.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Mart 2015 Pazar

Karne: Beşiktaş 2 - 2 Balıkesirspor




113 Yorum:

turkkant dedi ki...

Beşiktaş'a hiçbir başarı kazandırmamış, ciddi bir performans gösterememiş M. Pektemek ve Ersan gibi iki oyuncuya emeklilik paralarını verdik.

Umarım ve umarım ki, şu Commandante Biliç'çilerin gazına gelip, Beşiktaş'a henüz "teneke" kazandırmamış, çıktığı 6 derbide "4 yenilgi 2 beraberlik" almış ve en önemlisi 1 SENE DAHA SÖZLEŞMESİ OLAN hocayla 3-4 senelik sözleşme yapma saçmalığını yapmayacak bir yönetim aklımız vardır(!)

Unknown dedi ki...

yuh abi ya ne kadar uçlarda yaşıyorsunuz, üç gün önce tribünde göz yaşı döken adamlardık bugün yine biliç'i asıyoruz. size menemenci samet aybaba kafası yakışır..

120 dakika oynadı bu takım liverpool'a karşı ve ikinci 60'ında rakibini ezdi, ilk 60'ında ise korakor oynayan bir takım vardı sahada. bugün bu puan kaybı gayet normal, kötü oynarken kazanmayı bilemedik. ben sahada sadece töre'yi laubali gördüm, son haftalarda acayip bir top ezme alışkanlığı edindi, biraz ayaklarını yere basması lazım artık. sosa'nın bu haliyle takıma faydası yok. bel fıtığı sorunu vardı sanırım ve aynı ızdırabı bende yaşıyorum, yürürken bile rahatsız ediyor bazen. o yüzden adama çok suç bulamıyorum ama kenar yönetimi artık duruma dahil olmalı, adam ameliyat olacaksa olsun, olmayacaksa da dinlendirilsin. doktorun bana ilk söylediği "artık atlamalı zıplamalı sporlar yasak" idi. aynı durumdaki bir adam bu haliyle tam performans veremez herhalde. neyse töre ve sosa'nın yanında demba ba'nın da performansında bir düşüş var, eski bitiriciliği gücü yok gibi, sezon başında dripling edebilen forvetimiz var artık derken bugün gidip defansa bir kaç defa toslaması bize çok güzel mesajlar vermiyor. ilk haftalardaki fiziksel etkinliği yok gibi. bu üç oyuncu da vasat olunca haliyle takım sıradanlaşıyor.

bugün sıradan oynadık ama unutmayalım ki bu adamların pek çoğu daha 72 saat önce kariyerlerinin zirve maçlarından birini oynadılar..

Unknown dedi ki...

ayrıca kabul etmeliyiz ki bugün birazda şanssızdık, ersana çarpan top rakibin önüne düştü ve adam kaleci yatmışken bomboş kaleye topu yuvarladı. olabilir, bazen şans yanınızda olmaz, bazen de şansa kazanırsınız. bir sakin olun, daha şampiyonluğu falan kaybetmedik. eskişehir maçında gs 3 - 4 farklı kaybedecekken kazandı, fener antepe 5 attı ama 6 gol yiyebilirdi. bu puan kayıpları olacak normal, merak etmeyin az sakin olun gs yakında dökülmeye başlayacak..

turkkant dedi ki...

Biliç'le ilgili sene başından bari, çok basit, çok anlaşılır bir argümanım var. Bu camia yakın geçmişte şampiyonluk kazanma alışkanlığını kaybetti. Haliyle şampiyonluk yolunda camia büyüklüğünün psikolojik bir artısı eskisi gibi olmuyor. Takım kalitesi de çoğunlukla diğer iki rakibin gerisinde oluyor. Bu durumda şampiyon olmanın yolu gerçekten usta ve "winner" hocalar bulmak.

Bunun nasıl yapılacağını aslında baskette bir hoca gösterdi: Engin Ataman. Son iki şampiyonluğumuzun da kariyerlerinde şampiyonluk olan ve mental olarak gayet kuvvetli hocalardan gelmesi tesadüf değil bence.

Aslında daha basit açıklayayım. Bence teknik beceri açısından Biliç Denizli'den daha iyi hoca. Ama bu sene Beşiktaş'ın başında Denizli olsa, muhtemelen şampiyonduk. (Başar beni eleştirmişti, sene başında önerdiğimde)

Burada bir arkadaş Biliç'i savunmak için habire "İsmail Kartal da winner sanki" argümanını ortaya atıyor. Bir kere, bunu iddia eden kimseyi görmedim burada. İkincisi, öyle deneyimli kadroya, kazanma alışkanlığı yüksek camiaya Biliç'i koy, muhtemelen İsmail Kartal'dan 10 puan fazla çıkartır Biliç.

Sorun Biliç çaylak bir hoca ve mental olarak çok güçlü bir hoca değil. Bizim gibi (maalesef) kırılgan camiaya uygun hoca değil.

Çaylak takım, çaylak hoca bir mismatch. Bu formül işlemeyecek ve biz bile bile lades diyerek, korkarım ki, bu ısrara devam edeceğiz.

schwadorf dedi ki...

11 gün içerisinde biri 120 dk olmak üzere 4 maç oynamışız. Bu şartlar altında günah keçisi aramak pek doğru değil.

Benim tek kızdığım nokta bize yakışmayan bir şekilde laubali oynamamız. Yani Eskişehir'de kaybedilen maçla bu maç çok farklı. Kötü performanstan, yanlış taktikten, yanlış oyuncu seçiminden, hakem hatasından kaybedilen puanı anlayabilirim ama rehavetten, rakibi küçümsemekten kaybedilen puan beni çok sinirlendiriyor.

%70 topla oynayıp, 10 küsür korner kullanıp, tonla net pozisyon yakalayıp lig sonuncusuna puan kaybetmemelisiniz. Liverpool'u yenince sezon bitmedi, umarım futbolcuların ayakları biraz yere basar bu maçtan sonra.

Walla ben de kötü oynandığını düşünmüyorum.

Bu kadar eforlu bir maçtan sonra , Beşiktaş bu sezon hiç yapmadığı kadar çizgiye indi ve içeri top çevirdi bunlardan bir yada bir kaçını yapmalıydı.Burada bence Demba Ba'nın hiç adının geçmemesi sıkıntı verici. Bu toplara ön direk koşusu yapacaksın abi , her pozisyonda stoperin arkasında kalmayacaksın. Almeida'da yapıyordu rakibin eskortluğunda arka direk koşusunu . Farkını böyle maçlarda göstermek zorunda Demba Ba . maç 2-0 olsa adamların zaten gelmeye mecali yok . Sürekli oyunun içinde tutuyoruz , maçı öldüremiyoruz.

Bir de abi şu maça 2 forvet çıkmayacaksak hangi maça çıkacağız yahu ?

Umit dedi ki...

merhabalar blog sakinleri. güzide bir ortam olarak gördüğüm burada yazdığınız yorumları sıklıkla okumaktayım. ben de takipçilerden biri olarak ilk mesajımı bu talihsiz maçla yazayım. takımın liverpool maçından sonraki yorgunluğu elbette yadsınamaz. ama bu maçtaki sorun bana göre sadece yorgunluk değildi. bununla ilgili gördüğüm emareleri yazayım. öncelikle oparenin golünden sonra takım arkadaşları nedense fazla sevinmedi (bakınız gol videosu). hatta yanına sarılmaya giden bile olmadı. bunun yerine opare tribünlere koşarken nedense ba olcay ve töreydi sanırsam kendi aralarında bir şeyler konuştular. sonuçta lig maçında hedef 3 puan olduğu için gayet garipti. sonrasında başta töre ve kerim tarafından olmak üzere saçma bir şekilde gol atma sevdası baş gösterdi. yorgun oyuncu yüksek efor sarfedip 10 kişiyi çalımla geçmeye uğraşmaz topu ilk fırsatta arkadaşına bırakır. nitekim haftalardır bel ağrısı çeken sosa hep böyle yapmaya çalıştı. pas yüzdesi düşüktü o ayrı. öyleyse bu ne? daha da ilginci opare golden sonra bir kez daha deneme yaptı ama kaleyi tutturamayınca arkadaşlarından özür diledi. diğerlerinin böyle bir şey yaptığını ya da bir üzgünlük belirtisi gösterdiğini görmedim. sonuçta takım kurgusu gibi konulardan daha ötede bilicin oyuncular üzerinde ciddi bir yönetim zaafiyeti var. liverpool maçıydı filan derken gaza gelenler takım oyununu bırakıp kafalarına göre kahraman olma derdine girmişse bu böyle maalesef. son olarak yine opare diyerek çok önemli bir oyuncu olacağını söyleyeyim. adam takımdaki en eli yüzü düzgün oyunu oynamışken maçtan sonra benim daha kat edeceğim çok yol var çalışıyorum dedi. böylesi adam olur. diğerleriyse bu saçmalığa devam ederse bir şey olamazlar. haftaya fb yener ama bu kafayla sonrası adına pek umut yok gibi. uzun oldu kusura bakmayın. saygılar.

YSY dedi ki...

Ben yine maç dışı olarak; bu maçı niye olimpiyatta oynamadık? Ya zaten takım turşu gibi niye bi daha ankaraya kadar zorladık. Yani biraz da şu olimliyat işini abartıyoruz gibi geliyor bana. Orada tottenham ı yendik bursayı yendik liverpool u yendik. Adamlar zaten lig sonuncusu en kötü yine berabere kalırdık belki de daha az yorulur kazanırdık.

Özgür dedi ki...

Gitti şampiyonluk, Galatasaray efsane üstü oyunuyla bu yıl farkı 10 puana çıkarır, Fenerbahçe kesin 5 puan fark atar bize. Avrupa ligine bile gidemeyiz seneye, zaten Brugge 19 maçtır yenilmiyor, sağlam bir istatistik ve jenerasyon yakaladı, elememiz mümkün değil.
Bilic gördüğüm en berbat hoca, yerine şu sıralar Antalyaspor'dan ayrılan yılların efsanesi Hami Mandıralı gelmeli. Hem Türkiye ligini avucunun içi gibi biliyor.
Gökhan Töre BAL ligi futbolcusu, Olcay Almanya'da bir ilkokulda hademelik yaparken çağırıldığı bir halı saha maçında keşfedilmiş, kendisini zerre kadar geliştirememiş.
Demba Ba penaltı golcüsü, zaten iyi bir şey olsa Chelsea salak mı niye göndersin abi? Hadi gönderdi diyelim, iyi bir oyuncu olsa Real Mardin falan transfer ederdi, niye Beşiktaş'a gelip kariyerini sıfırlasın?

Zaten Dünya'da iyi futbolcu bulmak imkansız, büyük takımların hayvan gibi scout ekipleri var, onların göremeyip de bizim dandik scout ekibinin görebildiği ne olabilir ki?

Son olarak Bilic gitsin gitar çalsın, mahkemede jürinin karşısına çıkıp avukatlık yapsın, zaten futbolculuğunda da bir başarısı yok, İngiltere'nin sıradan oyuncularından birisi. İşi gücü hakemle uğraşıp kameralara şov yapmak, seyirciye şirin görünmek! Benim gibi ebleh, romantik taraftarlara kendisini pazarlamak!

Unknown dedi ki...

olimpiyatta oynasak doğu ve kuzey tribünleri sanırım boş olacaktı.. zaten dolmuyor ya orası ayrı konu. bence ankaraya seyahat işi saçma oldu bu kadar yorgunluğun üzerine...

kokocambo dedi ki...

Yalnız Olcay'ı hangi mantıkla sahada tutacaktı biliç merak konusu. Adam iki lpool maçı dahil en az son üç maçtır ahenk içindeki dklardaki tek falsosu takımın. Çok net çok güzel bir fırsatı tepmiş olduk. Sonu güzel olsun.

Umit dedi ki...

bilicin ingiltereye gitmek için sadece liverpool gibi maçlarda oyun oynatması kadar komik bir argüman olamaz. söz konusu olan tek bir oyuncu olsa anlarım da hoca için gayet komik. bir kere oyuncularına lig maçlarında kötü avrupa maçlarında iyi oynayın diyebilir mi. tersine ben ve bir çok beşiktaşlı tanıdığımın ilk 11 oyuncularını oynatmasa keşke demesine karşın kıytırık kupa maçlarında bile önemli oyuncularını hep oynattı. misal cenk tosunun sakatlığı adana maçında oluştu. ayrıca avrupada önemli bir lige ve oradaki önemli bir kulübe gitmek isteyen bir hoca bunu asla yapmaz. çünkü oradaki kulüplerin her maçını izleyeceğini, böyle bir çaba varsa hemen fark edeceklerini ve asla affetmeyeceklerini bilir. söylemeye gerek duymadığım kesimlerin yine söylemeye gerek duymadığım nedenlerle uydurduğu bu saçmalığa inanan beşiktaşlılar da var maalesef.

Unknown dedi ki...

usta ve winner bir hoca: Van Gaal ve manchester'ın durumu.. papaz her zaman pilav yemiyor hocam, daha elle tutulur bir argüman lazım, sözü geçen her iki sezonda da takımın hücum hattı oldukça iyi idi, hala devam eden bir proje takımıdır beşiktaş. olmamış bir takım, lakin hepimizin arsenal, tottenham ve liverpool maçlarında görüldüğü üzere olacağını rahatlıkla söyleyebildiğimiz bir takımız. biliç ve ekibi de bu projenin bir parçası, gelecek günler daha güzel olacak emin olabilirsin. panik yapmaya gerek yok. batmak üzere olan bir gs var üzerinde, basketbol takımında parasızlık ayyuka çıkmış durumda, futbol takımının da sendelemesi yakındır bu yüzden. sakin ol arkadaşım, rahat ol.

BesiktaskUlan dedi ki...

@turkkant

Sen şunlara cevap ver;

1- Liverpool maçından önce, "aa bir gol yetmiyordu değil mi? Kolay gelsin" yazdın mı yazmadın mı? Sen, sırf Bilic'in başarısızlığını kanıtlamak için bunu yazacak kadar düşman mısın değil misin?

2- Bir zamanlar, yönetimde arkadaşım var ayağına, "Bilic, Milo'yu menajerlikten ayarlamış, para kazanmak için" imasında bulundun mu bulunmadın mı? Onları tek tek göstereyim mi? Kanıtın var mıydı?

3- Sene başından beri sadece Bilic'e giydirip, başarılı olunca ortadan kaybolan kimdir? Bursa maçında bizi telef ederler, beş yeriz deyip galip gelince nerelere gittin?

4- "Bizim şampiyonluğumuz İso ve Hamza'ya bağlı" diyecek kadar futboldan anladığını ve onlara atıfta bulunduğunu unuttun mu? Onları oca yerine koyan sen değil misin?

5- Sana hoca sorunca, Lucescu ve Şenol Güneş'ten başka isim söyleyemeyen, klişede boğulan, onların da başarısız olduğunu konuşunca, "ben yeni sezon trasnferlerini yazayım" diyerek kaçan sen değil misin?

Şunları bir açıkla hele, çünkü sen tam da, "Balıkesir maçından sonra gelecekler" dediğim adamsın. Ben sana söyledim, sen gelecekteki başarısızlığa yatırım yapan, önyargılı ve fikrini bile geliştirmeyen birisin.

İso puan kaybedince niye sahip çıkmıyorsun da bizim maçı bekliyorsun? Bir bu işten anlayan sensin galiba, bizi de saf belliyorsun.

Yukarıdakilere cevabını ver de görelim. Yoksa kanıtlarımla geleceğim.

Zaten takıma kızgınım, bu maçın telafisi yok, kesinlikle kabul edilemez diyeceğim ama fırsatçılar imkan vermiyor. Takımı eleştirmemize bile karışıyorlar, çünkü onlar sadece başarısızlık istiyorlar.

Yürü git işine kardeşim. Biz oynatılan topu seviyoruz, senin "yönetimde tanıdıklar var" ayağına yaptığın damgalamaları, güya transfer önerilerini sallamıyoruz, şunu bir kabullen ya hu.

Burada Bilic'e hepimiz geçirdik, isim vereyim mi? Övünç, Barreto, Basar ama hiçbiri kötü niyetli değildi, sen ise öylesin.

Diğer arkadaşların fikirlerine katılıyorum, Bu maçtan dolayı Bilic'e de oyunculara da fena halde kızgınım.

BesiktaskUlan dedi ki...

@Emir Eri'nin üstüne basa basa söylediklerini anlatamıyoruz.

Bu maçta kızarım, söverim, döverim ama bu bir proje arkadaş. Bu bir yıllık üç yıllık bir şey değil, Beşiktaş'ın geleceği.

Sana Liverpool maçından sonra, "Bilic'i başarılı buldum" yazdırmak zorunda kalan geleceğimiz arkadaş. Bunu ister anla, ister anlama.

Buradaki kimse şampiyonluğu ilk sıraya koymuyor, sadece göz göre göre gitmesini istemiyor. Eğer tek kıstasın şampiyonluksa, daha doğru bir mecra seç kendine.

Valla theo'yu özledim ya, adam hiç değilse Beşiktaş'la ilgili düşünürdü... O bile şu başarıdan utandı gitti, hala neler deniyor.

Stringer Bell dedi ki...

bence kornerler ve kafa vurulacak frikikler icin carlos carvalhal danismanlik yapabilir.Bu tip maclarda 1 gol fazla ,cok is yapar

BesiktaskUlan dedi ki...

Gelecek bizim zaten, bundan hiç şüphem yok.

Fakat maçı koparamamak biraz da kendimize olan güvenden kaynaklandı. Kötü oynamadık, fakat şanssızlığı kendi ellerimizle çağırdık. Benim gibi sonsuz destek veren biri bile, bu maçta puan kaybını hatalı buluyor zaten, mesele o değil.

Elli kere "gelecek" tartışması yapmak ve hala anlatamamak inanılmaz. Bu kadroyla bir sene şampiyon olmak değil mesele, Beşitakş'ın bahsi geçen şampiyonluk kültürü üzerinden 20 sene geçmiş.

Bir şampiyonluğun ardından diğeri katiyen gelmemiş. Bunu Mustafa Denizli gibi "1 seneden fazla kontrat istemeyen" adamlarla yapacağıma, bunu denerim, o kültürün altyapısını kurarım. Bunu anlatamıyoruz.

Böyle günübirlik başarılara takılır, her sene şampiyonluk için başka şeyler denersek, o çok övdüğümüz Avrupai sistem, Ferguson muhabbetleri nasıl olacak? Yok, winner hoca gelecekmiş de cartmış curtmuş. Bir sene şampiyon yapacak, ondan sonra bekle dur.

Sen daha tarihinde ilk kez bir Avrupa devini ELEMİŞSİN, bak yendin demiyorum, elemişsin. Peki bu Avrupa kültürünü de Mustafa Denizli ile mi sağlayacaksın? 20 yıl önce GS ile yaptıklarına mı dayanıyorsun? Hangi hocadan bu garantiyi alıyorsun?

İşte bunlar hep kötü niyetli bakış açısı.

Şu anda planlama yapmak için en uygun zamandayız, çünkü tüm hatalarımızı telafi edebiliriz. Rakiplerimiz yerlerde sürünecek, 3-4 sene boyunca kafayı kaldıramayacak, rekabet alt düzeye inecek ve biz de bundan faydalanacağız. Bu sene onu başlatabiliriz, ha olmazsa seneye abşlar, mühim değil.

Her sene Winner hoca arayacağına, winner kültüre sahip bir takım yarat, onlar hocayı kültürle yönetsinler. Buraya gelen herkes ona göre hareket etsin. Biz bunun mesajını Liverpool maçıyla aldık, tarihimizde bir kırılma yaşadık.

Gelmiş geçmiş en büyük winner hocalardan Del Bosque geldi bu takıma, insaf ya. Niye tutmadı? Kadrosu kötüydü derler. Bu kadro altın zaten, hepsi Avrupa'da parlıyor, ne demezsin.

