.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Ocak 2015 Perşembe

Bir Türk Spor Basını Klasiği: "Rakiplerimizi Tanıyalım: Eurocup M Grubu"



Eurocup'ta Son32 arenası, 6 Ocak itibariyle açılıyor. Takımımızın gruptaki şansı ve rakiplerimizi kısa analizlerle sizlere aktarmaya çalışayım:

Neptunas: Euroleague'deki ilk sezonunda, kadro yetersizliğine rağmen çok dikkat çekici bir performans ortaya koyan Neptunas, Galatasaray Liv Hospital'ın da bulunduğu D grubunun son haftasında aldığı beklenen mağlubiyetten çok, GS LH'nin sürpriz Olympiakos galibiyeti ile kendini Eurocup'ta buldu. Koç Maksvytis önderliğinde müthiş bir iç saha direnci ortaya koyan Litvanya ekibi, grupta aldığı 4 galibiyeti de iç sahada elde etti. İçeride kaybettikleri tek maç ise grup lideri Olympiakos'a karşı uzatmalarda gelen yenilgiydi.

Zayıf bir kadroya sahip olan Neptunas'ta sadece 2 yabancı oyuncu bulunuyor. Bu isimler takımın tecrübeli PG'si Amerikalı Mustapha Shakur ve yine Amerikalı PF Keith Benson. Ekibin geri kalanı yerel oyunculardan oluşuyor. Yerel oyuncular içerisinde en fazla öne çıkan isimler, Deividas Gailius ile birlikte 2.03'lük kısa boyuna ve aslında bir PF olmasına rağmen takımın ilk 5 pivotu olan tecrübeli isim Donatas Zavackas ki bu isimler zaten takımı sayı yükünü çeken oyuncular.

Yıllar sonra Avrupa arenasında mücadele eden Baltık temsilcisi, yerel liginin zayıflığı da göz önüne alındığında dikkatini daha çok grup maçlarına verebilir durumda.

Açıkçası bu kadronun Eruroleague seviyesinde 4 maç kazanabilmiş olmasını bile mucize olarak değerlendiriyorum ve Euroleague'de devam etmemelerini kendileri açısından bir şans olarak görüyorum zira top16 seviyesi için fazlasıyla zayıflar. Euroleague'den gelmelerine rağmen Eurocup'ta bir faktör olma ihtimalleri de bence yok . Klasik Litvanya ekolünün getirdiği sert savunma, yüksek konsantrasyon ile birlikte ciddiyetsizliği hemen cezanlandıracak bir hüviyete sahipler.

En büyük sıkıntıları ise deplasman maçlarına kafayı Litvanya'da bırakarak geliyor olmaları . Euroleague'de deplasmanda oynadıkları 5 maçta sırasıyla 19, 26, 17, 10 ve 38 sayı fark yediler ki bu seviye için fazlasıyla dikkat çekici ve problemli.

Pınar Karşıyaka: Pınar Karşıyaka ile ilgili çok fazla konuşulacak bir konu yok. Kadrolarını ve teknik ekiplerini uzun süredir koruyorlar. Takım, üzerine oyun anlamında pek birşey katmamış durumda olsa da, sezon başında kazandıkları kupa onlara epey moral ve özgüven getirdi.

Basketbol ile ilgilenenlerin bildiği üzere takımın en önemli oyuncuları Diebler, Dixon ve Juan Palacios. Bu 3 isim takımın skor ve rebound gücünün %60'ını oluşturuyorlar . Beşiktaş'taki havluculuk görevini kendine yeterli görmeyerek İzmir'in yolunu tutan, Karşıyaka döneminde iyi bir rol oyuncusu olup milli takıma kadar yükselen Barış Hersek de dikkat çeken bir diğer isim. Henüz devreye tam anlamıyla girememiş istikrarsızlık abidesi DJ Strawberry de yine Ufuk Sarıca'nın planlarında önemli bir yere sahip. F grubuna 21 ve 27 sayılık performanslar ile başlayan Strawberry'nin sonraki kalan 8 maçta bir tane daha 27 sayılık performansı var, ardından ise sırasıyla 5, 5, 0, 4, 1, 4, 9 sayı attığı maçlar var. Bu oyuncunun performansındaki dalgalanmanın Pınar Karşıyaka'nın sezon genelindeki performansına da yansıdığını söyleyebiliriz.

Kısıtlı bir kadroya sahip olan Pınar Karşıyaka'da 4 oyuncu 30+ dakika süre alıyor. Bu istatistik Beşiktaş'ta sadece 1. Sezonun ilerleyen bölümünde play-off savaşının kızışacağını düşündüğümüzde Karşıyaka'nın lige daha fazla önem vereceğini düşünüyorum. Nitekim geçen sene benzer bir şekilde Son32'ye 0-3 ile başlamışlar ardından üstüste 2 maç kazanmışlardı fakat Eurocup'a ağırlık verdikleri o dönemde bu sefer ligde üstüste 3 mağlubiyet almışlardı.

