.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

21 Ekim 2015 Çarşamba

Beşiktaş Basketbol : Gayrı hükmü sen ver kurban , suç kimde?


Kemal Sunal'ın muhteşem oyunculuğuyla , Feyzo'nun mahkemesi hepimizin gözünde canlanmıştır başlığa baktığınızda .

Bu cümlenin öncesinde Feyzo son bir özet geçer hakim karar aşamasına geçmeden önce :

-Maho Ağa ölmiştir , o ölmiştir başka ağa gelmiştir . Haber almışım herkes Maho Ağayı arar olmıştır .Bu işin sonu nereye varır bilmiyem !

Blogda birşeyler karalamaya başladığım ilk zamanlardan beri Ahmet Kandemir'e bolca salladığımı hepiniz hatırlarsınız . Oyuncularla arasındaki iletişim problemleri , takımın kırılgan yapısı , bir kaç oyuncuya aşırı bağımlılık hali , sakatlık geçmişi karanlık oyuncularla aynı mevkilerin doldurulması vs derken liste uzamış gitmiş , biraz aşırıya kaçsak da tepkimizi dile getirmiştik .

Ahmet Hoca takıma biraz da buruk şekilde veda edip yerine Dettmann geldiğinde umut tazelemiş , Finlandiya Basketbolunu dünyaya tanıtan , modern çağın getirdiği değişikliklere adapte olmuş başarılı bir koçun takıma nasıl etki edeceğinin hayalini kurmaya başlamıştık.

Sonrası malumunuz , Beşiktaş yıllar sonra play-off'a kalamayarak son derece büyük bir başarısızlığa imza attı .

Bununla birlikte biz yine umudumuzu kaybetmedik . Dettmann'ın felsefesini oturtabilmesi için doğru adamlara ihtiyacı var dedik , Nate Wolters adını duyduğumuzda doğru yoldayız diye düşünmüş , yüksek tempolu , herkesin şutör olduğu , atletik yönü kuvvetli bir takımla Pınar Karşıyaka'nın 3 sene önceki versiyonunun bir benzerini yaratabileceğine inanmıştık .

Yanılmışız .

2-3 maçla bir takımın koca sezonunu yargılamak çok acımasız bir infaz olabilir ama bazı zamanlarda görünen köy kılavuz istemez. Beşiktaş lig seviyesi göz önüne alındığında en az 2-3 üst seviye oyuncuya ve ortalama bir kadroya sahip berbat bir takım görüntüsü veriyor.

Maç başı ortalama 90 küsur sayı yiyen , ribauntlarda ezilen , 3'e 3 tek potalarda bile olmayacak kadar boyalı alanda domine edilen bir takım nasıl olabilir ki ?

Evet modern basketbolda uzunların şut mesafesi , alanı genişletme kabiliyetleri , pas meziyetleri çok çok kritik ama bu boyalı alanı tamamen çöpe atmak anlamına gelmez ki be güzel abicim ? Şu takıma bir tane çember savunucusu koyulmaz mı ? Hadi atarak kazanmak istiyorsun ama 5 dış oyunculu sistemde hiç iç kısım tehdidin olmayınca bu kez 3'lük çizgisinin gerisine sıkışmıyor musun Viking Abim ? Lofton'da yok el üstünden sallasın , Wolters zaten hala jet-lag , ee kim delicek rakibi ? Kim alıcak ribaundu ?

Rotasyon konusuna hiç girmiyorum bile  , zira anlamak bile epeyce zor.

Açıkçası kendi adıma tek problemin vasat bile olsa bir çember savunucu alarak halledilebileceğini düşündüğüm umut dolu bir sezonda büyük hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim.

Hani dejavu yaşar gibi Dettmann tek problem mi , o gittiğinde işler düzelir mi gibi konulara kafa yormak istemiyorum fakat yaşanan an o kadar tatsız o kadar moral bozucu ve geleceğe dair hiç bir ışık göstermiyor ki , bu kadarına sessiz kalmak mümkün değil ...