Sırf 3 ara transferden ikisinin haline bakıp insan utanır. Opare ve Tolgay'a bakıp, "ulan bir şeyler planlanıyor galiba" der ama nerede... Milo'yu öne sürersin, sakat olmasa o da taş gibidir, eminim bir bildikleri vardır. 6 ay oynamayan topçuyu bu hale getiren antrenör hırt zaten.

Son dakikada topu direkten döndüren de Bilic. Tabii şimdi puan kaybı olunca, "aha hak verirler" diye geliyorlar ama herkes maçı izliyor. 5-6 olacak bir maçtan bahsediyoruz, sonra da winner bilmem ne. Boş konuşuyor bazıları, bomboş.

Takıma kızgındım ama sağol, onların hakkını yiyecekmişim, sayende anladım. Helali hoş olsun. 10 yıllık kadrosuna rağmen pas yapamayan FB Akhisar'a, Konya'ya kaybediyor, GS çekirge gibi zıplıyorsa, bizimkiler de bu kadarını yapsınlar.

Bizim argümanımız 40 küsur maçın 35'inde tutuyor, 5 maç için çene çalma, bizi yorma.

Haftaya puanları eşitleyip devam ederiz, mühim değil. Gereken önlem alınacaktır.

Sen şimdi git, haftaya puan kaybedersek yine gel, bu sefer daha mutlu olursun, hem belki ikna edersin milleti. Bir daha dene şansını, unutma.

Umit dedi ki...

biliyorum çok konuştum ama bilic konusunu başından beri takip ettiğim için yazmak istedim. bilic kulüple 2+1 yıllığına anlaştı. yani bu sezon sonu isterse ayrılması önünde hiçbir engel yok. aynı zamanda şimdiden bir sözleşme imzalanmasına da gerek yok çünkü zaten +1 opsiyonu cepte. öte yandan gidecekse şimdiden anlaşmış olması gerekir. avrupada çalışmış/çalışan hatta staj yapanlar bile bilir. bilic eğer gidecekse mart ayına geldiğimiz şu zamanda hala kendini göstermeye çalışamaz, öyle bir şey varsa zaten şimdiden çoktan en azından sözlü anlaşma yapmış olması gerekli. bana göre ise böyle bir şey yok. bilicin takımla ilgili handikapı bugüne kadar yaşadığı başarılarla iç içe. başarılı bir şekilde oluşturduğu aile ve arkadaşlık ortamıyla bir yığın mutluluk yaşandı. ama işte aynı aile yapısında olduğu gibi bazen çocuklar şirazeden çıkabiliyor. ying-yang gibi bu iş. en güçlü olduğun yönün en zayıf olanıdır hesabı. halen iyiyken bir de bunu yönetebilirse 4x4 olur.

ali dedi ki...

@BesiktasUlan

Eline saglik

turkkant dedi ki...

@Besiktaskulan
Bak kardeşim, ne kompleksin, yaşamında ne mutsuzluğun var bilmiyorum, ama hoca eleştirmeyi Beşiktaş düşmanlığı olarak görmek, Erdoğan'ı eleştirmeyi Türkiye düşmanlığı gören bakış açısıyla aynı... Başka birinin fikrine bu derece tahammülsüzlük ya düşük eğitim ya düşük zeka göstergesidir. Ya da yaşça çok küçüksün, tahminim üçüncüsü...

Sorularına cevap verip siteyi gereksiz bir polemikle işgal etmeye gerek yok. Ama mesela ikinci söylediğini ima etmedim, Biliç'in tercihi deneyimli stoperdi, sen öyle kurmuşsun. Sen hayal dünyanda istediğini düşünebilirsin, belki de benden çok daha iyi biliyorsun futbolu. Düşük ihtimal ama mümkün. Sadece rahat ol, yetmiş sene, seksen sene yaşayan varlıklarız, Beşiktaş da yaşamımız içinde izleyip keyif aldığımırz soyut bir şey. 11 kişinin yuvarlak bir cismi üç direğin arasından geçirmeye çalıştığı bir eğlence aracı, varoluş gayemiz filan değil, sakin... 100 kişinin okuduğu bir yazıyı yazanın Beşiktaş düşmanlığı yaptığını filan düşünmek... Bir de kanıtlarla gelecekmiş. Allah akıl fikir versin ne diyim...

BesiktaskUlan dedi ki...

Stadı olmayan, geliri bulunmayan, en düşük maaş bütçesine ve transfer bütçesine sahip, dünya kadar borcu olan ve hepsine rağmen bir şeyler yapmaya çalışan takımdaki tek sorun Bilic'miş.

Arkadaş çözmüş, @Özgür'ün dediği gibi dağılalım, he haklısın, şampiyonluk gitti, gazozuna oynuyoruz tamam hadi.

Şimdi gelip "Ama Bursa şampiyon oldu" der, yüzyılda bir olacak mevzuyu açar, GS falan örneği verir, vay arkadaş.

Ertuğrul zaten winner hoca, ondan Eskişehir'den arkasına bile bakmadan kaçtı gitti.

Tamam he, her şey hocada bitiyor, hocamız düzgün olsa on puan fark atmıştık, FB'nin aldığı penaltılar hikaye falan, GS Avrupa'da dört yemedi, hepsi şahane ilik gibi bir biz dandiğiz.

Bence bu arkadaş iş hayatında falan değil, aksi takdirde fiyat/perdormans/planlama ve gelecekle ilgili projeler ne demek bilirdi.

Ha doğru, "Liverpool yarı motiveydi" falandı fişmandı. Necip göbekte taş gibi oynarken, Opare solda yardırırken konusunu açma, onlar Allah'ın hikmeti, Bilic'le ilgisi yok. Bu düzeni kuran da FB'li Emre zaten, Aziz'in dediği gibi, "Kendi bşaına şampiyon olur takım" Bizde de aynı, kendi başımıza UEFA'da tur atlardık.

Mustafa Denizli gelse dünyayı sallardık, hey gibi, bu arada ŞL'de sıfır çeken hoca o değildi. Ne günlerdi be, İrlanda'yı yenmiştik sayesinde.

Ha doğru, Yusuf'lu kadroyu SİVAS'a karşı şampiyon yaptı, winnerlık budur. Yoksa GS ve FB ile kapışmak nedir ki? Hiç mi düşünemiyorsunuz cahiller?

Ben ikna oldum, argüman süper.

BesiktaskUlan dedi ki...

@turkkant

Ya sen "Bilic, Milo transferinde dümen çevirdi" muhabbeti açtın mı açmadın mı?

Şuna bir cevap ver hele.

Ondan sonra tekrar konuşalım.

Hayır yani, iftira attıysan bilelim, yoksa sana inanmayı seçelim. Sonuçta büyük laf ettin, ispatla mükellefsin.

Yoksa sen mi uydurdun? Liverpool maçından önce, "1 gol yetmiyordu değil mi, kolay gelsin" yazdın mı?

Ah be kardeşim.

Bence sorunu olan sensin, Bilic de bunun temsili gibi. Kendi çapında bir haklılık, bir başarı arıyorsun. Bunu da Bilic'i göndermeye adamışsın. Önce şu meseleleri çözelim de, İNANDIRICILIĞIN artsın, değil mi?

Argümanların hastasıyım.

Özgür dedi ki...

@BeşiktaşkUlan

Theo gitti demişsin ama, ben gittiğine de inanmıyorum adam değişik değişik hesaplardan yazıyor hala. Ben okuduğum bazı yorumlarda bunu farkediyorum.


James Sneijder pasif direnişe geçmişti, bir daha buraya yorum yazmayacağını söylemişti. Yazdıklarını okumaktan zevk aldığım senin gibi bir kaç kişi var blogda. Bir tanesi James'ti artık yazmıyor. Sırf sizleri okumak için blogu takipten vazgeçmiyordum ama sadece sinir bozmak için gelen, ipe sapa gelmez yorumlar okumaktan da sıkıldım.

Tam da blogun yeni yazarlarla aktifleştirilip güçlendirildiği zamanda takibi bırakmak istemezdim ama, demokratik olacağız diye insanları sinir edip duran yorumcular engellenmediği için bende artık buraları sezon sonuna kadar takip etmeyi bırakıyorum. Hiç olmazsa puan kaybettiğimiz her maç sonunda zaten bozulan moralimin sinire dönüşmesini engellemiş olurum...

turkkant dedi ki...

@BesiktaskUlan

O yazıyı bir daha okursan, Miloseviç Fikret Demirer'in önerdiği bir transfer değil, orada bir menejer işleri dönmüş sanırım, dedim. Bu menejer işlerini Biliç'in çevirdiği sonucunu çıkarmak senin hayal dünyanla ilgili.

BesiktaskUlan dedi ki...

@Özgür'e katılıyorum. Boşuna uğraştığıma kanaat getirdim, en iyisi arayan bulsun, görsün.

Madem onun gibi okumaktan keyif aldığım bir insan, onlardan bir diğeri olan @James Sneijder ile aynı kararı veriyor, o zaman bir şeylerin yanlış gittiğine eminim artık.

"Sırf sizleri okumak için blogu takipten vazgeçmiyordum ama sadece sinir bozmak için gelen, ipe sapa gelmez yorumlar okumaktan da sıkıldım."

Cümlesi benim için de geçerli.

Ben artık bu tarz trollvari hareketlerle vakit kaybetmek, sinirlenmek istemiyorum. Madem derdimizi anlatamıyoruz, madem kişi engelleyemiyoruz, o zaman diğer arkadaşlardan özür dileyip, hepsinin yazılarından mahrum kalmayı göze alarak, ben de blogu sene sonuna kadar bırakıyorum.

Kendimizi nimetten saymıyoruz ama artık tahammül edilecek raddeyi geçti. Demokrasi uğruna, bomboş bir bloga, sırf buradaki yazılar için uzun süre destek veren insanları kaybeden yönetim bunu düşünmeli.

Sezon sonunda ŞAMPİYON bir BEŞİKTAŞ'tan bahsetmek umuduyla, görüşmek üzere.

turkkant dedi ki...

@BeşiktaşkUlan

Bir konuda haklısın ama, bu Biliç'i biraz fazla kafaya taktım. Fanatikliğin herkeste farklı tezahürleri oluyor. Benim çevremde bizim grup siyahbeyazın eskileri, 40+ tüm Beşiktaşlılar adamdan nefret ediyor neredeyse, ben yine aralarında en ılımlısıyım. Yaşla mı ilgili acep... Muhtemelen 20 yaşında olsam, zaten maks Beşiktaş 2 şamp. görmüş biri olarak, mal bu, fazla da abartmamaya gerek yok diyecektim. Ben o kadar yaşlı değilim, ama sizin kafanızdkia Beşiktaş'la bizim kafamızdaki arasında beklenti farkı olabilir.

nkonrat dedi ki...

Mustafa Denizli’ye hala “winner hoca” diyenler var ya inanılır gibi değil. 3 kez kazandıysa 13 kez kaybetmiş birisidir kendisi. G.Saray’da Derwal’e ait şampiyonluğun üzerine yatmış ama sonraki yıllarda ne mal olduğu anlaşılıp kendisine yol verilmiş, Almanya 2nci liginde görev yaptığı yarım sezonda “palavra Mustafa”ünvanını başarıyla kazanmış, Fener’in (Aziz Yıldırım’ın da altını çizdiği gibi) saha dışı faktörlerle şampiyon olduğu yılın sonrasında “başarıyı” kendisine tahvil etmeye kalkıştığı için kovulmuştur. Bizi hasbelkader şampiyon yaptığı yılı bir hatırlayalım. Ertuğrul Sağlam’ın 6ncı haftanın sonunda ayrıldığı o sezonu bu renklilerin ikisi de bizim tam 10 puan gerimizde bitirmişler. Şampiyonluk için Sivassporla, biraz da Trabzonsporla çekişmişiz. Meydan bu kadar boş kalmış yani. Onların dibe vurduğu bir sezonda eğrisi doğrusuna denk geldiği için şampiyon olduğumuz o kadar belli ki, bu arkadaş transfer döneminde takıma bir sürü gereksiz futbolcu aldırdıktan sonra yeni sezonda ancak 4ncü olabilmişiz. Şampiyonlar liginde 6 maçta sadece 4 puan toplamışız, ki bu 4 puanın 3ü bize karşı yedek takımıyla çıktığı için tesadüfi bir golle yenebildiğimiz M.United tarafından hediye edilmiş. Mustafa Denizli’ye hoca olarak verilen şans şu blogda yorum yapanlardan herhangi birine verilse kesinlikle onun yaptığından çok daha fazlasını başarırdı.

Beğenmediğiniz Biliç’in takımı bu sezon Avrupa’da yaptığı 12 maçın hiçbirinde rakibine mahkum oynamamış, hatta birçoğuna futbol dersi vermiştir. Arsenal maçında hakem penaltımızı verse şampiyonlar ligindeydik. O pozisyonun penaltı olduğunu hem hareketi yapan Wilshere, hem de hocası Wenger itiraf etmiştir. Orada bile hakkımız yenmiştir yani. Efsane diye bildiğimiz Metin-Ali-Feyyaz’lı takım da dahil olmak üzere ben Avrupa’da bu kadar şahsiyetli oynayan, rakibi kim olursa olsun korakor mücadele eden ve asla ezilmeyen bir Beşiktaş’ı ilk defa izliyorum.

Türkiye Sözde-Süper Liginde ise lider değilsek bunun sebebini herkes biliyor. Renklilere nasıl yenildiğimiz, hatta onlarla oynamadan bir hafta önce kilit oyuncularımızın nasıl kırmızı kartlar gördüğü hepimizin malumu. Balık hafızalılar bunları hemen unuttu diye Biliç kötü hoca mı oldu şimdi?

Futbol Federasyonundan hakemine, spor yazarından kulüp yöneticisine, tüm birimleriyle şaibeli olan bu ligde varsın 10 yıl daha şampiyon olmayalım. Varsın puan cetvelinin alt kısmındaki takımlara puanlar kaybedelim. Yeter ki kendi liglerinde aslanlar gibi kükrerken bizim karşımıza gelince süt dökmüş kediye dönmeye devam etsin Avrupalı rakiplerimiz. Yeter ki Türkiye Ligi “şampiyonu” ancak bizim sayemizde direkt katılsın UCL’ye. Bu gurur hepimize yeter. Yani aklı başında olan Beşiktaş’lılara.

Birazdan Liverpool – M.City maçını banttan seyredeceğim. Bize karşı forma giydikleri ilk maçta pek sesleri solukları çıkmayan Henderson ve Coutinho’nun gollerini izlerken bu City’nin zengin yöneticilerinin neden Pellegrini’yi kovup yerine winner bir hocayı getirmediklerini merak edeceğim.

ali dedi ki...

Merhaba arkadaşlar,
Yıllardır bu blogu takip etmekteyim ve naçizane bir şeyler karalamak istedim.
Beşiktaşkulan ve Emireri’nin de bahsettiği Beşiktaş proje takımıdır lafı üzerine gece boyunca derinlemesine düşündüm ve taşları yerine oturttum. Lafı fazla gevelemeden bunları sunmak istiyorum, lakin rakamlar ve istatistikler üzerinde pek durmadım. Amacım genel portreyi çizmek. Kronolojik olarak da tutmayabilir, peşinen söyleyeyim. Hemen hemen her maç postu altında Bilic’i asalım, Bilic Hoca değil, ya da Bilic mükemmel hoca gibi tipik taraftar yargıları bulunmakta. Benim yorumum ise Bilic Beşiktaş’ın içerisinde bulunduğu konum itibariyle ideal hocadır. Titrek hafızamızı biraz zorlayalım ve gerek yönetimin, gerek Önder Özen ve Bilic’in geceler boyunca kafa patlattığı konuları kendi çapımızda yorumlayalım.
Fikret Orman bundan takribi iki yıl önce yeni stadın önemini şu sözlerle özetliyordu. “Stadın inşaasına kadar rakiplerimizi yakalamayı, stad bittikten iki-üç yıl sonra rakiplerimizi sollamayı hedefliyoruz” Bu noktada zaten durumun ekonomik koşulları belli, yıldız transferler yapmak yerine, genç ve uyumlu bir kadro kuralım, haaa denk gelirse de kalburüstü oyuncuları da transfer edelim mantığı (Demba, Sosa) kendini gösterdi. Ve bu genç oyuncularla iletişimi kuvvetli olabilecek, Beşiktaş ile birlikte büyüyebilecek, yetenekli ve kendini Avrupa arenasına kanıtlamaya hevesli, challenge arayan bir hocada devam etme kararı aldılar. (Ki bu hoca Bilic’dir, genç oyuncu oynatmayı pek sevmeyen, ancak şapkadan tavşan çıkarmayı ve veciz sözleriyle (içimizdeki İrlandalılar, 10.5 numara futbolcu) Türk futbolunda gündemde kalmayı seven, ilaveten şu sıralar Ligtv’de ipe sapa gelmez yorumlar yapan M.Denizli değildir)
Bu takım bir proje takımıdır arkadaş. Siz hiç mesleki yaşantınızda 5 yıllık projeye dahil olmadınız mı? Projede yanlış kararlar da verilir, deneyler yapılır, ama sürekli öğrenilir ve üzerine koyarak devam edilir. Elbette Beşiktaş da hata yapacak, derbi kaybedecek, yeri gelecek Balıkesir’e de puan kaybedecek ama bu takım doğru yolda. Önder Özen Liverpool maçı sonrası ne dedi “ bu maç moral motivasyon açısından bir dönüm noktasıdır, bu çocuklar ilerde derbi de kazanacaklar, ondan sonra hep yüksek yüksek yüksek…Stada da girince hikaye iyice değişecek”
Yeni Beşiktaşın temelleri atıldı arkadaşlar, hiç şüpheniz olmasın, parlak neticeler bizleri bekliyor. Haaa Beşiktaş bir noktaya gelince Bilic de misyonunu tamamlayacak ve Premier Lige gidecek, hakkıdır. Ama geride taş gibi bir takım bırakarak. Her sene bir iki transfer yaparak, eksiklerini gidererek büyüyecek Beşiktaş. Her sene 10 topcu gönder 10 topcu al mantığıyla değil.
Liverpool maçı sonrası Önder Özen’in her cümlesi doluydu, tekrar izlemenizi öneririm. Beşiktaş’ın şu anda takım içinde sembol bir oyuncusu var artık. Herkesin saygı duyduğu, adına besteler yapan bir oyuncu. Demba Ba. Bu adam gerek kişiliğiyle gerek performansıyla takımın lider ismi artık. Takımda sürekli ikilik yaratarak huzursuzluk çıkaran eski yerli kaptanlar değil.
Winner hoca lafını ne olur rafa kaldıralım birkaç yıl için. Zaten Bilic de çok iyi noktalara ulaşacak. Ben buna inanıyorum. Kendini işine adamış, çalışkan, dünyayı tanıyan, ve Beşiktaş’ı gerçekten seven bir adam bu. Klubede, kaybedilen puan sonrasında gözyaşı dökebilecek kadar da gönüldaş bir adam. Nasıl bir hoca arıyorsunuz şunu biraz daha net bir şekilde anlatın da ben de anlayayım.

ali dedi ki...

.......Bu takımın burada olması bile başarı, siz hala neyin tantanasını yapıyorsunuz? Biraz hafızanızı zorlayın. Bu klübe stad yaptırmamak için her yol denenmiş, ama bu klup spor tarihimizin en büyük sponsor anlaşmalarından birine (Vodafone) imza atmış. Geçen sene doludizgin giderken saha olayları sonrasında zaten olmayan sahasına kapatma cezası verilmiş, ve yine de sonuna kadar zorlayıp ligi 3. bitirebilmiş bir takım. Konya maçını hatırlayın, ligi 2. Bitirip doğrudan Ş.Ligine gidecektik beyler. Ama yoook, tek faktör var o da teknik direktör mevzusu, Bilic winner hoca değil, breh breh breh.
Son sözüm James sneijder ve BeşiktaşkUlan’a. Beyler ben özellikle sizin yorumlarınızı okumak için giriyorum bu siteye, seçim sizin ama sizi okuna adamlara da ayıp etmiş olursunuz.

