan gibi olursunuz...
Bu isimlerin hiçbiri kötü kaleci değil. Oysa geldikleri nokta, kötü kalecilik noktasından öte, "kaleci değil" noktası. Onları bu noktaya getiren kalecilik meziyetlerindeki noksanlık da değil. Mental noksanlığı, kulüplerin "Oynatıyorum işte, daha ne yapayım" hatalarının sonucu...
Hakan Arıkan'ı o psikolojiyle ve o kale fobisiyle kaleye geçirmeye devam ederseniz, ona şans vermiş olmazsınız. Hakan Arıkan da şansını kullanamamış olmaz. Bu isimlerin hata yapmaları değil, o halde kaleye geçirilmiş olmalarıdır sorun.
Eleştirildiğinde, ıslıklandığında performans artışı gösteren tek kaleci vardır. Onun da adı Rüştü Reçber'dir. Ne zaman yuhalansa ertesi maç çıkıp hatasız oynamıştır. İşte onun da adı o yüzden Rüştü olmuştur zaten.
Kabul edelim ki, herkes Rüştü olamaz. Olamayanlara da daha kucaklayıcı, daha psikolojilerini gözeten, daha destek veren, daha profesyonelce yardım eden bir yaklaşımda bulunalım. Tamam, Rüştü olmasınlar. Lakin kaleci olmaya devam edebilsinler. Çünkü eksik kaleci değiller.
Ben Hakan'ın, Korcan'ın hangi maçta fahiş hata yapacağını tahmin edebiliyorsam ( En kritik maç ) başlarındaki kişiler de tahmin etsinler bir zahmet...
Etiketler:Gürcan Ulusoy,hakan arıkan,Korcan Çelikay
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(Atom)
Ara
-
TEKNİK DİREKTÖR OLMAK İSTEMEMİŞTİ - Aralık 2019'da Fitbol Dergi için yazılmıştı. AMATÖR LİGLERİN BÜYÜK GOLCÜSÜ OLAN DANİEL FARKE GOLLERİYLE HAYAT VERDİĞİ TAKIMA ZOR ZAMANINDA GİTMEK ZORUN...2 yıl önce
-
Josef de Souza Beşiktaş Orta Sahasına Ne Katar? - Evet, benim için çok çok ayrı bir yer olan bu platforma, vlogger olarak geri döndüm. Bu kez, garanti bir dönüş. Bavulumu alıp, Haydarpaşa Garı'na koymuş v...4 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Büyük Başkan! (Metin Tekin Efsane Başkan Süleyman Seba'yı Anlatıyor) - Sarı Fırtına Metin Tekin, efsane başkanın doğum gününde onu anıları ile yad ediyor. Seneler evvel dediği gibi "Efsane, yıllar aşıp yüzyıl öteye geçebilme...4 yıl önce
-
Atleti - Atletico Madrid. Bir takım kurmuş... Bu takım sahada sanki bir vatan toprağını ya da bir ülküyü müdafaa eder gibi, bir kaleyi müdafaa ediyor. Sahaya çıkma...4 yıl önce
-
Golcü Şampiyon Yapıyor mu? - Gomis'in sezona muazzam başlaması üzerine Twitter'da bir tartışma gördüm. Tartışmanın temeli Gomis'in bu performansının Galatasaray'ı şampiyon yapıp yapmay...7 yıl önce
-
sinanyyilmaz.blogspot.com - Sinan Yılmaz'ın yeni ve profesyonel yazıları* sinanyyilmaz.blogspot.com* adlı blog adresinde olacak.9 yıl önce
-
Euroleague bwin Mart 2015 MVP Nemanja Bjelica Röportajı - Fenerbahçe Ülker dokuz maçlık bir galibiyet serisi yakalamış durumda ve 2008-2009 sezonundan bu yana ilk kez Euroleague 'playoff'larına katılma hakkını ...9 yıl önce
-
Önce krampon, sonra performans - Her çocuk gibi sokaklarda başlayan futbol maceramız, bazı çocukların yaptığı gibi benim de toprak sahada devam etmişti. Sonrası okul, iş, hayat mücadeles...9 yıl önce
-
NBA: Bir Ayın Ardından... (Part 1) - Her ne kadar başlığımızda bir aylık zaman dilimini ele aldıysak gerek tembellik, gerek iş güç yüzünden yazının paylaşılması, gerekli güncellemeler yapıldık...9 yıl önce
-
Bu Sefer Bahanem Var - Yine ihmal ettim blogu ama bu sefer sağlam bahanem var. Son 9 senedeki ikinci kıtalar arası taşınma olayına kalkıştım. Bilenler bilir, son 9 senedir Avus...10 yıl önce
-
Babylon Dergisi Röportajı - http://www.aliece.com/2013/11/babylon-dergi-ali-ece-roportaji/#more-189510 yıl önce
-
Arsenal Kendine İnanıyor - Arsene Wenger'in sözleriyle, *"İyi bir rakibe karşı alınmış tatmin edici galibiyet." *Arsenal hafta sonu Liverpool'u oyun dışı bırakarak, bölüm bölüm saha...11 yıl önce
-
-
4 Yorum:
Korcan'ın Facebook sayfasına girin bir bakın. Bildiğin ölüm tehditleri almakta.
Bu maçtan sonra hayat bir daha eskisi gibi olmayacak Korcan için...
Bu nasıl bir fanatizm, nasıl bir holiganlık.
Allah o çocuğa ve çevresindekilere sabır versin. İçine düştüğü durum gerçekten çok zor.
Korcan da, Hakan da gerçekten mental anlamda çok berbat kaleciler. Böyleleri düşman başına.
Eleştirileri, tepkileri iplemeyen + yetenekli kalecilere diğer örnekler olarak Cordoba ve Volkan da verilebilir. Her ne kadar Cordoba'nın karşı karşıya pozisyonlardaki hentbol kalecisi Atakan hareketine uyuz olsam da, ilk geldiğinde ıslıklandığı Sarajevo maçından itibaren asla güven kazanamayacağını düşünüyordum ama çok sağlam bi psikolojisi olduğunu kanıtladı. Volkan ise her zaman eleştirilmiştir ama her zaman kendini geliştirmeyi başarmıştır. Kendisini Dünya'nın en iyi 10 kalecisinden biri olarak gördüğünü söylediğinde haklı olarak eleştirilmişti, ama şu anda Dünya'nın en iyi 10 kalecisi arasında olabilir veya olmasına ramak kalmıştır.
Gelgelelim Türk futbol takımları, Amerikan lise filmlerindeki gibi özgüveni yetmediği için başarısız olan sporcuların barınacağı yer değildir. Türkiye'de baskı çok aşırı fazla, ama Dünya'nın en çok kazanan futbolcuları da bizde. Korcan'ın şu andaki maaşını bilmiyorum ama Almanya'da olsa 2. Bundesliga'daki bi Doğu Almanya takımında yıllık 20 bin ancak kazanırdı. Maaşı almasını biliyorlarsa baskıyı kaldırmayı da bilecekler.
Ben mi yanlış izledim karşı karşıya durumda çok iyiydi kaç tane açıyı güzel kapatarak gol engelledi. Selçuk un pozisyonda ise şanssızdı diyelim kelimenin tam manası ile. Frikikte zaten Elaroma ya çarpıyor sanırım top tam doksana gidiyor. Yazık sadece...
Bir de Cenk Gönen var, kaleci balık hafızalı olacak cümlesi ile gönüllerimizde taht kuran.