14 Yorum:

cochise dedi ki...

Yeşil Giresun maçına çok takılmadım. Ribaund ve boyalı alan zaafına rağmen kazanabileceğimiz bir maçtı. Ama dünkü maç önceki maçlarla da birleştirince ne oluyoruz dedirtti. Hani bir gün çok kötü oynarsın şutların girmez falan ama ben belki de hayatımda bu kadar kötü savunma yapan takım görmedim. Ya hem boyalı alanı tamamen rakibe bırakıyoruz ama aynı zamanda antreman rahatlığında üçlük verebiliyoruz. Rytas maçını izlemedim bilemiyorum ama diğer üç maç da aynı şeyler oldu. Şu görünürdeki takımın oluru yok. Bu kadar çok kariyerli oyuncu ile ancak bu kadar kötü basketbol oynanır. beş benzemez değil on benzemez. Şöyle bir takım kuruyorsan bir tane sayı atamayan ama asist ve savunma yapan bi oyun kurucu şart. Bizdeki hepsi çok yumuşak. Ama takıma sertlik katacak bir 3 ve bir 5 numara olsa olay bambaşka olur. Umarım durumun farkına vurulur ve bu tarz sertlik katacak takviyeler yapılır.
Benim adıma tek olumlu şey iki genç kardeşimizin (Enes ve Kartal) yüreği oldu şimdilik.

QuaresmA dedi ki...

Basketbolda Obradoviç çapında koçları getirmediğin sürece yabancı koçlar pek gitmiyor sanki. Murat Didin toparlar bu takımı.

Unknown dedi ki...