Saygılar

Barreto dedi ki...

@turkkant

:) Evet sorun yaşla ilgili olabilir. Ben de 35 yaşındayım 1986/87 sezonundan itibaren herşey hafızamda. Kabullenemiyoruz. Kabullenebildiğimiz en kötü sonuç şerefli ikincilik. Oysa Demirören'le birlikte zorla üçüncü olabilen bir kulübe dönüştük. Daha tam olarak eski ağırlığımıza ulaşamadık.

Bütün fırtına hoca üzerinde kopuyor. Dünyanın her yerinde istisnai durumlar hariç ilk sorumlu hocadır. Biz de hocaya fazla yükleniyoruz. Hocanın kusurları var elbette, bu maç özelinde de bayağı var ama, hocaya gelene kadar başka ciddi sıkıntılar da var. Vodafone Arenaya bir geçilsin o zaman mazeret kabul etmem işte. Ne maça gitmeyen taraftarın ne de Biliç'in zerre bahanesi olamaz o zaman.

Basar dedi ki...

23. haftadaki Sivas maçından sonra 29. haftaya kadar İstanbul dışı deplasman (fener ve kasımpaşa) maçımız yok. UEFA programını da düşünerek maçları İstanbul'da oynamak psikolojik açıdan faydalı olabilir. Futbolcular ilave seyahat yükünden kurtulmuş olur. Tabi diskoya bara sarmayacaklarsa.

Felaket tellallığını da anlamıyorum. Evet kabul işimiz zorlaştı ama haftaya tekrar kafa kafaya puan durumuna gelebiliriz. Henüz herşey bitmiş değil.

Yönetimin maç takvimi işine el atması lazım. Dün oynadığımız maçı bugün oynayabilir ve ilave dinlenme gününe sahip olabilirdik. Haftaya Sivas maçını Pazartesi oynuyoruz. Sivas'ın kupa maçı varmış! Bana ne Sivas'tan, ben Türkiye'yi temsil ediyorum. Sivas'ın kupa maçını erkene çek o zaman. Bitmedi, Brugge maçından sonra Erciyes maçını Pazar oynuyoruz. Pazartesi-Perşembe-Pazar, yani 6 günde 3 maç!

Bu konuya kesinlikle el atılması gerekiyor.

Abi ben de bu durumu anlayamadım açıkçası.

Yani her karşıt görüşe ergen misali tavır alınacaksa , herkes aynı şeyi yazacaksa burada neyi tartışıyoruz ki ?

Blogu kapatsın abi adamlar , ama para yok , ama stad yok , ama her maç deplasman ee çıkma o zaman lige zorla mı çıkarıyorlar ? Çıkıyorsan elinden geleni yapacaksın , adamlarda hakkıyla yapmaya çalışıyorlar. Ne sizin söylediğiniz kadar acınılası bir durum var , ne büyük bir başarı öyküsü var ortada . Liverpool'u elemek başarıdır , bununda hakkını herkes veriyor zaten . Onun dışında deplasmanda 10 maç kazanmak bu ligde nasıl başarı olabilir ki ? Galatasaray gibi berbat futbol oynayan bir takımın son 12 haftada 10 maç kazandığı bir lig bu yahu .

Ne herşey toz pembe , ne de herşey kapkara şu anda . Doğrular var , yanlışlar var bu kadar basit. Ortamı bu kadar germenin ne anlamı var , ben bilirim , kaç defa söyledimli yorumlarla ...

ya ne kadar gereksiz tartışmalar oluyor.burada herkesin ortak paydasının beşiktaş olduğunu zannediyordum.

hepimiz kızgınız tabii ki balıkesir gibi takıma karşı alınan bu sonuçtan fakat takım inanılmaz yorgundu,hepimiz gördük bunu.

2-1 dk.70 rakip oyundan düşmüş bir anda 3-4 olabilecek bir maç var, takım hücumda iken töre soldan topu getiriyor ceza sahası içinde bizden sadece ba var,rakipten 4-5 oyuncu ve o anlar bizim maçı koparamayacağımızı (yorgunluktan) göstermişti bence.

dün akşam tek konuda kızdım diyebilirim.o da pektemek i alıp töre yi çıkarması gerekirken ba yı alması oldu.o değişiklik yapılırken saydırmaya devam ederken birde üstüne töre penaltı yaptırınca hakikaten çöktüm.(ayrıca ben pektemek in uğursuz bir adam olduğuna iyice inanmaya başladım )

ama takıma kızamıyorum.hakikaten şartlarımız çok zor.önümüzdeki hafta bu olumsuz hava dağılır görüşündeyim.

cochise dedi ki...

Maç 2-1 iken yazmayı düşündüğüm 3 şey vardı; skora göre değiştirmeyeyim. Yoksa saçma sapan bir puan kaybettik. Eskişehir maçı gibi değildi bu seferki. Biliç de oyuncular da kafaca yetersizdi. Misal Pedro Franco'yu hiç bu kadar kötü görmemiştim. Neyse sağlık olsun. Bu arada "renkliler şampiyon olursa"dan parasal anlamda çok çekinmeyin. 20-25 milyon euro dahi onların yaralara derman olmaz.. Neyse dönelim 3 hususa

1)Yorgunlukla falan filanla alakasız olarak bizden güçsüz rakiplere karşı maçları bitiremiyoruz. Biliç'in deyimiyle maçı öldüremiyoruz. Bir çok maçta bu öldürememe puan kaybıyla sonuçlanmadı ama ara ara da bu sonuçla karşılaşacağız. Bunu yorgun değilken de yapamıyorduk. Geçen sene ara ara 3-0'lar yakalıyorduk tek devrede. Bu yıl bu yok.

2) Kornerlerden gol atamıyoruz. Atamıyoruz resmen yahu. Hele bir de arada paslaşarak kullanıyoruz çatlayacam. Buna özel bir çaba sarfedilmeli. Zira süper olmasa da iyi kötü kafa vuruşları olan oyuncular var. Yoksa çok önemli bir çilingiri kullanamamış oluyoruz.

3)Ceza sahası içi ile ilgili de çok ciddi iki sıkıntımız var;

a)Bazen şut atmıyoruz diye eleştiriyoruz oyuncuları ama bazen de takımda Demba Ba diye bir yuncu olduğunu unutarak şut/çalım deniyorlar. 2'ye 2; 3'e 3 varsa Demba'ya vereceksin o top. Dünyanın parasını alma sebebi bu zaten. Ailton zamanında da böyleydi. Tek ama çok iyi yaptığı bir iş gol atmak olan adam varken İbrahim Akın çaprazdan uzaktan şut çeker dururdu.

b) Demba Ba'yı yeterince beslemiyoruz ama aynı zamanda çoğalmıyoruz da. Takım atak yaparken ceza sahası içinde çok az oyuncu oluyor. Dün biraz Veli girmeye çalıştı. Ama Atiba attığı şut hariç takılmıyor oralara. Liverpool'la oynarken bu olmaz ama bizden güçsüz takımlarla oynarken bu şart. Bu durum aklıma Zico'lu FB'yi getirdi. Onlar da kendilerine denk ya da güçlü takımlara karşı iyi oynar ve araya bir tane sıkıştırarak iyi sonuçlar alırdı. Ama o kadroda da forvetler (Alex'i de forvet sayıyorum) dışında ceza sahası içinde çok fazla oyuncu olmazdı ve bu, ligde başlarını çok ağrıtmıştı)

Barreto dedi ki...

@cochise
hay eline sağlık birader.

Ben bu kadar iyi ifade edemezdim. Şunu ilave edeyim: Demba Ba'nın bitiriciliğini sömürmemiz(exploit) lazım. Türkiye Liginde ikinci santrafor özellikle havadan iyi olan Pektemek, Ba'yı daha etkili hale getirir. Ya değilse ceza sahası kenarında eveleyip gevelemeye devam.

@Cochise

Hocam dün özelinde söylediklerine hiç katılmıyorum açıkçası.

Dün Çizgiden çevrilen en az 6 top hatırlıyorum ve o topların hepsinde ceza sahasında 3'er oyuncumuz vardı.

-Gökhan , kararsız kaldı Demba'ya saçma bir top çevirdi . Rakip az adamla yakalanmıştı.

-Opare indi , ceza sahasında 2 hemen çizgide 2 oyuncu vardı , Atiba'nın şutuyla bitti.

-Serdar indi , Demba kafa vurdu hemen önünde Veli 3 metre arkalarında Olcay vardı.

-Gökhan indi , penaltı oldu o pozisyonda ceza sahasında Atiba-Demba-Olcay vardı.

-Opare indi gol oldu , ceza sahasında Atiba , Sosa , Olcay , Demba var.

-Serdar indi ceza sahasında Tolgay , Kerim , Demba , Atiba vardı . Yerden çıkardı forvet gene stoperin arkasındaydı.

-Gökhan indi içeride Demba ve Kerim var. (80. dakika artık normal)

Yani bunlar sadece özetlerde görünenler.Hani 2 tanesi gol pozisyonları zaten ama çizgiye bu kadar inmene müsade ediyorsa rakip bu maçı 2 yapıp öldüreceksin bu kadar basit. Gökhan Töre'yi 1e1 bir riske ederek maçı zaten kafada kaybetmiş Balıkesir , zorla oyuna sokuyorsun. Hiç yardım geldi mi Gökhan'ın savunmacısına ? Neredeyse hep 1'e 1 bu ligde Gökhan'ı 1'e1 tutabilecek adam yok .

Bence bir labualilik değil ama kendine oynama durumu vardı takımda.Tecrübe meselesi bu iş. Şampiyonluk için tecrübe de lazım ki bizde neredeyse yok. Bunun sıkıntısını çekiyoruz biraz. Sosa fizik olarak iyi durumda olsa bu kadar sıkıntı yaşamayız. Adam çıkılınca İQ seviyesi düşüyor takımın.

turkkant dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
turkkant dedi ki...

@Övünç
Bence hücum sıkıntısı oyuncu seçimimizle alakalı. Ceza sahasında çoğalabilirsin, ama etkili olmak için oyuncuların o özellikleri olması lazım. Ceza sahası içinde kariyerinde iş yapmış 11 içinde 2 oyuncu var (Ba&Olcay). Ba 30 atarsa kesin şampiyonuz yani Şenol Güneş’in Burak-Umut’la kurduğu ön taraf, Colman-Selçuk orta sahası karşı örnek... Kadronu ceza sahasında etkililik üzerine kurmayınca açık oynayan takımlara etkili oluyorsun, ama ligin son beşindeki 4 takıma da puan veriyorsun. Beşiktaş iki ceza sahasını çıkar, ligin en iyi futbol takımı. Ama ne kendi ceza alanımızı savunma kabiletimiz ne de rakip ceza alanda iş bitirme becerimiz yüksek. Bu sorunu çoğu takım kanat forvetinde santrafordan bozma oyuncu oynatarak kırıyor. Sow gibi. Yani daha fazla gol atabilmek adına defans ve oyundan feragat ediyor.

Tabi duran toptan gol bulabilsek bu o derece sıkıntı olmayacak. Benzer hücum çeşitsizliği Fener’de de var. Onların da ön tarafta adam eksilten oyuncusu yok. Büyük oranda hücum planları beklerin kanat ortalarına kalmış durumda. Ama işte Egemen çıkıyor bir tane çakıyor, GS’de keza bol... Bu takımın 18 takım içinde duran top becerisi en düşük takım olması tuhaf değil mi? Keza iki orta saha artı 4 defans oyuncumuzun toplam gol adedinin bugün itibariyle sadece 2 olması. Veli’nin Trabzon’a attığı gol dışında, Atiba 0 gol, Motta 0 gol, Ersan-Franco 0 gol, Serdar 0 gol. Bu oyuncuların asistleri de son derece sınırlı. Beğenmediğimiz Sabri 4 asistle oynuyor.

@Barretto
Aynen ben de 86/87’den anımsıyorum... Ben zaten Biliç’i sezon sonu kesin şutlayalım demiyorum. Şamp. yapamazsa bir sene dahayı tercih etmem, ama anlarım. Ama şu yeni kontrat işi can sıkıcı, adam teneke kazandırmamış, maaşını artıracağız, kontratını yenileyeceğiz. Farzet, 3 senelik yeni sözleşme yaptın, sanırım 3 senelik 2-2,5 arası kontrat istiyor Biliç. Seneye de şampiyon olamadık. Haliyle güle güle dersin, bu durumda ekstra 2 senenin bize maliyeti 5 milyon euro olur. Bu saçmalığı yapmayalım diyorum.

turkkant dedi ki...

@Övünç

Senin işaret ettiğin meseleye en basitçe şöyle de yaklaşılabilir.

Atiba ceza sahasına girdi, vurdu, kaleci kurtardı. Atiba kariyerinde böyle kaç vurmuş, kaçı gol olmuş? Aynı mevkide oynayan (ya da oynayabilen) Selçuk İnan'ın, Emre Belezoğlu'nun, Raul Meireles'in, F. Bellushi'nin bu pozisyonda bitiricilikleri ne olur? En vasatının (Raul) bitiricilik yüzdesi Atiba'nın iki katı olur.

Benim söylediğim de bu zaten .

Bu topu oynayacaksan ya Atiba'yı değiştireceksin , ya Veli'yi çıkartıp Atiba'yı onun yerine alacaksın. 2. bir ihtimal yok . Bu oyuncular iyi niyetliler , gerekeni de yapıyorlar ama yeterli olmuyor.

Ezbere konuşup takım ceza sahasına giremiyor dememek lazım. Etkili olamıyor demek ile giremiyor demek arasında fark var , bunu demek istiyorum. Ceza sahasında adam var , ama durdukları yer yanlış , ama iş bitiremiyor , ammavelakin orada adam var.

cochise dedi ki...

@övünç
Açıkçası ezbere konuştuğumu düşünmüyorum. Zira bu yıl maç izlerken onlarca yüzlerce kez sağdan biri ortaya yapacak içeriden yalnızca Ba ve olursa Olcay'a karşı 6-7 kişi gördüm.

Evet girince de genelde etkili olamıyorlar. O konuda haklısınız. Ama bu sadece futbolcu karakteri ile ilgili bir şey değil bence. (önemli bir kısmı onunla alakalı olsa da) Bu seçimle de alakalı. Stoperlerin hiç topla yürümemesi gibi. Tamam o dönem 3'lü oynadığımız için ölçü olmaz ama Ronaldo-Zago-A. yıldırım döneminde ataklara ne kadar çok pozitif katkı verdiklerini hatırlarsınız.

Veli-Atiba kurgusu ile ancak bu kadar olur meselesi de kısmen haklı (tamamen değil çünkü Veli'de bir potansiyel var aslında) ama o zaman Avrupa maçları hariç bu kurguda ciddi bir hata var'ı kabul etmek lazım. Bu yıl elbette böyle gidecek ama seneye binayı bu yapının üzerine inşa edersek yine ceza sahası içinde çoğalamıyoruz mu yoksa çoğalıyoruz da beceremiyoruz mu tartışması yaparız.

Abi bu iş işte aynı kısır döngü . Bunlar bağlantılı konular.

Yani çoğalıyoruz beceremiyoruz , çoğalmak istiyoruz yapamıyoruz vs vs. Biraz konudan konuya atlıyorum ama kurgusal hatalardan kendimce bahsetmek istiyorum .

Gökhan çok ezbere oynuyor mesela. İçeri bakmıyor hiç . Kaptırıyor gidiyor adam girmiş mi , girmemiş mi , destek var mı yok mu , boşluğu gördüğü zaman saldırıyor direkt. Adam gelmiş oluyor ama iş işten geçiyor Gökhan topu kaptırıyor , hoop 50 metre geri koşuyor Atiba . Bu iş böyle olmaz. Beşiktaş çok daha fazla poziyonu nihayete erdirmeli . Korner olsun , out olsun , taç olsun , ofsayt olsun ama o atak bitsin. Bitmediği zaman bugün ve geçen hafta olduğu gibi 3 rakibin arasına girip top kaybedersen , Veli ile Atiba'nın enerjisini 60 dakikada yer bitirirsin. Nitekim olan mevzu da bu.

Takımın bu kompakt yapıyı kaybetmesi hafta içi 120 dakika oynanamasına bağlanamaz.

Liverpool'da oynadı 120 dakika gitti Manchester City'i yendi sonra.

Bu Teknik direktörsel bir konu değil bence. Hiç bir teknik direktör çıkın ortaya karışık yapın demez. Hele Biliç gibi işi detaylarına kadar irdeleyen biri hiç demez. Bizim kurgusal sorunlarımız oyuncu kaynaklı bana kalırsa.




Barreto dedi ki...

Geçen sezon 53 gol atmıştık. Bu sene de öyle olacak gibi. Oysa bu yıl daha iyi silahlarımız var. Bu kadar az gol atan takım şampiyon olur mu? Normalde olamaması gerekir. Bakarsınız bu yıl 50-55 gol atarak şampiyon oluruz.

Duran top kullanamıyorsun, ortasahan skora katkı sağlamıyor, stoperlerini yüklenirken ileri sürmüyorsun, Ba'yı rakibin kucağına mahkum bırakıyorsun. Yapabildiğin en iyi şey ne peki: Rakip çıkarken baskın yapıp topu kapmak ve yıldırım gibi golü yapmak. Türkiye liginde geçerli mi peki bu. En az 20 maçta işine yaramaz. Zayıf Anadolu takımları kapanıyor çünkü. Bütün maçları Tottenham'la oynar gibi mi ele alıyorsun. Bu durumu sadece oyuncuların kifayetsizliği ile izah edebilir miyiz?.

EC dedi ki...

Bir onceki post da paylastimi burada tekrar paylasmak istiyorum:

"Tum medyanin atladigi pozisyon ise, ilk yarida kazandigimiz penaltitan 2 dakika once Demba ile Sosa nin girdigi pozisyonda Demba nin kafasi kaleye giderken defans oyuncusu aciktaki koluyla cikardi ve hakemler bunu kacirdi! Maraton u izlemedim ama eski hakem bozmalari hic deginmemis o pozisyona ve hepsi Super Hakem demisler..

2.ci cok gostere gostere oldugu icin ve de 4.cu hakem bas bas bagirdigi icin #SiritkanOzkahya calmak zorunda kaldi.."

Besiktas Yoneticisi: Medya ve Taraftar Uzerinden baski yapmak icin; aksam TV lerde o pozisyonu da dile getirmeli, insanlari ve MHK yi ona odaklamali. 1 penalti verildi diye 2ci penaltimizin es gecilmemesi mazur gorulmemeli..

diger husus da;
bastiracak ve Sivas macini Ctesi yada Pazar a aldiracaksin! baska yolu yok!

Balikesir macindan sonra ben @turkkant in cikip da Bilic e yine sallayacagini ve bunun icinde pusuda bekledigini hissetmistim.. @BesiktaskUlan da bekliyormus ayni seyi demek ki..

beyler/arkadaslar; biz ne yazarsak yazalim.. burada hepimiz Besiktas i seviyor ve destekliyoruz. sevinc ve yergi de gorusler farkli olabilir. o farklilik Turkiye yi yaratiyor.. birine kizip, digerine darilip da burada Besiktas i konusmaktan geri durmayin..
okuyan bir suru insan var..

CARTALATE de yazmiyor artik.. ozledik onun blogunuda..

Bilic bu mac gokhan i tutarak hatali olabilir ama Bilic ile Yonetim ile ( keske Ozen de kalsaydi) takim dogru yolda.. FB GS yi yener, bizde Sivasi yenersek lideriz..
Sampiyon olacaksak da GS ve FB yi disarda yenmemiz lazim zaten..

takim dan cekincem yok, hakemler tek rakibimiz..

EC dedi ki...

Bir onceki post da paylastimi burada tekrar paylasmak istiyorum:

"Tum medyanin atladigi pozisyon ise, ilk yarida kazandigimiz penaltitan 2 dakika once Demba ile Sosa nin girdigi pozisyonda Demba nin kafasi kaleye giderken defans oyuncusu aciktaki koluyla cikardi ve hakemler bunu kacirdi! Maraton u izlemedim ama eski hakem bozmalari hic deginmemis o pozisyona ve hepsi Super Hakem demisler..

2.ci cok gostere gostere oldugu icin ve de 4.cu hakem bas bas bagirdigi icin #SiritkanOzkahya calmak zorunda kaldi.."

Besiktas Yoneticisi: Medya ve Taraftar Uzerinden baski yapmak icin; aksam TV lerde o pozisyonu da dile getirmeli, insanlari ve MHK yi ona odaklamali. 1 penalti verildi diye 2ci penaltimizin es gecilmemesi mazur gorulmemeli..

diger husus da;
bastiracak ve Sivas macini Ctesi yada Pazar a aldiracaksin! baska yolu yok!

Balikesir macindan sonra ben @turkkant in cikip da Bilic e yine sallayacagini ve bunun icinde pusuda bekledigini hissetmistim.. @BesiktaskUlan da bekliyormus ayni seyi demek ki..

beyler/arkadaslar; biz ne yazarsak yazalim.. burada hepimiz Besiktas i seviyor ve destekliyoruz. sevinc ve yergi de gorusler farkli olabilir. o farklilik Turkiye yi yaratiyor.. birine kizip, digerine darilip da burada Besiktas i konusmaktan geri durmayin..
okuyan bir suru insan var..

CARTALATE de yazmiyor artik.. ozledik onun blogunuda..

Bilic bu mac gokhan i tutarak hatali olabilir ama Bilic ile Yonetim ile ( keske Ozen de kalsaydi) takim dogru yolda.. FB GS yi yener, bizde Sivasi yenersek lideriz..
Sampiyon olacaksak da GS ve FB yi disarda yenmemiz lazim zaten..

takim dan cekincem yok, hakemler tek rakibimiz..

@Baretto

Hocam benim fikrim ; bağlayabiliriz.

Beşiktaş , Chelsea ile birebir aynı futbolu oynuyor şuanda . Dizilişler aynı , hücum setleri aynı , takım mesafesi aynı . Stratejik olarak tek fark senin söylediğin ileride basıp hızlı çıkarak gol yapma konusunda bizim kadar aktif değiller.

Hani Beşiktaş savunması yeteri kadar katkı yapmıyor diyoruz ufak bir karşılaştırma :

Merkez ikili+ Savunma 4'lüsü

Chelsea : 10 g/13a
Beşiktaş : 3g/9a

Bu istatistiklere bizde Oğuzhan dahil , Chelsea'de Fabregas ve Oscar dahil değil.

Chelsea 'de tüm gollere oranı %40 , Beşiktaş'ta %33 . Muazzam bir fark yok .

Gelelim zurnanın zırt dediği noktaya : Aynı oran ileri üçlü kadrosuna baktığımızda :

Chelsea :22g / 38a %40-%78
Beşiktaş : 15g/13a %42-%52

Beşiktaş orta saha oyuncularının , Chelsea kadar yaratmadıklarını görüyoruz . Birebir karşılaştıma yapmıyorum , takım içi rol olarak neyin eksik olduğunu düşünmek için beyin jimnastiği sadece. Yani kalite kıyası gibi bir niyetim yok. Bölgelerin takıma etkisi olarak bakıyorum ve bütün bölgelerde en büyük fark işin ofansif boyutunda burada ön alan 3'lüsünde yatıyor .

Bence en büyük problem bu.Onlar yaratıyor da diğerleri mi atamıyor kısmının yorumu bize kalmış aslında ama burada yoruma mahal vermeyen kısım , aslında en kaliteli tarafımız olması gereken ekibin , gereken katkıyı sağlamıyor oluşu da en az stoper golü katkısı kadar göz önüne alınmalıdır.

Barreto dedi ki...

@ Övünç,

Chelsea karşılaştırmasını sağlıklı bulmuyorum. Ne hoca, ne rakiplerin oyun tarzı ne de Chelsea'nin hücum hattındaki bitiricilik ve şut yeteneği kıyas yapmaya müsait. Ama onlarda ligin en güçlü 3 takımından biri, bizde kendi ligimizde öyleyiz. Son paragrafında haklısın, kısaca gol işinde sadece Demba Ba var. Demba Ba'da şu sırlara anca penaltı ile gol atıyor. O da yok gibi. Diğerleri ve diğer mevkilerdekiler zaten yok. Ben bu durumun oyun tarzıyla ciddi ilişkisi olduğunu, oyun tarzının da hoca tarafından yerleştirildiğini, başka şekilde skor üretme konusunda hocanın kusurlu olduğunu düşünüyorum. Elbette kadromuzda Sergen-Tümer olsaydı işler hoca içinde diğer oyuncular içinde farklı olacaktı.

Neyse ahaliyi sinirlendirmeyeyim daha fazla, gına gelmesin, bana da Güntekin muamelesi yapılır mazallah.

Biraz stat inşaat resimlerine bakayım.

GeceGezgini dedi ki...

Selam,

@övünc' ün dediği yer zurnanın zırt dediği yer; "Bu topu oynayacaksan ya Atiba'yı değiştireceksin , ya Veli'yi çıkartıp Atiba'yı onun yerine alacaksın. "

Bir zamanlar hatırlarsanız veli yerine oğuzhan'la başladığımızda maç başına 2x puan ortalamamız varken, tersi şekilde başladığımızda x puan ortlamasına ulaştığımızın istatistikleri dolaşıyordu ortalarda. Sonra nedense biz atiba- oğuzhan ikilisini denemeyi bıraktık ve veli-oğuzhan ikilisini denemeye başladık ve malesef aşı tutmadı.

Aşı neden tutmadı peki, dünkü maç ve sezonun çoğu maçında göze çarptığı gibi; veli oyun kurmaya katkısı "0" bir oyuncu. Yani bizim 1. bölgemizde toplu oyunda bizi eksik bırakıyor. Atiba sürekli oraya deplase oluyor defanstan topu almak için ve orta saha tamamen geri itiyor kendisini. Sosa da son birkaç maçtır Demba Ba yanında 3. bölgeye yakın oynadığı için 2. bölge bomboş kalıyor. Atiba oyun kurmaya çalışıyor kısır creative liğiyle, ve bunun etkisi de sadece yan toplarla çok yavaş bir şekilde oyun kuran bir BJK oluyor. Sonrasında top Gökhan a gelirse dripling yapıp topu taşıyabiliyoruz. Bundan sonraki süreçte Veli' nin tek katkısı kendisinin ( son maçlarda 2 elin parmaklarını geçecek neredeyse) ve arkadaşlarının kaybettiği topları toplama noktasında oluyor.

Peki Atiba - Oğuzhan (Tolgay veya Sosa da olabilir) senaryosunu denediğimiz maçlarda ise ne oluyordu. Atiba defansa gelip topu alıp direk Oğuzhan' ı görüyordu. Atiba sırtı dönük top alma işini Veli' ye göre çok daha rahat yapabildiği için takım kendisini ileri itiyordu, Oğuzhan 2.bölgede topla buluşuyor ve 3. bölgeye koşu yapan oyuncular topla zamanında buluşabiliyordu.

Peki kaptırılan toplarda ne olacak konusuna gelirsek, yani defans yapma işi, Oğuzhan'lı senaryo'da Veli'li senaryoya göre daha düzgün bir pas akışı olacağı için kritik bölgelerde top kaptırma yüzdemiz daha düşük oluyor ve aslında topla daha efektif oynadığımızdan daha az defans yapma ihtiyacı ve BJK' nin golleri daha erken bulma sonuçları doğuyor. Oğuzhan içinize sinmediyse Atiba & Tolgay yaparsınız ve direnç de sağlanmış olur.

Nacizane görüşlerim, mutlaka katılmayan çokça isim olacaktır ama bahsettiğim Oğuzhan'lı vs Oğuzhan'sız istatiğini bilenleriniz mutlaka vardır. Ortalama 2 kat fazla puan, 2 kat fazla gol atıyordu Oğuzhan'lı senaryolarda yanlış hatırlamıyorsam.

Teşekkürler.

GeceGezgini dedi ki...

Liverpool maçında da Tolgay' ın fark yaratmasının sebebi bizim 2.bölgemize gelip topu alması , oyun kurması ve 3. bölgeye topu taşımasıydı. Yada Sosa' dan aynısını bekleyeceğiz ancak tüm maç bunu yapmak gerçekten çok yorucu olur, onun yerine Veli' nin bir şekilde oyun kurmaya katkı sağlaması gerekecek, efektif bir katı sağlaması hem de

YSY dedi ki...

@Gecegezgini

Süper yorum olmuş. Tebrikler

cochise dedi ki...

Veli'den oyun kurmaya katkı vermesini beklemek doğru olmaz. Zira fıtratına uygun değil. Eğer ortasahada şimdi yaptığından fazla birşey istiyorsak o da şut+ceza sahası dalışlarını artırmaktır. Onları daha çok yapabilir.

turkkant dedi ki...

@Gecegezgini

Senin yorumunu desteklemek için ekliyorum. Terim'in güzel bir lafı var, hücum oyuncusuna defans yapmayı öğretmek, defans oyuncusuna hücum öğretmekten daha olasıdır, diye. Bu daha zaman alan bir iş, ama uzun vadede katkısı kat be kat fazla. Misal, Real Madrid bu sene tümü kariyerine 10 numara olarak başlamış Modric-Kroos-James'den 3lü orta saha oluşturma işine girdiğinde çoğu kişi Ancelotti kafayı yemiş, xabi Alonso'yu çok ararlar diye düşünmüştük. Modric sakatlandı, daha da ofansif Isco'yu koydu yerine, sonuç belli, geçen senenin bile üstünde bir takım oluştu. Bunu bize şenol Güreş de Colman-Selçuk ikilisiyle göstermişti. Şenol Güneş öncesi ikisi de ofansif orta sahaydı. Uğraşırsan olur, uğraşırsan Tolgay-Oğuzhan'dan bile yaparsın.


Biliç defans dörtlüsüne güvenemedi, kolay yolu seçti, takımın tüm sistemi Atiba-Veli presiyle kapılan toplara yapılan ani hücumlar üzerine kuruldu. Diğer yolu seçmiş olsaydık ve ısrar etseydik bence geleceğimiz için daha hayırlısı olacaktı. Takım artık Veli-Atiba'ya bağımlı, çok alıştı bu oyuna, seneye kadar bu sistem değiştirilmez. Seneye artık...

Unknown dedi ki...

Liverpool maçına hepimiz sevindik coştuk ama Türkiye'nin en iyi takımıyız diyerek yine yeni ve yeniden gaza geldiniz Beşiktaşlı arkadaşlar. Özür dilerim ama derbilerde 1 puan bile kazanamayan bir takım bu ligde şampiyon olmasın zaten.Bence Beşiktaş'ın UEFA'yı alarak seneye Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılma ihtimali ligde şampiyon olarak katılma ihtimalinden fazla.Bazı arkadaşlar Bilic'i pek tutmuyot ama bir Galatasaraylı olarak ben Bilic'in gitmesini isterim, çünkü her sene Beşiktaş biraz daha fazla gelişim içerisinde.Elindeki kadronun nicelik ve niteliğini düşünürsek bence başarılıdır, her hocanın hataları olur zaten kusursuz bir teknik direktör ben tanımıyorum şahsen.Club Brugge karşısında başarılar

Yoruq dedi ki...

@Turkkant
Abi sana hitap ediyorum ama maksadım aslında konuyu genel bir tartışmaya açmak.
Yukarıda zaten kendin de bahsetmişsin, Bilic'e fazlaca takmış olman kendi kafanda yıllar içinde oluşturduğun Beşiktaş algısı ile belli oranda alakalı, yani bir düzeyde sübjektif bir yargı bildiriyorsun. Senin tabirinle biz Commandante Bilic'ciler de sanırım sana göre duygusal davranıyoruz. O halde ortaya bilgi koyalım, onun üzerinden tartışalım.

-Sezon başı takım kadrosunu şekillendirme
-Takım kurgusu, üzerinde çalışılan bir oyun şablonu, bu şablonun geliştirilmesi
- Oyuncularla ilişkiler, takım kimliği oluşturma, takım içi arkadaşlıklar
- Maç hazırlığı, taktik belirleme
- Oyuncuları teknik ve mental olarak hazırlama
- Oyun içi hamleler
- Medya ve yönetimle ilişkiler
- Taraftar ile ilişkiler, beklentileri şekillendirme, futbolseverler nezdinde imaj
- Gelecek planı, transfer politikası
- Gençlere yatırım, bireysel potansiyellerin harekete geçirilmesi

Bu listeyi uzatmak mümkün elbette. Bu kriterler dahilinde teknik heyeti değerlendirirken takımın mali yapısını, yönetim istikrarını, medya düzenini, federasyon politikalarını, rakip takımların kadro yapılarını, maddi güçlerini vs de değerlendirmek zorundayız. Bu şartlar altında artılar/eksiler konuşulsun, alternatif isimler üzerinden benzer tartışmalar yürütülsün. Körü körüne bazı şeyleri savunmayalım, siz de Bilic'e yeri gelince hakkını teslim edebilin, biz de eleştirebilelim. Eleştiriler Bilic hakkında varlık/yokluk meselesine indirgenince biz de haliyle savunma pozisyonuna geçiyoruz.

Detayları başka zamana erteleyerek şimdilik söyleyeceğim Bilic'i birçok açıdan yeterli bazı açılardan yetersiz olmakla birlikte gelişmeye açık, gayretli ve enerjik bir teknik adam olarak görüyorum. Dört başı mamur olmasa da bir plan dahilinde ilerlendiğini, Türkiye gibi her şeyin günübirlik olduğu bir ülkede şaşırtıcı derecede uzun vadeye yayılmış bir projeye dönüşmek üzere olduğumuzu düşünüyorum. Bu da elbette benim fikrim, tartışılabilir bir mesele.

40 yıllık Beşiktaşlılığınıza saygı duyuyorum. Bu süre zarfında sizin gördüğünüz teknik direktörler, hayalinizdeki isim, bu isimlerin hangi kriterleri ne ölçüde karşıladığı gibi konuları tartışalım o halde.

Son olarak adı geçtiği için Denizli için bir şeyler söyleyeceğim. Kendisinin winner olduğunu düşünmüyorum. Medyada geliştirdiği ilişkileri, güzel işlenmiş bir algı yönetimi ile birleştirme konusunda mahir, takımı mental olarak diri tutabilen bir adam ama bence daha fazlası değil. Asla bir proje adamı değil, kendisinin son yıllarda en uzun deneyimi sanırım Ligtv yorumculuğu, çalışmayı sevmeyen bir adam. Şampiyon yaptığı sene fb-gs ile oynanan 4 maçın üçünü kaybetmiştik, hatta İnönü'de şampiyonluğa giden maçta Fenerbahçe'ye yenilmiştik. Öyle fb, gs ile falan da kapışmadık o yıl, Sivas'ı geçtik güç bela. 2. senesinde de ts maçları da dahil 6 derbide, 2g-2m-2b almış, 64 puan toplamış. Şampiyonlar liginde 4 puan toplamış. 2. yıl yapılan transferler, harcanan paralar da ortada.

Her neyse amaç Denizli'ye vurmak değil, Bilic'i artı ve eksileriyle veriye dayalı masaya yatırmak. Buyrun söz sizde.

Armagan dedi ki...

sorunun genel olarak orta sahada ortada.gördüğüm sıkıntılar:

-içeri kat edildiğinde etkili organizasyon oluşma durumu %15-20 arası,çok çok çok düşük!kaleye 5m uzaklıkta olup hiç etkili olamadığımız onlarca pozisyon var ki,ceza sahası içinde organizasyon konusunda hala eksiğiz, şu ana kadar topu getirme konusunda buraya kadar geliştirebildik.ancak ceza sahasında sakince ve akıllıca son vuruş yapabilecek adamlara ihtiyacımız var.

-ilk olayla bağlantı olarak,etkili olmayan organizasyon takımı yorar.sen korner yaptırmazsan,etkili şut atıp denge bozmazsan hızlı geri koşmak durumundasındır.1-2 yaptın ama haftaiçi dozer gibi maçtan çıktıntan sonra bunu 15 defa yapamazsın(80'den sonra kondisyon kaldı mı.kalmadı)

-balıkesir psikolojik olarak kapanacak,riski alıp 4-4-2 oynarsın,denersin.bu yıl hep 4-2-3-1 oynadık ama orta sahadaki bu kalabalık kapanan takımlarda hep ayak bağı oldu.

-son olarak rotasyon yapılmalıydı,töre 90dk oynamış,sosa sakat sakat kaç dk oynamış.yazık bu kadar emeğe.olcay ve töre'den daha iyi oyuncuların gelip yedek olacakları günü bekliyorum, ki muhtemelen gelecek yıl olacak.o zamana kadar böyle bir durumda kerimi-tolgayı ilk 11de kullanmalısın.,

son olarak şampiyonluk gitti diyenler komik oluyor bence,evet yıllardır bu kültür olmayabilir.ama sonuna kadar desteklemeyip böyle bir beyanda bulunmak sezonun belki de en zor zamanında takımı yüzüstü bırakmaktır.işi zora soktuk evet,balkes ten evinde alacağın puanı şimdi kasımpaşadan deplasmanda almak zorundasın belki ama asıl soru,bu imkansız mı?

EC dedi ki...

http://www.ntvspor.net/video-galeri/90-2-mart-2015

Su programda son 20-25 dk da Onder Ozen in konusmalarini dinleyin.. Bu blogun resmen profilini cizmis..

Bu yonetim, bu teknik kadro, bu takim bu proje 3 sene once bakkala 300000TL borc birakip kacanlardan, elini tasin altina sokmayanlardan, q7 diye kendi evlatlarina kufur edenlerden sonra bugune ulasti..
Kafa kafayayiz ve 12 hafta daha var..

Rakipleri yeneriz, yeniliriz - tebrik ederiz-.. Biz adil sekilde yarisalim.. TFF hakemlerini ise bulastirmasin, Demiroren artik Besiktasi sevmeyi biraksin, kendi yagimizda kavrulalim..

Gelecege dogru adimlari atan kulubuz.. Bu kadar arabesk olmayin.. Bizimkiler kadar kotumser taraftar gormedim..
Trabzonun yerel basini gibisiniz hepiniz! Kanser ediyorsunuz kendi vucudunuzu..

Tek rakibimiz Hakemler!

Ozen cok guzel konusmus hakikaten. Mental yorgunluk tespitini yapmak ile, bu yorgunlugun dogal olmadigi dusuncesiyle elestiri yapmak arasindaki cizgiyi kalin kalin cizmek lazim.

Sampiyonluk gitti dersen gider. Gitmedi dersen de gidebilir, ama gitti dersen kesin gider.