4 sezondur yerel ve uluslararası alanda yaptığımız maçların büyük çoğunluğunu, çok az maç kaçırarak, TV’den takip etmişimdir. Hatta öncesinde de, 12 – 13 yaşlarından beri, fırsat buldukça, TV’de yayını oldukça izlemişimdir, basından takip etmişimdir. Dile kolay 20 yıl olmuş! Ancak ilk defa bu sezon takıma dair hiçbir umudum yok! % 100 yerli kadro ile mücadele ettiğimiz, Muratcan’ın efsane oynadığı sezonda dahi daha fazla umut vardı. Geçen yıl ki berbat yapının ardından, bir kez daha sil baştan kurulan rezalet bir kadro ile sezona başlıyoruz. Berbat bir kadro mühendisliği, berbat bir takım ruhu ve berbat yönetilen bir şube! Cochise'ın dediği gibi 10 benzemez ile kurulmuş, kağıt üzerinde özellikle birkaç tanesi fena olmayan isimlerden kurulmuş bir takım ve üstelik bu yeni takımın teknik ekibi de takımla sadece 1 aydır çalışıyor!
Orman yönetimi dönemine kadar en iyi yaptığımız şey fiyat/performans oranında hep yüksek yüzdeyi tutturmamızdı. Özellikle 1-5 kombinasyonlarımız efsane derecesinde iyiydi. Aklımda kalanlar; Andre Woolridge/Kevin Thompson; Blackwell/Bud Eley/Praskevicius; El Amin/ Varda; El Amin/ Kimani Friend/M. Wright; Dalmau/Nicevic; Chatman/Likholitov/Ignerski ve zirve; Arroyo/Bonsu. Son ikili dışında maliyetler ekseriyetle oldukça düşük tutulurken, elde edilen verim hep üst düzey oluyordu. O yıllarda hepimiz basketbol şubesi yöneticilerini yerden yere vuruyorduk lakin bunun sebebi daha iyisi, daha fazlası elde edilebilecekken, daha azı ile yetinmemiz oluyordu. Bu sezon ise denklem, bana göre, çok yanlış kuruldu.
Öncelikle 5 numaranın takım içerisinde tam bir karşılığı yok. O pozisyonu boş geçerek başladık. Torku Konya (Sean Williams), Ted Kolej(Alade Aminu, Dexter Pittman), Uşak Sportif (Eli Holman) gibi uzunları bulabiliyorken bizim son birkaç yıldır kayda değer bir uzun bulamamamız bana çok enteresan geliyor. Açıkçası şubede görevli olsam, ilk önce adını bildiğim bu adamların durumuna bakardım. Pek çoğu ortalama takımlarda oynayacaklar. Kaldı ki bu sezon yabancı oyuncuların ülke içerisindeki transferlerinde buy-out ödemesi de ortadan kalktı, dolayısıyla bu oyunculara yapacağın yatırım miktarı da azaldı. Kurduğumuz yapı içerisinde bu sezon bu role Lampe layık görüldü. Oyuncunun tüm mutsuzluğuna rağmen, orada oynatılmaya devam ediliyor, yeterli kalıba sahip olmamasına rağmen bu konuda oldukça gereksiz bir şekilde hatada ısrar ediliyor. Lampe oldukça iyi bir 4 oyuncusu. 4 numara için diğer bir opsiyon olan Erik Murphy ise zaten 4 numara için tercih edildi ve Lampe birlikte ne yazık ki 4 – 5 numarayı oynayamazlar. Bu yapı sahada olduğunda fazla yumuşak bir uzun rotasyonumuz oluyor. Kısaca bu adamlar ancak birbirlerini yedekleyecek yetenek ve kalıptalar. Doğan Şenli ise iyi bir bench ve antrenman oyuncusu olur.
İkinci olarak takımın bir beyni ne yazık ki yok! Benim basketbol anlayışımda en zeki olması gereken oyuncu guard pozisyonunda oynayacak arkadaşlar olmalı. Kanaatimce bu kadro içerisinde oyun zekâsı en yüksek olan oyuncumuz; Ömer Utku Al. Ancak henüz çok genç ve deneyerek harcamak için fazlasıyla değerli bir oyuncu. Bu yüzden Ömer’in bu sezon da süre almasını beklemiyorum (hatta seneye de, tıpkı Kartal’ın geçen sezon kiralandığı gibi, kiralanması gerektiğini düşünüyorum). Yeni transfer Nate Wolters ile ilgili henüz fikir sahibi değilim, kendisi kadroya katılalı henüz çok kısa bir süre oldu. Çok da tanıdığım bir oyuncu değil zaten. Ancak aldığı kısa sürede Kartal’dan daha fazla katkı yapmadığı bir gerçek. Kendisinden beklenen, topa baskı yapıp, oyun kurabilmesi, pas organizasyonunu yönlendirmesi. Kartal ile sayı rekabetine girmesi değil! Skor opsiyonu olması, Teodosiç gibi bir süper ego sahibi adamlar dışında pek beklenen bir şey değil. Ayrıca kendisinden de bir Spanoulis çıkmayacağına neredeyse eminiz.

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...

Toparlarsak biz tam olarak bununla şu sistemle hep iddialı olduk; 1-5 organizasyonu kuvvetli olan bir takım olarak. Her şeyden önce her zaman takım olabilmeyi başardık. Sonra da saha içerisinde 1 ve 5 numaralarda iki liderimiz ve onlara eşlik eden oyuncu grubundan oluştuk. Bir klasik olarak basketbolda bir takım oyun kurucusu kadar oynar ve bana göre 5 numarası kadar da savunma yapar. Denklem esasında basit; sağlam bir guard ve sağlam bir 5 ile yola çıkıldığında diğer oyuncular takımı renklendiren elemanlar oluyor. Şayet esas oğlanları diğer pozisyonlara kaydırmaya çalışırsak (Lofton örneğinde olduğu gibi), o takımın gidebileceği yol ne yazık ki çok uzun olmuyor. Bunu geçmişte de denedik, yemedi! Buradan ekmek çıkarmamız zor! O sebepledir ki; mevcut kadroda 2, 3 ve 4 numaralar için beğensek de beğenmesek de pek çok alternatif bulunuyor. 4 numaralı pozisyonda lig ortalamasının üzerinde opsiyonlarımız var. 2 ve 3’te idare ederiz. Yapılması gereken 1 – 5 numaralı pozisyonları güçlendirmek. Bu kadrodan iyi bir savunma takımı çıkmaz, zaten son yıllardaki Dettman takımları da savunma odaklı değil, daha çok kapasitesi ölçüsünde direnç gösteren ve çizgi gerisinden yüzdeli oynayan takımlardı. O yüzden, koç değişikliği düşünülmüyorsa, yine değişmesi zor olan pozisyonları sahada organize edebilecek, oyunu yönlendiren bir oyun kurucu ile, şutörlerin seken toplarını toplayacak ve pota altını karartacak bir uzuna ihtiyacımız var. Elin oğlu yapabiliyorsa bizde yapabiliriz!