Coolio dedi ki...

son yıllarda 3.lüğe mahkum olduğumuz gerçeğini düşündüğümüzde şu an birincilik ve ikincilik arasında gidip geliyor olmamız (hemde 3.lüğe aday olan bir kadro kalitesi ile) ve de renklilerle kıyasladığımızda daha iyi bir takım oyunu sergilediğimiz düşünüldüğünde nasıl bir karamsarlıkla Bilic eleştirisi yapılıyor anlayamıyorum. Avrupada ilerliyor olmamızı saymıyorum bile.
Bilic'in oyuncuların kapasitelerini sonuna kadar kullanma başarısı, yıllar sonra ilk defa sahada bir taktikle, hemde günümüz avrupa standartlarında bir taktikle oynayan takım yaratması (renkliler dahil), oyuncularla olan harika ilişkisi, dünya görüşü ve kültürünün olması önemli değil dimi? Heleki aksi örnekleri yaşamamıza rağmen (Del Bosque, Mancini, Schuster...). Anlayın bunu biz Real Madrid değiliz. Şu an bizi bir üst klasa taşıyacak en iyi seçenek Bilic. Bizi bir üst klasa taşıyınca zaten kendisini de taşımış olacak dolayısıyla ya onla devam ederiz ya da giderse o seviyeyi bir üst klasa çıkaracak adam buluruz. Ama yine o seçenek Capello, Scolari filan olmayacak. Bu isimleri görme sevdanızı lütfen bırakın. O adam Porto'dan, Dortmund'dan filan gelmeli. Neyse bunlar için çok erken.
Defalarca kez söylendi ama tekrar etmek gerekirse, Bilic süper değil. elbette hataları var ama yaptığı hatalar mal mal yapılan Samet Aybaba hatası veya Daum inadı değil. Çok fazla kafa yoran, oyuncuların özelliklerini çok çok iyi bilen bir analiz sonucu kararlar veriyor. Daha iyiyi nasıl yapardık tartışması yapmak ayrı bişey, şu başarılı konumumuzda Bilic bize uygun değil demek ayrı birşey. Klübün içinde bulunduğu maddi durumu, stadsızlığı, sakatlıkları ve en önemlisi hakem facilarını saymıyorum bile..

Asıl bu takım stadsız , parasız çok büyük işler başardı dersen şampiyonluk gider .

Oyuncuların kafasında "biz yapacağımızı yaptık " düşüncesi oluşması çok daha büyük tehlike.

Ne olursa olsun Beşiktaş kadrosu " lig standartlarının " üstünde bir kadrodur. Samet Aybaba bunun 3 gömlek altı takımı 3. yaptı yahu .O günden bugüne kadrosunun üzerine koyan tek takım Beşiktaş . Burada makas o kadar büyükmüş ki hala kapanmadı da diyebilirsiniz , tercih edilmeyen oyuncular aldık diyebilirsiniz ama takımın o günden sadece daha iyi oyuncularla ayrıştığını anlatamassınız. O dönemde de öne geçip maç veriyorduk , o dönemde de iyi oyuncularımız sakatlanınca yan yatıyorduk , çok maç oynayınca yürümeye derman bulamıyorduk.

Ortaya bir şeyler koyuyoruz eyvallah ama bence bu gelecek çok parlağı tartışmak için yeterli somutlukta değil. Rakiplerin durumunun bizim iyiliğimizden daha etkin olduğunu düşünüyorum bu kafamızdaki " gelecek bizim " portresinde.

Barreto dedi ki...

Özen'de Demirkol'da güzel konuşmuş. Programın son yarım saatini dikkatle izlemek lazım. Çok doğru tespitler var gerçekten.

Takımdaki şu an önemli eksiklik Serpil Hamdi Tüzün'ün ifadesi ile "(psikolojide) sonuç transferi" dediği olay. Linke bir göz atınız.

http://www.goal.com/tr/news/206/genel/2010/01/08/1733906/%C3%B6zel-serpil-hamdi-t%C3%BCz%C3%BCn-%C3%B6zg%C3%BCvene-parma%C4%9F%C4%B1n%C4%B1zla

Coolio dedi ki...

@övünç
"Asıl bu takım stadsız , parasız çok büyük işler başardı dersen şampiyonluk gider."

Bu kadar işler başardı ve daha fazlasını alabiliriz dolayısıyla sezon bitene kadar destek vermemiz gerek diyoruz, başardı bize yeter deyip geriye çekilmiyoruz. Ama tam tersine Bilic yeterli değil, şampiyonluğu verdi dersen şampiyonluk gider. Bu kadar net bir ayrımın yapılamaması beni şok ediyor. Sence eleştirip çekilmekmi yoksa iyi gidiyor desteğe devam mantalitesimi şampiyonluğu götürür. Heleki oradakilerin insan olduğunu unutup yani moral, motivasyon ve desteğe ihtiyaç duyduklarını unutmak nasıl bir durumdur? Destek almayan bir takım başarılı olaiblirmi?

Ayrıca anladığım kadarıyla Samet Aybaba ile Bilic arasında kadro dışında fark yok diyorsun. Bu lafın üzerine daha fazla konuşmamızın gereği yok zaten. Yani istediğini söyle tabiki de ben daha fazla kendi tezimi savunmak için uğraşmayayım.

@EC
Aynen katılıyorum, Özen'in konuşmasında anlattığı (özellikle de rastladığı adamın dert yanması komedisi) durum aynen burada geçerli.

Basar dedi ki...

@turkkant

Mustafa Denizli ile ilgili fikrine katılmıyorum. Mustafa Denizli artık çağdaş bir TD değil. Uzun vadeli lig maratonunu da uzun vadeli hedefleri de kaldırabilecek mental yapıya sahip değil.

Mustafa Denizli "Liverpool maçının son 20 dakikasına 0-0 girilirse, forvette Atınç denenebilir" diyen bir teknik direktör. Bu artık çağdaş olmayan bir yaklaşım, kısaca topu şişiririm diyor. Bir İngiliz takımına topu şişirmek çok fayda etmez, kaldı ki golü de yerden paslaşıp defansın dengesini bozarak bulduk.

Kıssadan hisse, benzer yaklaşımların ve şapkadan tavşan çıkartmaların artık ligde de yarayacağını sanmıyorum.

Ligde de henüz karaları bağlayacak bir durum göremiyorum. Henüz yitirilen bir şey yok, biz de rakiplerimiz de puan kaybetmeye devam edecek.

Balıkesir maçını lakaytlikten kaybettik. Maçın sonunda da yorgunluk oldu. Evet basit ve 3 puanın cebe atılması gereken maçtı ama herşey yitirilmiş değil.

Bu haftadan sonra bence yapılması gerekenler:
1) 23-29 haftalar arası İstanbul dışı deplasman olmamasını da değerlendirerek maçları İstanbul dışında oynamayalım.
2) Şu fikstür işine el atılsın. Özellikle Sivas maçı erkene alınmalı.
3) Duran toptan gol organizasyonu bu sene olamayacak gibi gözüküyor ama uzaktan şut idmanı ile gelişim sağlanacak gibi
4) Birisinin Töre'ye topsuz ve tek pas opsiyonlarını kullandığı zaman dünyanın sayılı oyuncuları arasına gireceğini iyice anlatmalı.

Son olarak şampiyonluk özellikle sakatların iyileşmesine bakıyor. Takımdaki her pozisyon bir şekilde doluyor fakat Demba Ba'nın pozisyonu dolmuyor. Bu iş Pektemekle filan olmuyor, forvette bu çocuk çok zayıf. İkinci forvet, kanat forvet oynasın ama forvet oynamasın. Cenk'in ne yapılıp edilip iyileştirilmesi lazım. Hem Ba'nın dinlenmesi hem de tıkandığında değişmesi açısından Cenk çok kritik.

Eleştirip çekilmek değil bu , ölümüne savunmak .

Biliç gitsin diyen yok ama ortada olan eksikleri görmezden gelmenin de anlamı yok.

Sen nasıl istersen öyle anla , inatlaşmanın anlamı yok derdimi anlamak istemiyorsan zorla anlatacak değilim , bence Samet Aybaba ile Slaven Biliç'in temel stratejileri dahil hiç bir farkları yok . Kağıt üzerindeki tablo bunu söylüyor . Bu iş 3 senede toparlanacaktıysa Samet'in günahı ne diye soruyorum ?

Aynı hücum felsefesi , aynı şekilde savunamama , son dakikalarda gol yeme , yorulup oyundan düşme , iştahını kaybetme , sol bek sorunu , orta sahadan gol desteği alamama , bütün yükün kanat forvete binmesi , yerleşik hücum edememe vs vs ... Bana neyin farklı olduğunu izah eder misin ? Daha az gol yiyoruz çünkü daha geride oynuyoruzdan başka olsun lütfen ? Göhkan Töre yerine Holosko oynuyordu bunu da yıldızlı olarak hatırlatırım !

Daha iyi yaptığı şeyler yok mu var elbet fazlasıyla var ama yeterli değil. 12 hafta var 3 puan gerideyiz yarıştayız diyorsun sene sonunda 10 puan geride bitince ne diyeceğiz ?



Bu arada gerçekten Sivas maçının pazartesi oynanması çok büyük saçmalık.

Yani ayıp denen birşey var yahu. Gerizekalı kupa maçını çarşambaya alın lan zahmet olmassa .

Bu ülkeyi temsil ediyor lan bu kulüp , bu kadar alçalınır mı ?

Coolio dedi ki...

Dediğim gibi uzatmayacağım. Görüşüne saygı duyuyorum ama anlaşamıyoruz.

Bu arada Sivas maçı pazar 14:00'e alındı. TFF planlamayı yaparken net bir şekilde bizim turu geçemeyceğimizi düşünerek yapmış. Hatalı bir planlamayı düzeltmiş oldular ama renklilerin gözünde durum bize kıyak yapılmış gibi oldu. Bu da bir hakem faciasıyla giderilecektir. Hazır olun.

Sivas kabul etmemiş diye görmüştüm ben en son . Kıyak geçmek değil ki abi bu .

Perşembe Avrupa maçı varken pazartesiye Fener-GS maçı koysunlar görelim bakalım ne oluyor ...

Önder Özen'i dinledim de kendimi yanlış ifade ettim sanırım.

Son Balıkesir ve Eskişehir maçları üzerinde teknik direktörlük performansı itibariyle ben hata görmüyorum kesinlikle. Zaten en fazla savunanlardan biriydim son 2 haftada .

Benim derdim ortada bir başarı adına konuşulabilecek bir şey yokken bu aşırı sahiplenme aşırı destek.

Destek olacağız abi elbet ama bu üzerinden baskıyı eksik edeceğiz anlamına gelmez.

Terfi edeceksen önce birşey vereceksin . Önce bir kağıt üzerinde görelim abi. Bu sezonu bir bitirelim , nereye gidiyoruz , nereye gidemiyoruz , neyden sebepli gidemiyoruz , buna teknik ekibin etkisi nedir , futbolcunun etkisi nedir ?

Ligin kalitesizliği kafalardaki soru işaretlerinin en büyük nedeni . Daha iyi bir ligde olsaydık bence daha farklı yaklaşabilirdik ama Şenol Güneş Trabzon'u 1 senede kurdu abi bu Bursa'yı 1 senede kurdu . Demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım .

SinnFein dedi ki...

Bence Biliç eleştirileri bir yere kadar doğru ama gitsin istemiyoruz tantanası çok abes.. Bu bizim kültürümüzde olan birşey. Lige kim gelirse gelsin beğenmiyoruz arkadaş!
Ben genel gidişata baktığımda geleceğimizin parlak olduğunu düşünüyorum ama herkes gibi GS borç batağında, FB takım değiştirecek ilreki yıllar bizimdir gibi bir pembe tablom yok.. Bu ikli takımda kim ne derse desin lobi ve taraftar olarak bizden daha güçlü takımlar.. (Güç kavramını lobi, para, üst düzey isimler anlamında söyledim yoksa bizim taraftarın stadyum eforu Avrupa'da yok onu belirteyim, yanlış anlaşılma olmasın :))

Gelelim yanlışlık nerede kısmına! Bir kere takımın genel omurgası problemli. Bunu kurmak da heleki son 10 yıldaki borç yükünü düşünürsek çok kolay olmuyor..

Defanstaki ikilimiz Zago-Ronaldo sonrasındaki en iyi ikili ama malesef yavaşlar ve arkaya atılan her top tehlike anlamına geliyor. Bunu önlemek için iki seçeneğin var;
1- hızlı bekler
2- orta ikilinin defansa yakın gömülü oynaması

1.seçenek bizim son 3 senedir kanayan yaramız. Motta, Opare hızlılar ama pozisyon bilgileri zayıf.. Serdar'da stoperlerin açığını kapataak hızda değil..

O zaman mecburen ikili orta sahada defansif yönleri ağır basan, daha çok top almaya yönelik, defansın içine girerek oynayacak ikililer tercih etmek durumunda kalıyoruz... Burda da Atiba-Veli ikilisine mecbur kalıyoruz. Oğuzhanın ikiliden biri olarak oynadığı maçlara bakın. O kadar geniş alanda oynuyorki pas atacak mecali kalmıyor ve maçın sonunu getiremiyor..

Burada bu ikilinin açığını kapatacak 2.hamle gerekiyor. ya 3'lü orta saha oynayacaksın ya da Olcay gibi içe kat edecek, koşan pres yapan bir kanat orta saha ile oynayacaksın.. Bizde yine burada Olcay'ı kullanıyoruz ki bu da bize gol yollarında kanatta forveti ikileyecek alternatif oynatamama sorunu olarak dönüyor...

Burada eleştirilecek nokta 3 senedir defansın ortasına tecrübeli, biraz hızlı veya pozisyon bilgisi çok iyi iyi bir stoperin alınmamış olmasıdır. Hatırlayın bu ligde şampiyonluk hep göbekteki ikililerle alınmıştır.. UCHE-HÖGH; POPESCU-BÜLENT; ZAGO-RONALDO; son GS'nin ÇEK stoperi ile SEMİH gibi.. Bizimde buraya Franco'nun yanına kesinlikle bu tarz bir transfer yapmamız gerekiyor. Bu şekilde;

1-Defansı biraz daha öne çekerek orta ikilinin oynadığı alanı biraz daha daraltmış oluyoruz.
2- bu sayede Veli veya Atiba yerine Tolgay, Ozzy gibi ofansif adamlar koyabiliyoruz.
3- Sosa bira daha ileriye yakın oynayabiliyor
4- en önemlisi bence Olcay rotasyon oyuncusu olabailiyor ki bence bize bu şekilde muazzam katkısı olur.
5- Böylece kanat forvette Pektemek'i değerlendirerek gole daha yakın olabiliyoruz.
6- Rakip ceza sahasına 3-4 adamla daha fazla girebiliyoruz.

İşte burada bu alternatif kadroyu ya da çözümü üretememiş Biliç'i suçlayabilirsiniz ki bence eleştirilmelidir ama bu kadar herşey güzel gidiyorken, stadsız, seyircisi, federasyonsuz, her hafta bir şehirde oynarken takım hala şampiyonlukk yarışında, tarihindek en büyük başarısı çeyrek finalken tam da bunun dibine gelmişken bu kadar yaygara koparmaya gerek yoktur..

Naçizane görüşlerim bunlar..

Sevgiler saygılar :))

NOT: James ve BeşiktaşUlan'ı kesinlikle buralarda görmek istiyoruz.. Bu kadar alıngan olmayın gelin yazın okuyalım tartışalım ;)

Barreto dedi ki...

@Övünç

Demek istediğini gayet iyi anlıyorum. Nitekim ben de aynı fikirdeyim. Kendi adıma, gelecek sezon ister Mourinho olsun ister Yılmaz Vural başka bir hoca tamamen serüvencilik olacağından, ligi üçüncü de bitirse Biliç'le devam edilmeli diye düşünüyorum. Yazın değerlendirme yaparız bolca, şimdi konuyu hocaya bağlayınca pek çok arkadaşta infiale sebep oluyor. Duygusal ve yoğun taraftarlık olunca tepkiler böyle keskin oluyor.

Güntekin'i savunmak bana düşmez. Yalnız fanatik Beşiktaşlı olduğu için de kantarın topuzunu kaçırıyor. Diğer iki takımı yorumlarken daha makul davranıyor, Beşiktaş'a gelince iyi de olsa kötü de olsa yorumları keskin oluyor. Normal karşılamak lazım. Taraftar yorumu yapıyor, spor yazarlığı değil. Demirören boyutu için rezerv koyuyorum ama.

Coolio dedi ki...

@SinnFein
Yine eleştirilere karşı Bilic'i savunuyor gibi gözükücem ama öyle algılamayın lütfen.
Defans ikilisinin ağır olduğu görüşüne pek de katılamıyorum. Ortalama bir defans oyuncusu ne kadar hızlıysa onlarda o kadar hızlı. Saydığın şampiyon ikililerden hiçbiri bizimkilerden hızlı değil. Çok hızlı defans oyuncusu dünyada zaten kaç tane var? ayrıca ne kadar hızlı olursa olsun kaleye dönük bir şekilde koşu yaparken birden hızlanan bir forvet oyuncusunu arkasını döndükten sonra koşmaya başlayan hiçbir defasn oyuncusu yakalayamaz. Bizimkilerin sorunu hız değil. Ersan'ın sorunu sakarlığı. hem top kullanırken hemde müdahele yaparken. Pedro'nun sorunu ise güçsüz olması.
Bence takım olarak eksiğimiz akan oyunda defansın hücuma hiç destek vermemesi. Yani topla çıkış yaparak rakip takımı delmek. Ama bunu da Bilic istemiyor. Nedenleri (bence): Zaten hücum pres yaparak yorulan Veli ve Atibayı olası top kaybında boşu boşuna geri koşturup fazladan yormak istemiyor. Ayrıca bu çıkışı yapabilmek için karşı sahaya yığılmanız gerek. Hiçbir zaman karşı sahada yığılmadığımız için (bununda nedenleri var) topla çıkan defans oyuncumuzun pas opsiyonu az olacağı için çıkış yapması anlam ifade etmiyor. İşte bu yüzden sürekli yanlarına Veli-Atiba geliyor. Zaten her takımda birileri gelip top alıyor ama bizde özellikle Veli top sürme ve hızlı tek pas oyununda yetersiz olduğu için bu sorunu yaşıyoruz. Oğuzhan bu görevi yapamıyor. Çeşitli nedenleri var. Tolgay'da umut var ama henüz elindeki sakatlığı izin vermiyor. Bilic de Veliyi oynatmak zorunda kalıyor. onun bu dezavantajına karşılık şok pres gücünden yararlanıyor.
Pedro'nun yanında tecrübeli, sert bir stoperin olması gerektiği konusuna sonuna kadar katılıyorum. Sivok'un bu kadar çok sakatlanacağını tahmin edemediler. Sonuçta sağlıklı bir Sivok'da süper sayılmaz ama şu an oradaki eksikliği değilde başka mevkiyi ilk sıraya koyuyor olucaktık.

Dolayısıyla saymış olduğun 6 maddelik faydanın gerçekleşmesi bahsi geçen defans transferine bağlı değil, 2. maddede yazan değişikliğe bağlı. O mevkide kaliteli bir orta saha saydığın bütün faydaların gerçekleşmesine neden olur. Üzerine bir de dediğin gibi defans takviyesi yapılırsa daha da güzel olur.
Ama bu trasnferler yapılmadığı için Bilic'i suçlayamayız. Belirli ölçüde yönetimi suçlayabiliriz ama o da belirli ölçüde. Gelen bütün parayı stada aktaran bir yönetim tüm takımı zaman içinde upgrade etmeye çalışıyor. Ba ve Sosa sene başında yapıldı. Opare ve Tolgay devre arası. Önümüzdeki sene başında ihtiyaç duyulan iki trasnferle daha takım upgrade edilecek.

Bilic'i yukarıda sayılanlardan ötürü eleştiremem. Ama eleştirebileceğim yönü duran top kıtlığımız. Bunu sonuna kadar eleştiririm. Hemde yapılması, geliştirmesi en kolay işlerden biridir duran top organizasyonu.

SinnFein dedi ki...

@Coolio,

Aslında tam olarak hız da değil benim dediğim. Okuyunca demek istediğimi tam ifade edemediğim fark ettim. İstediğim Stoper pozisyon bilgisi yüksek, arkaya adam kaçırmayacak, yanındaki Franco'nun hız eksiğini kapatacak bir adam.. Yani bu ikililerin hepsi birbirlerini bir şekilde tamamlayan ikililerdi. Bizdeki Franco ve Ersan birbirlerini tamamlamak konusunda iyi değiller..