Dip Not: Enes, Kartal ve Ömer Al'ın daha fazla süre aldığı bir takım yapısı umut ediyorum. Oldukça güzel bir kısa rotasyonumuz olacak.

cochise dedi ki...

@emir eri
aynen dostum, bizde çok da etkili olamayan Colton IVerson bile bizi tek başına madara ediyor; savunma komple berbat ama pota altı dibin dibi. Ve biz geçmişte sıfır iddialı sezonlarımızda bile dediğin 1-5 denklemi ile hep baş ağrısı olduk. Ve hatta El Amin Varda ikilisi ile Ülker'i eleyip finalde Efesle kadro darlığından kaybetmiştik.
daha uzun yazılacak konu ama şampiyonluk sezonu sonrası düşünüldüğünün aksine çok da kötü olmayan (Euro league top 16) takımı base alıp üzerine koymaya çalışsak şu anda bambaşka bir yerdeydik. Geldiğimiz yer ise her yıl birbirinden kötü.
Bu yılın tek farkı aslında küçük nüanslarla iyi olabilecek bir takımız ama şu anda berbatız. Acaba yol yakınken birşeyler düşünülecek mi...

Unknown dedi ki...

hafta sonu daha iyi basketbol oynadık ve kazandık. bireysel oyuncu gayreti ve biraz daha uyumla birlikte hareket edebilme sonucunda en az bizim kadar kötü yapılanma içerisindeki telekom'u yenebildik. ancak bugün kaçınılmaz son gerçekleşmiş, dettman ile yollar ayrılmış, yerine yağızer uluğ getirilmiş. şampiyon olan kadroda da yardımcı antrenörlük, gs'de aynı göreve de uzun süredir devam eden bir isim uluğ. ben faydalı olabileceğine artık inanmak istiyorum!

cochise dedi ki...

Telekom'u yendik yenmesine ve maçın genelinde hakimdik ama kriz anında apışıp kaldık. Dietman'ın teknik faul alması sonrası NBA'vari bir çıkış yakaladık ama orada iki top daha ters gitse o kolay maç bile kriz olacaktı.

Yağızer Uluğ sezon başı seçilse başımın üstünde olurdu ama yine saçma bir iş oldu; sezon başı kampını neredeyse kaçıran hoca ile sezona başla sonra 2 maç sonra hoca değiştir. sadece şu maçlar içinse hoca değiştirilmesi saçma. Hocanın genel yaklaşımından memnun değilsek bari geçen sezon sonu gönderip Yağızer'le güzel bir hazırlık geçirseydik. Yağızer'i herkes çok övüyor. Türk basketinin çok içinde bi risi. Daha tecrübeli ve uluslaraarsı deneyimli oyuncularda bir sorun olmaz umarım. genç yerlilerimiz için iyi bir fırsat olabilir.

Yagizer Ulug gecen sezon bazi maclarda direkt sorumlulu almis ve rustunu ispat etmisti bence . Acikcasi mevcuttan daha kotu olabilecegimizi sanmiyorum ben . Dettmann pota bekcisi transferini veto edip sutor 5 numara isteyerek kendi bindigi dali kesti .

sert bir uzun ve Wolters biraz devreye girerse Besiktas ilk 5'i zorlayacak bir kadroya sahip .

QuaresmA dedi ki...

Yağızer Uluğ olumlu bir tercih, umarım Ergin'den sadece basketbolu öğrenmiştir. Bizim oyuncu kadrosu da aslında Ergin Ataman sistemine çok uzak değil.

Yağızer Uluğ stajını sağlam yapmış ama bu her zaman belirleyici olmuyor, takımın tüm iplerini eline alabilmek bambaşka bir mevzu. Misal zamanında Fener'in yardımcı hocası Ertuğrul Ertdoğan'dan çok şey bekleniyordu ama kaldıramadı. Yine de en az 2 sezon sabretmemiz lazım bu koça. Sevapları kendisinin, günahları yönetimin :D

cochise dedi ki...

ilk başta da yazmıştım aslında bir iki parçayla bambaşka bir takım olabiliriz diye. sıkı bir gerçek 5 ya da 4'ten bozma ama atletik 5 ve kısa bir sert eleman ile oluru var bu işin. Ama bunlar olmazsa her sıkı takım bizi parçalar gibi ..

Murat dedi ki...

Ne diyorsunuz Basketbolu yakınen takip eden dostlarımız? (basketbol ile çok ilgiliydim 3-4 sene öncesine kadar, milangaz demiroren gul gibi takım dagılınca ben de dağa küstüydüm işte...)

Biri ligde biri Eurocup'ta 2 farklı deplasman galibiyetiyle geldi yeni koç Uluğ,

sadece bir reaksiyon mu takım olarak, yoksa uzun soluklu birşeyler beklemeli miyiz, bir arkadaş ilk 5 olur demiş sanırım, ligin kalitesi düşünülürse bu başarı mı olur? (hani bütçe ve hem yönetim hem de taraftar ilgisi belli ya basketbol subesine o bakımdan dedim)

cochise dedi ki...

@murat
Yağızer çok övülen bir koç. Takımdaki yapısal sorunlar ortada ama Nate Wolters alınmak için olduğu oyuncuya dönüşüyor yavaş yavaş. Önemli fark yaratıyor. Kolay değil ABD'den gelen oyuncuların uyumu zaman alır. Bütçemiz sanırım hala çok düşük. Ama bir iki sertlik katkısıyla ilk 5 zor değil. Ama sertlik katcak oyuncu olmazsa işler ciddiye binince su kaynatırız diye düşünüyorum..

Unknown dedi ki...

Beklenen hamle: Elonu

Bizi şampiyon yapmayacaktır. Ancak takımda eksik olan ne varsa yeterince üzerinde taşıyan isimlerden biri, bizi bir adım daha ileri götürebilecek, yerinde bir hamle yapıldı. Akıllıca yapılmış, bir transfer. Takım ve çember savunmasını arttıracak, burada ben varım diyecek bir sağlam bir 5 numara. Yerinde bir tespit!

Bu hafta itibariyle ortalama takımlar arasındaki rakiplerimizle oynadığımız maçları bitirdik. Dün özellikle ilk çeyrekte izlediğim Nate Wolters'da takımın diğer ihtiyacını karşılayacaktır. O direksiyonda olmak istediği zamanlarda gerçekten iyi bir performans sergiledik. 28 asist ile oynadık! Mükemmele yakın bir hücum performansı! Savunma için aynı şeyi söylemek zor olsa da yapılan Elonu hamlesi ile o açık da kapatılacaktır.

Fikstürün kolay tarafı sayesinde altımızda olan 3 takımı (İBB, Telekom ve Trabzon) geçmesini bildik. Kendimizi test edeceğimiz dönem şimdi başlıyor. Çarşamba günü Efes ile oynuyoruz. Eurolig seviyesinde bir takımla, Efesle, oynayacağız. Haftaya galibiyet beklemiyorum, fakat sezonun kalanına dair bir umut aşılanacaksa bu maçla birlikte olacaktır.

Yönetime de son birkaç hafta içinde yaptıkları güzel 2 hamle için teşekkür ederiz..

Yorum Gönder

Ara