O yüzden oraya yapılacak iyi bir transfer bizim önümüzü fazlasıyla açacaktır. Veli, Olcay gibi oyuncularımızı rotasyon oyuncusu haline getirecektir ki en büyük eksikliğimiz budur.

Sivok bence bu dediğimiz istediğimiz stoper özelliklerini yansıtmıyor ki sakatlık nedeni dışında gözden çıkarıldı diye tahmin ediyorum. Artık ihtiyaç kalmadı diye düşünülüyordur..

Son olarak yazımda Biliç'i eleştirmedim. Eleştirilecekse transfer hamlesinde stoper mevkisini ön plana ya da ilk sıraya almadığı için eleştirilmeli demek istedim.. Yoksa her yerde Biliç'i deli gibi savunuyorum.

Benim meselem de Biliç değil istikrardır.. Oynayan oyuncu bilecek ki takım hocası bu adam -bu adam Biliç olur, Schuster olur Mehmet olur Mourinho olur fark etmez-- takımın patronu bu adam. Bu adamın kafasındakini sahaya yansıtamazsaki işimiz zor bu takımda kalamayız fikri olmalı.. Yoksa Toraman gibi, Servet gibi eğitimsiz yüksek egolu adamlar teknik direktörleri elinde deli gibi oynatır.. İstikrar benim nazarımda mutlaka başarı getirecektir ki biz şu anda bu yoldayız benim için de önemli olan budur

Hocam işte tam bu sebeplerden Biliç'i delicesine savunmayı anlayamıyorum ? Aynı sorunlar Aybaba varken de yok muydu ?

Yönetim parayı borç ödemeye ayırmıyor muydu ? Kadro daha kalitesiz değil miydi ? Biliç gitsin Aybaba gelsin yaklaşımında değilim bilakis Aybaba'nın hem duruş açısından hem teknik yeterlilik açısından Biliç'in yanından geçemeyeceğini düşünüyorum ama o adama 1 sene şans verip arkasından teneke bağladıktan sonra aynı performansı 2 sene üstüste verip çok umutluyuz denmesini ben kabul etmem. O umudu "menemen" zamanında Aybaba'da vermişti işin suyu çıkmadan önce. Daha somut veriler lazım . Yani sezonu 3 puan geride bitirme de bir ilerlemedir , ilk 2'ye girmek de bir ilerlemedir , derbi kazanmak ilerlemedir . Önce bunları görelim . Beşiktaş yarına olduğu kadar bugüne de yatırım yaptı , onun da biraz karşılığını bulduğunu gözlemleyelim.

SinnFein dedi ki...

@ Övünç,

Oradaki mesele bence kişisel algıdır. Başka birşey değil..
Samet ağzıyla kuş tutsa da şampiyon bile olsa Beşiktaş'ın başında çok zor dururdu ve hep itiraz edilirdi... Fatih Terim gibi olması gerekirdi Samet'in ancak o zaman kabul edilebilinirdi..

Biliç daha bizim taraftara yakın bir adam. Daha düzgün, daha içten birisi o yüzden seviliyor ve destekleniyor.

Ben yine üstüne basarak söylüyorum. Biliç olmasa carvalho olsa şu anda yine desteklerdim... Min 3 sene takımın oluşturulması gererkiyor. Bunu ya Aziz gibi dominantlıkla yaparsın, ya da proje takımı olursun teknik direktöre 3 sene verirsin.. Ben bu yüzden şu anda devam edilmesi gerektiğini savunanlardanım..

Ama şunu da net ifade edeyim. Samet olsa bu kadar savunmazdım bu da birçok Beşiktaşlı gibi bizim algımızdır.. Başka birşey değil.

SinnFein dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Aybabali Besiktas 22. haftada 47 gol atmis, 33 gol yemis, iceride 19 puan (4-7-1), disarida 17 puan (5-2-3) almis.

Bilicli Besiktas 36 gol atip 22 gol yemis, iceride 21 (6-3-2), disarida 27 puan (9-0-2) almis.

Buradan bazi sonuclara varmak kolay. Bunlar kesin sonuclar olmaz zira seksen tane parametre var, ama anlamaya calisalim. (Ornegin uc buyuklerin toplam artan performansi ayrica incelenmeli, ote yandan GS'nin sezon basi sacmalamasi, iki donem arasinda attigi ve yedigi golde hemen hic fark olmamasina karsin 8 puan fazla almasi anlamina gelmis.)

Bu sene ligde Besiktas harici takimlarin attigi gol sayisi 506. Aybaba doneminde bu sayi 486. Daha cok gol atilan bir ligde, Bilicli Besiktas daha az gol yiyorsa, burada net bir iyilesmeden bahsetmek mumkun. Defanstaki oyuncu kalitesi de cok degismedigine gore, bu basariyi Bilic'e atfedebiliriz diye dusunuyorum.

Deplasmanda takim daha iyi oynuyor, bunu da goz ardi edemeyiz. Elde edilen puan mac basina 1.7'den 2.5'e cikmis. %47'lik bir artis bu. Bunu da defansif performanstaki iyilesmeye baglamak mumkun, zira kendi evinde oynayan takim daha baskili, daha istahli oynar ve Aybaba'nin Besiktas'i buna karsi koyamiyordu.

Besiktas'in ic saha performansindaki artis ise ne yazik ki bu diger kategorilerdeki iyilesmeye paralel degil. Bunu stadsizliga baglamak kolay, ama daha net bir sorun var: Fisi cekememek.

Tabii bir de hala daha mental sicramayi yapamadigimiz ve Ozen'in de degindigi "derbi kazanamama" sorunu var ki, onun icin bir kirilmaya ihtiyac var. Bu sorun dun olusmadi, yillarin birikiminin/enkazinin sonucu.

Bir de anekdotal yaklasimda bulunayim: Aybabali Besiktas, 22. haftada kendi evinde lig 15.si Antep'e karsi oynuyormus. Antep 53. dakikada 10 kisi kalmis, 89. dakikada gol atip 1-1 yapmis durumu. O Besiktas'in sorunu ile, Balikesir'e puan kaybi yasayan Besiktas'in sorunu dahi nasil bir sicrama yasandigini gosterebilir aslinda.

planck dedi ki...

kutuplaşmadan tartışamamaktan kaynaklanıyor bence bu kadar terane. kimse %100 biliç hatalıdır veya hatasızdırı savunmuyor ama derdimizi anlatıcaz derken bir taraf seçiyoruz ve extreme noktalara kayıyoruz tartışırken. bir de sanırım taraftar çoğunlukla sol tandanslı olduğu için birlik olmaktan ziyade eleştirmeden duramıyoruz ve söylene geldiği gibi 3 solcu tartışırken 5 ayrı fraksyona bölünürü yaşıyoruz :)) ama yine de aybaba zamanı ile biliç zamanının futbol aklını karşılaştırmayı bile zül sayarım. neyse.
bu arada brugge'ün sosası sakatlanmış, bizim maçlarda kesin yok.
fikstür ile ilgili de eskiden gs avrupa maçları oynarken lig maçlarının ertelendiğini hatırlıyorum, biz normal gününe zor koyduruyoruz.

Unknown dedi ki...

başka bir istatistik, altta liverpool maçı postunda 70 mesaj, birkaç basamak üstte balıkesir maçı postunda şimdiden 76 mesaj..

liverpool maçına gitme şansı bulan şanslı vatandaşlardan biriyim, işi gücü d.tezi projeyi müdek'i attım bir kenara, hocadan izni kapıp, 1100 kmden maça geldim günü birlik ve o maç esansında bir kez daha en büyük sorunumuzun tıpkı burada olduğu gibi tribünde olduğunu gördüm.
atiba'nın ayağının kayıp düşmesine yorum: bu adamın olayı bu abi, salak salak ortasahada topla kavga eder! ne iş yapıyor ki abi bu adam?? ve etrafındaki bir kaç vatandaş da sahadaki oyuncumuza homurdanmaya başlar! oysa ki 20-30 dakika önce atiba tribüne çağrılmıştır ve onlar dahil herkes bir tarafını yırtmıştır.
sosa'nın düşük performansına: ne işe yaradın ki bu zamana kadar! küfürler vs..
artı 100 küsür de necip'in basit bir hatasına: neciiippp naaapıyosun???? adam gibi oynaaaaaa!vs..
ilk maçtan sonra demba ba'ya twitter laf atan andaval'ı saymıyorum bile...


bu maç bazında konuşmuyorum, eleştirim tek maç üzerinden olmayacak. genel taraftar profili ve gidişat üzerine hiç iyi konuşasım gelmiyor! arkadaş oyun daha devam ediyor, henüz kaybedilmiş hiç bir şey yok! elimizdekileri kaybedersek zaten çokça içinizdeki kini kusmaya fırsat bulacaksınız. her mağlubiyet sonrası her beraberlik sonrası gelip buraya içinizde ne varsa kusuyorsunuz yahu! yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim! sezon sonuna kadar elimizde bu adamlar var ve bu teknik ekiple oynayacağız. bu saatten sonra olabildiğince destek olmak lazım sahadakilere, saha kenarındakilere. henüz önümüzde iki hedef duruyor, birine 12 maç diğerine de olursa, gücümüz varsa, yeterse 7 maç kaldı. bu noktaya kadar da bizi bu adamlar getirdi. derbi kazanmadı bu takım ama ingiliz takımlarına kök söktürdü. herhalde buradaki kimse fb veya gs'nin kadrosu liverpooldan, tottenhamdan daha iyi diyemez. arsenal'ı katmıyorum; malum birine nerede oynarsa oynasın 4 attı, diğerine gol şansı bile vermemişti (2-0 ve 3-0). bu kazanımlar, bu gelişim dahi alkışlanmalı iken, durduk yere çemkirmeyin şu takıma abi!

balıkesir maçının telafisi var ama liverpool maçının yoktu. tribünde bizim aklımız bile liverpoolda kalmıştı, 20 yaşındaki adamların nasıl kalmasın? elbette biliç'in hataları var. o da, bizde rüyadan uyandık sadece, biraz destek olmayı deneseniz diyorum.. ne kadar meraklısınız hala asmaya kesmeye..

cochise dedi ki...

@emireri
1) Bu yazdıklarını yukarıda bahsi geçen videoda Önder Özen müthiş açıklamış. Herkese izletmeli o programın özellikle sonlarını.
2) Burada mesajlaşma şişti ama geçmişteki gibi puan kaybı sonrası asmalar kesmelerden ziyade daha genel şeylerin konuşulduğu bir tartışma oldu/oluyor; o nedenle bu seferki şişkinlik "kaybettik blog"a saralım kalabalığı değil bence.. (geçmişte olmuyordu demyorum yanlış anlama olmasın)

turkkant dedi ki...

@Yoruq, Basar

Biliç'le benim genel yorumum şu. Çok isteyen bir hoca olması güzel. Del Bosque, Mancini ya da Toshack gibi olursa olur, olmazsa olmaz, psikolojisinde değil. Uğraşıyor. Takımın oyununda belirgin bir gelişim de sağladı. Derli toplu bir takımız. Hızlı oynuyoruz, iştahlı oynuyoruz, Başar'ın dediği gibi son 5 dakikayı doldur boşalt filan değil, çoğu olgun Avrupa takımı gibi organize atak yapmaya çalışarak bitiriyoruz.

Diğer yandan, halledemediği çok konu var. Oyunu tutma konusunda ciddi bir ilerleme sağlayamadı. Son 3 sezonda öndeyken puan veren büyük takımlar arasında muhtemelen ilk sıradayızdır. Ceza sahası içi savunmamız sorunlu. Gol adedimiz de büyük bir takım için yetersiz. Ve en kritik meselerden biri, derbilerde (tansiyonu, gerilimi yüksek maçlarda) S. Aybaba dahil Beşiktaş tarihinin şu an en başarısız hocası.

Dönüp dolaşıp şu noktaya geliyoruz. Aldığı sonuç yeterli mi? Benim Beşiktaş normlarıma göre, Beşiktaş'ın hocası iki senede Beşiktaş'ı şampiyon yapmalı, yapamazsa başarısızdır. İki derbiden birini kazanıp şampiyon yaparsa sırtımda taşırım. Ama tersi?

İki sene değerlendirmek için yeterli. ABD başkanlarına 6 ay verirler, sonra notu verilir. Amerika'yı yönetme performansı 6 ayda değerlendiriliyorsa, bir futbol takımı için 2 sene gayet yeterli. Daha kısa dönemdeki sonuçlarla ilgili Övünç'ün örnekleri yerinde bence.

Hakemler, rakipler, oyuncu kalitesi bunlar her sezon baki konular... Biliç'le devam argümanları içinde bence tek geçerli olanı, stadımız olsaydı farklı olurdu, düşüncesi.

Önder Özen'i dün radyoda dinledim. Fener'in Daum'un temellerini attığı, Zico'nun üzerine koyduğu, Aragones'in devam ettirdiği halen de devam eden oyun yapısından bahsetti. Yani bir proje takımıysa Beşiktaş, zaten tek bir hocaya bağlı kalmaz. Biliç yerine doğru bir tercih yaparsınız, sistem daha da üzerine koyarak devam eder.

Önder Özen radyo programının bir yerinde, Şenol Güneş'in en büyük iki Türk antrenörden biri olduğunu, Denizli ve Terim'in önünde gördüğünü söyledi. Denizli konusunda haklısınız, doğru tercih olmaz, ama Şenol Güneş'in çok doğru bir tercih olacağını düşünüyorum.

ABD baskanlarina iki ay verilmez hocam, "approval rating"leri oynayip oynayip duruyor baskanliklari doneminde. Ki oyle olsa bile en son secimde oldugu gibi, alternatif cok kotu ise "neyse mevcut ile devam edelim" kaygisi da gayet gecerli olabiliyor.

Besiktas'in Bilic'e alternatifi gittigi takimda bir devreden fazla duramayacak Sergen ise kalsin. Oyun sistemi ve felsefesi hele TR sartlarinda tartisilmayacak olsa da, en az 6 aylik bir sil bastan donemi yasayacagimiz Senol Gunes ise o da simdilik kalsin.

Profesyonellikten epey uzak yonetilen spor kulupleri arasinda, az cok bu konuda bir seyler ogrenmis ve taslari oturtabilmis bir kulupte, teknik direktor degisimi gibi sansasyonel bir konu iyi yonetilemezse kazandigimiz her seyi kaybedebiliriz.

Bilic'in elestirilmesi cok normal. Ama bence kirk yilda bir bir degisiklik yapip, kisa vade dusunmeyi birakip orta vade dusunelim. Ha, tutmazsa ne kaybederiz ki, zaten memlekette herkes kisa vade dusunuyor. Ama azicik sabirla temelden bir fark acma imkanimiz var. O imkani tepmeyelim.

EC dedi ki...

Arkadas Sirp galiba..Hirvatlari pek tutmuyor da..! Yada Adnan Aybaba, yer acmaya calisiyor blog ustunden abisine!

can dedi ki...

Bilic'i cok uzun zamandir elestiren biriyim ama kendisi ayrilmak istemezse kesinlikle stadimizdaki ilk sezonumuzda takimin basinda olmasindan yanayim. Takimin yarismaci karakterini Bilic'in yerine daha iyi bir hoca oldugu dusunulen birini getirerek gelistirmektense bazi kritik mevkilere 2-3 iyi ve tecrubeli oyuncu getirerek gelistirmek bana daha makul geliyor. Eger onumuzdeki sene bunlara ragmen bekledigimiz isigi goremezsek sozlesme bitiminde ayrilir yollar.

Unknown dedi ki...

@övünç,

Arada kaçırmışım az önce fark ettim, benimde Biliç öncesi alternatif olarak gördüğüm ve istediğim Şenol Güneş Trabzonspor’u 1 senede kurmadı. Hatta o kadroyu da Şenol Güneş kurmadı! Şöyle ki;

O omurgayı 2008 - 2009 yılında Ersun Yanal kurdu (Onur/Tolga - Egemen-Giray - Selçuk-Colman-Yattara -Umut) [1], Şenol Güneş 2009 - 2010 sezonunun ortasında göreve geldi [2], 2010 - 2011 sezonunda da 2008 - 2009 yılında kurulan çekirdek kadronun/iskeletin kaymağını yedi. Sadece Burak, Şenol Güneş zamanında transfer edilmiştir. 2008 yılında kurulan kadro ancak 2 tam sezon sonra potansiyelini gösterme fırsatına ulaştı. Bu süre zarfında 2008 - 2009 sezonunda İntertotoda elendiler, Türkiye kupasında gruptan çıkamadılar, sezonu 6. Bitirdiler. 2009 - 2010 sezonununda Avrupa liginde Play Off'ta elendiler, Türkiye kupasını aldılar, sezonu 5. Sırada tamamladılar. 2010 - 2011 sezonu, söz konusu şampiyonluğa oynadıkları sezondur. O zamana kadar kadroda istikrarını ancak yakalayabildiler.
Biliç’ten esas çıkış beklenecek sezon eğer mevcut yapı dağılmazsa, ki oyuncuların bu performansları devam ederse bazı oyuncuların transferleri büyük bir olasılıktır, önümüzdeki sezondur, çünkü;

Bizim ana planımızda yer alan Tolga, Franco, Atiba, Serdar, Motta, Gökhan (ve Biliç) gibi isimler geçtiğimiz yıl; Sosa ve Demba ise daha bu sezon takıma katıldılar. Ki Sosa ve Demba öncesi pek çoğumuz takımda akıl eksikliğinden, yetenek sorunlarından, sorun çözememeden hatta ve hatta temel pozisyon bilgisi eksiklerinden falan söz ediyorduk. Yani kadronun temel 8 oyuncusu son 1,5 yılda takıma katıldılar, bu sayı orana vurulduğunda yüzde 72'ye tekabül ediyor. Takımın yarısından fazlası. Geriye kalan 3 oyuncu Veli, Ersan ve Olcay. Fazla söz söylemeye gerek yok. Takım; oyun disiplini ve iştahı anlamında rakiplerine oranla daha iyi, beceri olarak rakiplerine oranla eksik, fakat esas sorun ligde maç yönetenlerin Avrupa’ya göre daha kolay kart çıkartmasından kaynaklanıyor (bkz Töre'nin ve Atiba'nın derbilerden önce atılması). Rakiplerimize derbiler öncesi ceza sınırındaki oyuncularına sarı kart dahi verilmezken bizim önemli isimlerimiz derbiler öncesi, üstelik kırmızı kartla, yok yere cezalandırılıyor. Aynı ihlaller bizim lehimize olduğunda ise sorun oluşturmuyor (Balıkesir maçında lehimize olan penaltı kullanılırken ceza sahasında 3 oyuncunun olması). Geçtiğimiz sezon Avrupa ligi (ihraç sebebiyle ön eleme sonrası gruplara alınmayışımız dikkate alınmamıştır) yoktu, bu yıl orada gayet iyi bir performans ortaya koyduk, şimdiye kadar bu alanda sadece 1 maç, o da penaltı ile kaybedildi. Bu hafta toplamda bu sezonda oynadığımız 41. Maçı oynadık. Oyuncular mental açıdan iyice yıpranmaya başladı, Liverpool maçı gibi galibiyetler bu yüzden önemli, takımın rehabilitasyonunda önemli bir rol oynuyor. Balıkesir maçı ile takımın ve teknik ekibin bu kadar üzerine gidilirse Liverpool maçının kazanımları boşa gider. Bunda oyuncuların da antrenörün de payı vardır lakin dile getirileceği zaman bu zaman mıdır, orası tartışılır. Ligde ise Erciyes (90 +’da gelen kontra golüyle) ve Eskişehir (defans-kaleci ortak hatasıyla) maçları şanssızlıkla, beklenildiği üzere 10 kişi kaldığımız fb ve gs maçları ise tecrübesizlikle kaybedildi. Ben kendi adıma kaybedilen puanların pek çoğunu hocaya yazmam şu şartlar altında, Biliç’in oyuncularla kurduğu iyi diyaloğun zaman zaman oyuncular tarafından yanlış değerlendirilmesi sonucunda sahada eksik kalıyoruz. Puan kaybı yaşadığımız maçları çoğu zaman salt takım performansından dolayı değil, bireysel hatalar sonucunda kaybettik.

buyurun;
[1]http://tr.wikipedia.org/wiki/Trabzonspor_2008-09_sezonu
[2]http://tr.wikipedia.org/wiki/Trabzonspor_2009-10_sezonu

@shelbyl

Söylediğin gibi bir sürü parametre var , mesela verdiğin istatistik değerinin çok alaksız olduğunun farkındasın. Ben de derim ki lig sonuncusu o dönem 32 gol yemiş şimdi 43 gol yemiş.Daha çok gol atılıyorsa bunu sana atmıyorlar zaten ... Kalite düşmüş derim ben buna.

Zaten söylemek istediğimi anlatamadığım da belli , bunu konuşmanın anlamı yok .Sırp oluyoruz , Adnan Aybaba oluyoruz , içimizdeki İrlandalı olduk yarın da Beşiktaş düşmanıyız ...

turkkant dedi ki...

@Shelby
2 değil 6 ay:) Kastettiğim, ilk 6 performansı ciddi değerlendirme konusudur, debate'lar yapılır, dergiler performansını değerlendiren makaleler çıkar vs... The economist arşivinde mesela o dönemde detaylı bir 6 eleştirisi vardı, bulabilirsin.

Neyse çok da önemli değil, benim için 2 yıl birinin notunu vermede yeterlidir, senin için, bir sefer de böyle deneyelim, ne kaybederiz. Senin bakış açını da mantıksız bulmuyorum.

Burada Emir Eri güzel yazmış, Şenol Güneş ilk Ersun Yanal'ın kurduğu omurgayı geliştirdi Trabzon'da...6 ay filan kaybedilmedi. Neden Şenol Güneş bir benzerini bizde yapmasın...

Daha bunları tartışmaya çok vakit var zaten...

Barreto dedi ki...

@ can

"Bilic'i cok uzun zamandir elestiren biriyim ama kendisi ayrilmak istemezse kesinlikle stadimizdaki ilk sezonumuzda takimin basinda olmasindan yanayim. Takimin yarismaci karakterini Bilic'in yerine daha iyi bir hoca oldugu dusunulen birini getirerek gelistirmektense bazi kritik mevkilere 2-3 iyi ve tecrubeli oyuncu getirerek gelistirmek bana daha makul geliyor. Eger onumuzdeki sene bunlara ragmen bekledigimiz isigi goremezsek sozlesme bitiminde ayrilir yollar."

Aynen katılıyorum, benim de görüşüm tam olarak bu.

Barreto dedi ki...

@ turkkant

"Önder Özen radyo programının bir yerinde, Şenol Güneş'in en büyük iki Türk antrenörden biri olduğunu, Denizli ve Terim'in önünde gördüğünü söyledi. Denizli konusunda haklısınız, doğru tercih olmaz, ama Şenol Güneş'in çok doğru bir tercih olacağını düşünüyorum."

Diğeri Ahmet Suat Özyazıcı'mıymış? Söyledi mi?

@emir eri

Hocam dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.

Bursa'yı da Daum mu kurdu ? 93'te geldiği Trabzon'u 94'te ve 95'te 3 ve 2 puan farkla 2. yapmadı mı ?

Samet'in günahı neydi diyorum ? İş bilmezliğini , oyuncu ilişkilerini , detaylara önem vermemesini filan geçtim , Samet Aybaba kötü bir teknik direktör bu kadar basit sorun da bu zaten. Kötü teknik direktör daha kötü kadroyla senin yaptığını yaptı KAĞIT ÜZERİNDE !!

Bu şansı ona vermek ile Biliç'e vermek arasındaki farkın yansıması daha net olmalı kağıt üzerinde anlatabiliyor muyum ? KAĞIT ÜZERİNDE !

Konuştuğumuz herşey varsayımsal . Daha iyi olacağız umudu sadece bir varsayım . Daha kötü olacağız veya yerimizde sayacağız da bir var sayım.Ben realist adamım , hiç bir zaman optimist olmadım , her zaman bardağın boş tarafına bakarım , işim bu . Design review böyle birşey ...


Bunu ancak sezon sonu görebileceğiz zaten. Sezon sonu hepimizin istediği gibi şampiyon olursak , ilk 2'ye girersek , 5 puandan az farkla ligi bitirirsek , Şükrü Saracoğlu ve Arena'dan puan alıp gelirsek , evet abicim gelişme var , Beşiktaş üstüne koyuyor diyebiliriz . Onun dışında Beşiktaş'ın üstüne hiç birşey koymuşluğu yok şu anda .

Sadece Liverpool-Tottenham maçında oynanacak kompakt oyunu ben napayım ?



freshold dedi ki...

“Beşiktaş'ın hocası iki senede Beşiktaş'ı şampiyon yapmalı, yapamazsa başarısızdır.”

Beşiktaş tarihinin en başarılı hocası Gordon Milne kaçıncı yılında şampiyon yaptı bu takımı, bir düşün bakalım.

cochise dedi ki...

@övünç
dostum ben seni anlıyorum. bence anlatamamadan ziyade insanalrın karış düşünceleri tek bir kalıba alma sorunu var o nedenle içimizdeki ırlandalı oldun :) Şaka bir tarafa, farklı görüşlerin bu şekilde doğru düzgünce tartışılmasından güzel ne var.

Ben ise Biliç'le ilgili eleştirielrin çoğuna katılıyorum ancak kendi stadında bir yıl geçirmeden asla son kararımı vermeyeceğim. Bu yıl 3. de olsa o stadda bir yıl geçirmeyi hakediyor. Biliç'in korkak ve daha kötüsü pratik olmayan bir oyun anlayışına sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak takıma 2-3 ekleme yapılır ve Vodafone arena'da bir yıl geçirirsek bu pratik olamamanın sorun teşkil emteyeceği kadar rakiplerden üstün olacağımıza inanıyorum.

Rakiplerin eli armut mu topluyor derseniz; son bir kaç yıldır en ufak ilerleme gösteremediler. Göstereceklerine dair en ufak bir işaret yok. GS'nin Lucescu'yu alma tehlikesi de geçti. 3 yıl daha sözleşme yenileyecek sanırım.


Not: Laf açılmışken bir ara Lucescu ne yaptı ki benzeri muhabbetler döndü, yetişemedim, yeri gelmişken yazayım. Lucescu dönemi 2000 sonrası Beşiktaşın en iyi dönemidir. Sadece sonuç değil neredeyse her maç rakiplere tam bir üstünlük kurduğumuz müthiş bir dönemdir. Chelsea-LAzio-Sparta ŞL grubunda 3. olduk diye çok üzüldüğümüzü; UEFA çeyrek finalinde Lazio'ya karşı beklenmedik bir mağlubiyetle elendiğimizi gözümüzü kupaya diktiğimizi falan unutmayalım. En azından Avrupa'da bu heyecanı bir kez daha yaşattığı için Biliç'in bende +1 kredisi var..

cochise dedi ki...

@freshold

Grdon Milne ya da Alex Ferguson örnekleri günümüz için geçersizdir. O, başka bir dönemdi. Kıyaslamak doğru olmaz.

Biliç'in özel bir durumu var yoksa 2 yıl üstüste 3.lük olağanüstü bir şey yoksa (hani puanın 83 olur ya da Uefa'da yarı final yapmışındır vb.) bence de kabul edilemez. Ancak elbette neredeyse batmış bir kulüp olmuş olmamız, ekonomik sorunlar ve stadsızlık Biliç'in gerçek potansiyelini görmemizi engelliyor. (hakemi karıştırmıyorum zira o NŞA'nın bir parçası)
Biliç aşırı plancı bir hoca; bunun artıları da var eksileri de. Artılarını kabul edip eksileri burun kıvırmak olmaz; paket bir bütün. Ben o bütün paketi seviyorum; yeterince pratik olmadığı için TR'ye uygnluğundan şüphelerim var ama Biliç'i bir bütün olarak yetersiz bulanları da saygıyla karşılıyorum. Bizim maç whatsup grubunda da sürekli tartıştığımız bir konu; ama kimse kimsenin Beşiktaşlılığını sorgulamıyor bundan dolayı.

Unknown dedi ki...

"Bu şansı ona vermek ile Biliç'e vermek arasındaki farkın yansıması daha net olmalı kağıt üzerinde anlatabiliyor muyum ? KAĞIT ÜZERİNDE !"
"Konuştuğumuz herşey varsayımsal . Daha iyi olacağız umudu sadece bir varsayım ."
"Sadece Liverpool-Tottenham maçında oynanacak kompakt oyunu ben napayım"

Cümleleri tartışmayı daha anlamsız hala getiriyor (özellikle büyük harflerle yazılanlar). Hatta biraz daha geliştirebiliriz söylemlerini: Ligde Trabzonspor, Bursaspor, Avrupada ise Feyenoord ve Arsenal maçları da o kompakt futbolun oynandığı değersiz karşılaşmalardır ve özellikle Arsenal'e karşı iyi oynamanın herhangi bir değeri yoktur da diyebiliriz o halde. Çünkü o iyi futbolun sonunda Şampiyonlar Ligine kalamadık ve elendik. Bu olay açık bir başarısızlık mıdır, evet başarısızlıktır. Sonucunda Beşiktaş'ın bir kazanımı olmamıştır çünkü Beşiktaş'ın hedefi her ne kadar şu an ütopik olsa da katıldığı her turnuvada şampiyon olmak olmalıdır.

Sıradan bir taraftar olarak takımın kupa veya kupalarla birlikte gelmesini herkes kadar bizde istiyoruz lakin kupasızlık takımı başarısız yapan tek ölçüt değildir. Zira yeni sezon için antrenöre harcayacağımız enerjiyi başka yönlere kaydırma şansına sahip oluruz. Diğer taraftan "yeni bir hoca gelecek ve kupasızlığı bitirecek" gibi bir varsayım da bana çok mantıklı gelmiyor.

Bu konuda sanırım birbirimizi ikna edebilmek adına da daha fazla çabalamaya gerek yok...

Trabzondan sevgilerle..

freshold dedi ki...

@cochise
Gordon Milne ya da Alex Ferguson örnekleri günümüz için niye geçersiz olsun ki? Futbolun kuralları mı değişti? Dünyanın tüm kulüpleri yeni bir Alex Ferguson bulabilme derdinde iken bizim Milne örneğini hafife alma lüksümüz yok. Her dönemde yeni bir istikrar örneği oluşturmak mümkündür.

Beşiktaş’ta Seba’dan sonra yeni bir taraftar profili çıktı ortaya. Tıpkı renklilerin yaptığı gibi parayı bastırıp yıldız futbolcular transfer etmeyi ve hemen şampiyon olmayı hayal eden yeni bir kitle var. Demiören onları mutlu edeceğim diye koskoca camianın geleceğini kararttı. Bu blogta bile var böyleleri. İngiliz devlerine kafa tutmayı başarı saymayıp kıytırık ligimizde birkaç puan daha fazla toplamayı matah bir şey sananları burada da okuyoruz. Bizi renklilerden farklı kılan değerler erozyona uğrarken biraz da geçmişteki örneklere bakıp ders çıkarmaktan kimseye bir zarar gelmez.

@emir eri

"Sadece Liverpool-Tottenham maçında oynanacak kompakt oyunu ben napayım"

Cümle gayet açık bence hocam sen yanlış yere çekmişsin. Sadece bu maçlarda oynanacaksa yemişim kompakt futbolunu.Senin işin bu futbolu bütün maçlarda oynatmaktır.

Nedir bu futbolu senede 6 maç oynayabilmemizin nedeni ? Ben miyim , stadszılık mı , parasızlık mı , kadro mu , kondüsyon mu , Biliç mi , Fikret Orman mı , zemin mi , rakip mi ?

Zeminse Tottenham'a , Arsenal'e , Liverpool'a nasıl oynadın o oyunu ?

Stadsa neredeyse en fazla ortalamaya oynayan takımız ligde .

Kondüsyonsa ligin en kötü oynadığımız maçında nasıl 120 km koşup lig rekoru kırıyoruz ?

Bensem eğer blogu filan okuyorlar o iyiye işaret :)






turkkant dedi ki...

@barretto
Yanlış duymadıysam Şaban Yıldırım dedi.

turkkant dedi ki...

@freshhold

Milne iki senesinde de ikinci oldu. Derbi karnesi daha iyidi. C.başkanlığı kupasını saymazsak, ikinci senesinde Türkiye Kupasını kazandı.

Biliç bu sene rakiplerinden en azından birini geçerse, derbilerde daha tatmin edici sonuçlar alırsa, Avrupa'da da bir tur daha geçerse, şampiyon olamasa da muhtemelen "tamam mı devam mı" tartışması fazla olmayacaktır.

Ama ikinci senesinde de üç takımlı ligde üçüncü olursa ve 2 ilave derbi mağlubiyeti daha alırsak...

ekozu1903 dedi ki...

Herkese merhaba,
Uzun zamandır takip ederim bloğu. Ama ilk kez yazıyorum. Heyecanlıyım, gururluyum:)
Ben de Bilic'in başarısız olduğunu düşünmüyorum. Çok mu başarılı, evet değil. Örneğin en büyük eksisi hala duran topları boşa harcamamız… Ama pek çok kişi tarafından daha önce de belirtilen gerekçelerle ligi 3. bile bitirse (ki ben en kötü ikinci olacağımızı düşünüyorum) vodafone arenada bir yılı hak ediyor.
Ama Bilic muhakkak kalmalı diyenlerin gerekçelerinden birisinin de, bazı taraftarlarda (mesela ben) gelecek yeni teknik adamın abuk sabuk biri olma ihtimaline karşı duyulan endişe olduğunu düşünüyorum. Çünkü son yıllarda oluşturulmaya çalışılan takımın Önder Özen projesi olduğuna, onun değil de yöneticilerin yapacağı bir teknik adam seçiminin elde ettiğimiz kazanımları kaybetmemize sebep olabileceğini düşünüyorum. O yüzden güvendiğim Özen’in yaptığı teknik adam seçiminin, en azından bir yıl daha, devam etmesinin yararlı olacağı fikrindeyim. Ha, önümüzdeki sene stat açılır, transfere rağmen hala 3.lük olursa tabi ki bu yorumum değişir.
Not: @cochise nin de dediği gibi “farklı görüşlerin bu şekilde doğru düzgünce tartışılmasından güzel ne var.” O yüzden kimseyi “karşı taraf” ilan etmeden fikirleri ifade etmek bence en güzeli. Herkese selamlar…

Barreto dedi ki...

Konuyu biraz dağıtayım.

Zaten yapılıyor muydu bilmiyorum, sezon bitiminde sezonun en iyi 11'i, en iyi oyuncusu, hocanın ve yönetimin başarı düzeyi vs gibi bir değerlendirme anketi iyi olur.

Blogda itimat edilecek bir ortak akıl var. Böyle bir anket çalışması Blogun efkarı umumiyesini kristalleştirir.

Benim genel felsefem su elimizde yeterince datanin olmadigi teorik durumlarda: "If it ain't broke, don't fix it." Bozuk degilse tamir etme.

Bilic'in elestirilecek yanlari var tabii ki, hatta basarisiz oldugu konular da var. Ama su an bozuk degil takim, ve su futbol ortaminda, su yonetim anlayisiyla "tamir etme"ye calismanin sonuclari ne olur, hicbir sekilde kestiremiyorum. Benim tek derdim o.

Umit dedi ki...

bazı yorumları anlamakta güçlük çektiğimi belirteyim. takımın avrupa maçlarında farklı daha doğrusu çok daha iyi oynama nedeni ne zemin ne de bilicle oyuncuların maç seçmesi. ligimiz başka bir örneği olmayan şekilde 5-6 takım dışında kapanıp fırsatını bulduğunda karşı defans arkasına top atmaya meyilli takımla dolu. defans arasına da demiyorum bu biraz yetenek işi, tamamen defans arkasına. peki bu model varken ve bilinirken neden lig maçlarında alakasız takımlara kaybediyoruz? rakip için söylüyorum, eğer maçtaki tüm taktiğiniz buysa yıpratıcı oynamak da bir seçenek değil gereklilik halini alıyor. bu durum ise beşiktaş örneğine bakarsak orta alanı hızlı geçmeyi zorlaştırıyor. beşiktaşın avrupada başarılı olmasının yegane unsuru olan orta alanı hızlı geçebilmesi ligde de geçerliydi. ta ki bir dönemeçe kadar: ts maçı. nedenlerine birazdan geleceğim şekilde bu maçtan sonraki oyun sekteye uğrayınca da iş bireysel performanslara kaldı. 3 gün önce bireysel işlere bakmadan liverpool gibi bir rakibe karşı böyle bir takım oyunuyla kök söktüren beşiktaş takımı ligde bireysel performanslara dayalı halde çuvallamaya başladı. o zaman da işte maç temposudur, yorgunluktur vs devreye girdi. gelelim ts maçına. bilic takımın haline güvenip ilk defa ligde bu maçta tam saha pres uygulattı. maç beşiktaş performansı bakımından muhteşemdi (http://besiktasliyiz.net/besiktas-vs-trabzonspor-sok-pres/). ama dikkat edin, o maçta yapılan işlerle çok şey de kaybedildi. sakatlıklar ve yorgunluk arttı, her şeyden önce bu oyunun tadına varan oyuncular, bu maç trafiğinde bir daha tekrarlanması neredeyse imkansız olan şekilde birbirlerine aşırı güvenip hücumda yanlız kalmak gibi hatalar yaptılar. avrupa maçlarında bu denenmedi, çünkü rakiplerin nasıl maç sonuna kadar ayakta kalabildikleri biliniyordu. şimdi ciddi bir kalibrasyon gerekiyor. bu da ts maçından önceki, bana göre daha akılcı olan futbol anlayışına dönmek. ne avrupa maçlarındaki gibi, ne de ts maçındaki gibi oynamadan, sadece daha önce lig için yapıldığı gibi. çünkü ne bu tempo bunu kaldırabiliyor, ne de sosanın 1 aydır fıtık şekilde oynamasıyla bazı oyuncuları kaybetmemiz nedeniyle mümkün olabiliyor.

cochise dedi ki...

@freshhold
Dostum 90'lar ile günümüz bambaşka br dünya ve evet futbolun kuralları değişti. Ne yazık ki çok ticari bir hal aldı ve başarıya endekslenme kat kat arttı. Misal geçen sene moyes kigi zor tamamladı. 2 yıl 4. olsun bakayım en büyük üstad Van gaal'ın esamesi okunuyor mu bakayım. Newcastle'da Alan Pardew 8 yıllık sözleşme imzaladı daha yeni sözleşmenin 2. yılında teneke bağlanıp şutlandı. Bunun "Seba sonrası Beşiktaş taraftarı"ndan ziyade değişen dünya ile ilgisi var.

@ekozu1903, shelbyl

Zaten ne zaman Biliç'i sorgulasam, yerine kim gelecek sorusuna geçince kitleniyorum. O nedenle evet boş yere bir de tamirat ve de tadilat süreci yaşamamalı. Morinyo ve Lucescu dışında gittiği her yerde başarılı hoca da zaten gelmiyor aklıma. Şenol Güneş'e çok saygı duyarım ama İstanbul'da test edilmedi. O işin de garantisi yok.
Benim hayalimdeki bir sonraki hocamız Edin Terzic.

Umit dedi ki...

bilicle ilgili argümanların da yanlış söylendiğine inanıyorum. öncelikle teknik heyet derken bilic-jurcevic-terzic gerçeği var, başarıda da başarısızlıkta da bilic tek başına değil. nitekim liverpool maçlarının taktiğini terzic hazırlamış. gel gör ki adam 90 dakika kapanan ve dan dun oynayan takıma eldeki malzemeyle ne önersin, o da başka konu. bana göre yanlış olansa bu garabet lig ortamıyla geleceğin birlikte tartışılması. naif değilim olan bitenin farkındayım. ama beşiktaş kulübünün başarı için elinde tek bir seçenek var, ki uzun zamandır da hep böyle oldu. halen baskın futbol ortamından kurtulacak şekilde başarılı olmak. detayları uzun postlar alır ama bana göre bilic ve ekibi bu iş için ciddi emareler gösterdi. özelinde nedenleri karmaşık olsa da bunun göstergesi tottenham maçıdır. bu iki maçı bir daha izlemenizi ve bilic hakkında buna göre konuşmanızı salık veririm. bir de maç performansıyla gelecek planlamasının ayrılmasını.

Yoruq dedi ki...


@turkkant
Şenol Güneş benim de Bilic dışı ihtimaller düşünüldüğünde ilk tercihim. Hayata ve oyuna bakışı ile benim kalbimi kazanmış tek Türk antrenörüdür, sanırım bir çoğumuz da bu konuda benimle hem fikirdir. Fakat en ufak bir olumsuzlukta "Zaten Şenol hoca winner değil, bir tanesi kendi evinde beraberlik bile yetecekken yenilerek olmak üzere 2 kere Fenerbahçe'ye şampiyonluk kaptırdı, milli takımla kendi evinde 2-0'dan maç vererek Avrupa Şampiyonası kaçırdı vs.." deneceğini sen de biliyorsun)
@övünç
Hocam "Samet Aybaba da 3.yaptı, Bilic de 3. olursa aynı düzeyde başarılı ya da başarısızdır" demeye getirdiğin önermenin ne kadar manasız olduğunu sen de biliyorsun. Bu mudur yani kıyaslama; başka hiçbir parametreye bakmadan açarım tabloyu aynı yerdeyse aynı işi yapmışlardır diyerek meseleyi basitleştirmek kolaycılık değil mi? Gerçekte öyle düşünmediğine inandığımdan konuyu ayrıntılandırma ihtiyacı hissetmiyorum fakat seni beğenerek okuyan biri olarak şaşkınlığımı ifade etmek istedim.
İki yıldır takım savunmasının Samet Aybaba dönemine göre ne kadar ileride olduğunu anlamak için rakamlara bakmaya bile gerek yok. Açın ligtv 'den birkaç özet izleyin, kısa özetlerde dahi verilen pozisyon sayıları açısından dağlar kadar fark olduğunu görürsünüz. İddia ediyorum Beşiktaş geçen yıl ligin en az pozisyon veren takımıydı. Pozisyon/yenen gol oranının yüksek olması nedeniyle farklı bir algı oluştu. Genelde takım savunması kaynaklı değil de bireysel hata+kaleci yetersizliği nedeniyle gol yiyoruz. Burada yapılabilecek eleştiri daha ziyade savunma anlayışına değil kadro yapılanması ve transfer politikasına yönelik olmalı.
Oyunu tutamama meselesine gelirsek…
Samet Aybaba döneminde önde iken puan kaybı yaşadığımız maçlar aşağıda:
Antep (D) 3-2
Bursa (E) 3-3
Eskişehir (E) 2-2
İBB (E) 2-2
Karabük (E) 2-2
Antep (E) 1-1
1 maç hariç tamamı iç sahada kaybedilmiş.
Geçen seneki maçlar:
GS (E) 1-2
FB (D) 3-3
Sivas (E) 1-1
Rize (D) 2-2
Konya (D) 1-1
Gençlerbirliği (E) 1-1
Bu yılki maçlar:
Eskişehir (E) 1-1
Erciyes (D) 3-2
Balıkesir (E) 2-2
Samet Aybaba döneminde yakalandığımız maçların 1 maç hariç tamamı içeride, ciddi bir taraftar desteği altında oynanan maçlar. Bilicli dönemde en büyük dezavantajın taraftar desteğinden yoksunluk olduğunu düşünürsek farklı iki dönemde yaşanan geri dönüşler kesinlikle aynı dinamiğe sahip değil, bir kere bunu belirteyim. Bu konu araştırılmalı, daha başka verilerle sebepleri üzerinde kafa yorulmalı. Bu yıl geçen yıla göre aynı duruma sayıca daha az düştüğümüz görülüyor. Bu da hala zorluk olmakla birlikte aynı düzeyde olmadığını gösteriyor.
Kaldı ki Sivasspor, İBB, Mersin, Rize(D) maçlarında rakibe yakalanmamıza rağmen maçları lehimize döndürmüşüz. Sonrasında kaybetsek de Erciyes maçını 10 kişi 1-0'dan 2-1'e getirmişiz. Yine yakın zamanda Akhisar maçını 2-1'e geldikten sonra krize sokmadan 3-1 kazanmışız. Kronolojik olarak takımın kendine güven, kazanmaya olan inanç, panik yapmadan takım bütünlüğünü koruyarak oyuna devam etme becerisinde bir artış gözleniyor. Bilic'in mental sorunları aşma yönünde ciddi bir mesai harcadığını ve bu durumun daha iyiye gideceğini düşünüyorum.
Derbi mağlubiyetleri sonrası kırılganlık yaşamama, çabuk toparlanma, Avrupa'da zorluk derecesi yüksek maçlarda gösterilen başarı da bu alanda iyiye gidildiğine işaret. Zamanla daha da iyi olacak. Biraz sabır…

Umit dedi ki...

blogu uzun zamandır takip edip takdir ederken yakın zamanda yazmaya başladım ama bu kısa sürede gördüğüm tek şey var: melekler dişi mi erkek mi tartışması. ergen muhabbetlerini tercih ederim şahsen.

size hayırlı günler.

Bakış açılarımız çok farklı hocam , yazdığım şeylerin çekildiği yerlerden bunu çok net anlayabiliyorum.

İfade konusunda yetersiz kalıyorum sanırım yapacak birşey yok , daha fazla ifade edemiyorum .



Basar dedi ki...

Beyler bütün istatistikleri bir kenara bırakın şuna yanıt arayalım... Biliç gelmeden önce kaç yıl lider olamamistık? Bu camia büyük takım olduğunu unutmuştu. Bu yıl uzun sure liderdik(hala hafta sonu olabiliriz) avrupa macları da büyük takım oldugumuzu tekrar hatırlattı. Takımda elbet eksiklik var, Biliçte de eksiklik var ama arkadaslarım ustteki gercekleri atlayarak yorum yapıyor! Tekrardan, Biliç gelmeden ne kadar zaman önce liderdik

freshold dedi ki...

@cochise
Futbolun ticarileşmesi başarıya giden yolun istikrardan geçtiği gerçeğini değiştirmez. Başarıya endeksli olmak da bu işin doğasında hep vardı, olmaya da devam edecek. Hiçbir takım sahaya yenilmek için çıkmaz. Moyes konusuna gelince, 27 senelik Ferguson döneminden sonra kim gelse bocalardı. Alan Pardew Newcastle’de 4 yıl görev yaptı ve 3-5 Fransız oyuncu almakla bir yere varamayacağını anlayınca kendisi ayrılmak istedi. Bana inanmıyorsan linkteki haberi okuyabilirsin. Sırf haklı çıkmak için alakasız örnekler bulmaya çalışma, doğru örnekler bizim geçmişimizde var zaten.
http://www.theguardian.com/football/2014/dec/29/alan-pardew-newcastle-leave-crystal-palace

SinnFein dedi ki...

Abi adam Biliç kötüdür kovalım vs demiyor yahu bir durun! Sadece bu kadar tavana çıkarmaya Beşiktaş tarihinin en iyisidir demeye gerek yok demeye getiriyor o kadar.. Övünçü savunuyormuş gibi olmasın ama benim her zaman eleştirdiğim bizim taraftarın romantizmi gerçekleri görmemizi engelliyor..

Evet elimizde birşeyler var. Takım önümüzdeki seneler için ışık veriyor. Bence yani BENİM KİŞİSEL BAKIŞIM DÜNYA GÖRÜŞÜMe göre istikrar herşeyden önemlidir ve Biliç kesinlikle kalmalıdır ama adamı tarihimizin en iyisi yapmaya gerek yok. Bekleyelim görelim.. Çünkü takım en önemli eşiği henüz atlamadı. Avrupa'da iyi oynarsın, kazanırsın, çünkü lobisi hakemi UEFAsı Türkiye'deki kadar sahaya etkili değildir... Önemli olan Türkiye'de bu başarıyı yakalamaktır. Sadece sahada değil kendi psikolojinle rakibinin teknik direktörünü de yenmen lazım, hakemi de yenmen lazım, medyayı da devirmen lazım! Malesef Biliç bu konuda bize bir artı vermemiştir... (Samet de bile derbi kazandık yahu!) Yine diyorum ve altını çiziyorum.. BİLİÇ KESİNLİKLE KALMALI, 3-5 sene sözleşme imzalanmalı ama bu BİLİÇ olduğu için değil tamamen takımın teknik direktör takımı olmasını sağlamak amacıyla yapılmalıdır.. Biliç sadece bu noktaya daha uygun biridir çünkü hedefleri vardır. O da Beşiktaş gibi bir çıkış aramaktadır. Burada başarı getirirse Avrupa'da iyi bir yere gidebilir, kendini kanıtlar vs vs..

Bırakalım artık şu hoca tartışmalarını! Takımın taktiğini tartışmak, herkesin kendi bakışına göre taktik bilgisini okumak daha güzel...

SinnFein dedi ki...

Abi adam Biliç kötüdür kovalım vs demiyor yahu bir durun! Sadece bu kadar tavana çıkarmaya Beşiktaş tarihinin en iyisidir demeye gerek yok demeye getiriyor o kadar.. Övünçü savunuyormuş gibi olmasın ama benim her zaman eleştirdiğim bizim taraftarın romantizmi gerçekleri görmemizi engelliyor..

Evet elimizde birşeyler var. Takım önümüzdeki seneler için ışık veriyor. Bence yani BENİM KİŞİSEL BAKIŞIM DÜNYA GÖRÜŞÜMe göre istikrar herşeyden önemlidir ve Biliç kesinlikle kalmalıdır ama adamı tarihimizin en iyisi yapmaya gerek yok. Bekleyelim görelim.. Çünkü takım en önemli eşiği henüz atlamadı. Avrupa'da iyi oynarsın, kazanırsın, çünkü lobisi hakemi UEFAsı Türkiye'deki kadar sahaya etkili değildir... Önemli olan Türkiye'de bu başarıyı yakalamaktır. Sadece sahada değil kendi psikolojinle rakibinin teknik direktörünü de yenmen lazım, hakemi de yenmen lazım, medyayı da devirmen lazım! Malesef Biliç bu konuda bize bir artı vermemiştir... (Samet de bile derbi kazandık yahu!) Yine diyorum ve altını çiziyorum.. BİLİÇ KESİNLİKLE KALMALI, 3-5 sene sözleşme imzalanmalı ama bu BİLİÇ olduğu için değil tamamen takımın teknik direktör takımı olmasını sağlamak amacıyla yapılmalıdır.. Biliç sadece bu noktaya daha uygun biridir çünkü hedefleri vardır. O da Beşiktaş gibi bir çıkış aramaktadır. Burada başarı getirirse Avrupa'da iyi bir yere gidebilir, kendini kanıtlar vs vs..

Bırakalım artık şu hoca tartışmalarını! Takımın taktiğini tartışmak, herkesin kendi bakışına göre taktik bilgisini okumak daha güzel...

Coolio dedi ki...

@sinnfein
"Abi adam Biliç kötüdür kovalım vs demiyor yahu bir durun! Sadece bu kadar tavana çıkarmaya Beşiktaş tarihinin en iyisidir demeye gerek yok demeye getiriyor o kadar"

Kusura bakma ama Eskişehir ve Balıkesir maçlarından sonra burada Bilic'i asanlar, direk kötü, yetersiz diyenler, yerine antranör arayanlar oldu.

Ve başarılı sonuçardan sonrada Bilic tarihin en iyisidir diyen de kimse olmadı. Gelecek için çok umut veren bir proje görüyoruz dendi (dikkatinizi çekiyorum, Bilic şahane değil, proje şahane deniyor).

Dolayısıyla özetlemiş olduğun paragraf burada dönen olayları pek yansıtmıyor. Burada en başta çıkan tartışmanın nedeni; kaybedilen puan sonrasında Bilic'i eleştirmek değil, Bilic'le olmayacak, at çöpe bul yenisini söylemlerinde bulunanlara karşı yahu durun bi, türlü imkansızlıklar içinde şampiyonluk kovalıyoruz, avrupada gidiyoruz, en derli toplu oyunu oynuyoruz, berbat geçen sezonlarımızı ne çabuk unuttunuz, kısıtlı kadro ile bişeyler yapmaya çalışıyoruz ve de sadece bir sene değil, uzun yıllar başarılı sonuç verecek bir projenin güzel gittiğini söylüyoruz. Bilic'i savunanların hiçbiri Bilic şahane demedi. Sadece ilk puan kaybından sonra ortaya olmayacak, başka antranör bulalım muhabbeti atanları eleştirdik. Sezon sonunu bekleyin bir yahu. Bir de ne olur o gelsin bu gelsin derken klübün şartlarını da değerlendirin, yapıp yapamayacağımız transferleri düşünün. Herşeyi yapsak bile federasyon ve hakemlere karşı nasıl müacdele edicez onu düşünün. Ligi üçüncü bitirirsek Bilic başarısız sayarım, elenirsek başarısız sayarım diyorsunuz. İstediğinizi demekte özgürsünüz, zaten aynısını bende dicem. Ama ŞU AN değil. Lig bitince!! daha 12 hafta kala 2. sıradayeken değil!! Dolayısıyla sen puan kaybından sonra çıkıp burda olmayacak dersen, hatta Eskişehir ve Balıkesir maçlarında daha önce yapmadığımız rekorlar kırmış (koşu, pas, ceza sahası girişi vs)
olmamıza reğmen gelip bunları dersen sana hoca, kadro beğendiremeyizki. Avrupa maçlarımızdaki baskın oyunu görüp, banane diyen adama kimi beğendirebilirsinki? Bu sene çeyrek finalde elenirsin, bu tecrübeyle seneye final oynarsın. Bu özgüvenlede derbilerde kazanmaya başlarsın. Bunun etkisini bilemi göz ardı ediyorsunuz? Bilic o kadroyla çıkmamalıydı, o taktiği oynatmamlıydı deyip alternatifleri sayarsan, mevcut koşulları göz önünde bulunduurp eleştirini yaparsan kimse ağzını açamaz zaten. bizde böyle eleştirdik zaten.

Burada az çok futbolu, dinamiklerini bilen insanlar bu şekilde at çöpe diyorsa, sokaktaki Q7 hayranı ergenler ne yapar siz düşünün.

Neyse gerçekten uzattık çok (ben de uzattım biliyorum). Maç olsada başka şeler konuşsak..

Yani ben sadece Biliç'e 5 sene bağlanmak konusunda aynı fikirde değilim . Bunu yapacaksak referansı daha kuvvetli olmalı diye düşünüyorum.

Bundan öncesinde kaç sene lider olamadık filan hikayedir. Nasıl bir dönemden geçtiğimizi hepimiz biliyoruz.

Aynı döneme dönülsün diyen yok burada insanı abuk sabuk yaftalamayın , fakat şunu unutuyoruz , Bu takım bu sene 3 oyuncuya 14 m € para verdi. Ligin en fazla yatırım yapan takımı +/-'ya baktığınızda. Alınan 3 adamın 2'si 29 yaşındalar. Yani bunlar geleceğe değil bugüne yapılan yatırımlar. Almeida ve Fernandes'e 2.5'ar verip günü kurtarmaya devam edebilecekken , bunu seçtik . Khouma Babacar gibi yatırım yapılacak adamlar alabilecekken bunu seçtik , 1 sene daha stadsızız , paramız yok diyebilecekken bunu seçtik , kolayı değil , zoru seçtik , bunu istedik .

Ben oynanan futboldan bu bağlamda genel itibariyle memnun değilim . Daha iyi iş çıkarabileceğimizi düşünüyorum . Taa geçen sene Olimpiyat'ta oynadığımız Trabzon maçı benim için referanstır. O futbola yakınsadığımız maç sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Biliç'in üst çıtası olarak ben onu görüyorum . Belki o günün Trabzonspor'u çok zayıftı bilemiyorum ama o gün Biliç'in Türk usulü kaos futbolunun aklını bir kez daha aldığını gördük meşhur play-off maçlarından sonra.

Evet temelde üzerine koyuldu. Takım olarak hareket etme konusunda mesafe alındı , mental olarak mesafe alındı bana göre yetersiz , size göre yeterli , bu kadar , fazlası yok .

SinnFein dedi ki...

@Coolio,

Ben sadece Övünç'ün anlatmak istediğini özetlemeye çalıştım. Yanlış olduğum noktayı zaten Övünç düzletmiş.. Benim çok naidr yazdığım yorumları hatırlarsan zaten seninle aynı fikirde olduğumu net görürsün... Bende farkındayım zorluklara rağmen takımın ne npoktada olduğunun. Hatta şunu söyleyeim işim gereği haftanın 3-4 günü şehir dışındayım otellerdeyim. Eve gelince vücudum saçmalış oluyor! kaç kez sabah uyandığımda hangi otelde hangi yataktayım diye ilk birkaç saniye düşündüğümü ben biliyorum. Bu adamlar bu kadar seyahate bir de efor harcayıp antreman maç yapıyorlar.. O yüzden bir kere başarı küçümsenmemeli ve hatta sahiplenmeli..

biliç'in de derbi eşiğini, fişi çekme eşiğini atlama konusnuda birşeyler yapması gerekiyor artık. Bunu da bir kenara yazalım..

Dediğin gibi maç olsa da başka konular konuşsak :) Hatta okuyorlarsa James ve Beşiktaşulan'da gelse de maç kritikleri yapsak..

cochise dedi ki...

@freshold
"Sırf haklı çıkmak için alakasız örnekler bulmaya çalışma" ifadesinden hiç hoşlanmadım onu belirtteyim önce; öyle kişileştirmeye ve tartışmaya giden yollar için girmiyorum bu bloğa.
Tartışmayı hiç uzatmayacağım; ama sanki ben istikrar önemsizdir demişim gibi yansıtmaya gerek yok. Ben bu devirde, herkesn gözünün bu kadar her şeyin üstünde olduğunda çılgınlaşmış çağda başarı orta vadede gelmiyorsa kimse kimseye baretmez. Dediğim bu kadar basit. PArdew kendi de ayrılmak istemiş olabilir, doğrudur zira üstüste çok sayıda maç kazandıktan sonra ayrılmıştı. O seri başlamadan önce kovulması için sağlam tartışma yürüyürdu "Mike Ashley will have to pay £5m if he wants to sack Newcastle boss Alan Pardew" gibi bir haber öylesine çıkmaz herhalde ki zaten niye kovamadıkalrını anlamış oldum.

Neyse uzatmayacağım deyip uzattım pardon. Sadece bir şey söyleyeceğim; eğer 2000 sonrası Avrupa'da tabelada 2-3 yıl başarısız olduğu halde ışık verdiği için Hocası kovulmayan 2-3 örnek varsa çok çok özür dileyerek haksız olduğumu kabul edeceğim. (başarısızlıktan kasıt hamburg'un 14. olması Köln'ün 13. olması değil elbet)

Benim derdi üste çıkmak birşeyleri manipüle etmek fala değil onu da belirteyim. Eğer somut örneklerle haksızlığım ortaya konursa pardon demeyi bilirim..

Yorum Gönder

Ara