Şahsi fikrim, kadro kalitesi bakımından Neptunas'tan kötü değiller. Ağırlıklarını Eurocup'a verebilirlerse grubu ilk ikide bitirmeleri sürpriz olmaz.

Paris Levallois: Grubun net bir şekilde en zayıf halkası.

2007'de kurulan yeni bir kulüp olduklarından dolayı Avrupa'da az biliniyorlar. Geçtiğimiz yaz aylarında PSG'nin sahipleri takımı satın alıp destek vermek istediklerini açıkladıklarında epeyce gündem olmuşlardı fakat sonrasında konuyla ilgili bir gelişme olmadı.

Eurocup seviyesi için fazlasıyla etkileyici pota savunma istatistiklerine rağmen kadro kalitesi gruptaki diğer takımların oldukça altında olan Fransız temsilcisi özellikle denk kuvvetteki takımlara karşı pek çok maçı yakın kaybetse dahi gruptan ancak 5-5'lik derece ile buraya gelebildi.

Takımın en önemli oyuncuları vasat PF Sharred Ford ve oyun kurucu Blake Schilb. Ford ilk 5 oyuncusu olmasa da maçı tamamlayan 5'te yer buluyor genel itibariyle, Schilb ise pek çok konuda takımın istatistiksel lideri ve sürükleyicisi konumunda. Çek Liginde 20 sayı 10 asist 5 ribaunt gibi etkileyici işler çıkaran bir oyuncu. 2009'da geldiği Chalon'da seviye biraz daha yükselmiş olduğu için istatistikleri düşmüş olsa da istikrarlı oyunuyla biliniyor. 2012'de yanılmıyorsam Fransa Ligi Mvp'si idi fakat bu ödülü sonraki sezonda Beşiktaş'ta tutunamamış Randal Falker'ın kazandığını düşündüğümüzde ödülün seviye belirleme konusunda çok anlamlı olmadığını görüyoruz . Netice itibariyle iki vasat oyuncunun sürüklediği bir takım söz konusu .

Girizgah kısmında belirttiğim gibi pota altı savunmaları en büyük silahları. Tecrübeli pota altı oyuncuları hem çok iyi boxout yapıyorlar, hem de penetre ve boyalı alandan sayılara kolay izin vermiyorlar . Eurocup ilk turunda en fazla rebound alan takımdı Fransız ekibi. Bununla birlikte blok sıralamasında da 6. sırada yer alıyorlar.

Neptunas gibi dış sahada kaybolma sorunları fazlasyıla mevcut. Maçı sonuna kadar zorlayan bir takım ve kolay pes etmeyen bir yapıya sahipler.

Kağıt üzerinde işin istatistiki kısımlarında eksikleri yok gibi görünse de bu seviyede kadro kalitesi farkından dolayı, iç sahadaki maçlar dışında pek faktör olabileceklerini sanmıyorum.

Açıkçası Galatasaray'a karşı olan psikolojik zaafiyetimiz düşünüldüğünde Neptunas'ın gelmesi bizim açımızdan oldukça iyi. Bununla birlikte hem Neptunas, hem Paris özellikle iç sahada çok disiplinli oynayan takımlar ve bizim gibi dalgın ekipler için fazlasıyla tehlikeliler. İlk yazımda belirttiğim üzere grubun başlangıcının Anadolu Efes - Fb Ülker- Darüşşafaka Doğuş maçları aralığına denk gelmesi bizim için en sıkıntı verici konu olarak görünüyor. Koç Ahmet Kandemir'in iyi yapabildiği sınırlı şeylerden biri olan rotasyon, bizim için kritik bir öneme sahip olacak.

Ligdeki kötü oyuna rağmen kadro kalitesi ile alınan galibiyetler, bu seviyede ne kadar devam eder bilemiyorum fakat şurası net Beşiktaş İntegral Forex kağıt üzerinde grubun net favorisi.

Gruptan çıktığımız takdirde çaprazdan L grubunda yer alan Vilnius-Seville, Zgorzelec veya Ostend ile eşleşeceğiz ki herhangi bir eşleşmede takımımız net favori olur gibi görünüyor .

Konsantre bir Beşiktaş'ın yarı final görmesi son derece olası fakat özellikle iç saha maçlarında sağlam bir destek vermek şart. 6 Ocak'ta Pınar Karşıyaka maçını dolu tribünlere oynamak hem takımın motivasyonu hem atmosfer açısından çok çok önemli.



Haydi İntegral Arena'ya !

16 Yorum:

Emre Toraman dedi ki...

Futbolda da araya giriliyorken 10 günde Efes-KSK-FB-Paris serisi nefes kesici olacak cidden.

Patrick Miller da rotasyona ciddi biçimde dahil edilebilmiş olsaydı daha ümitli olabilirdik heralde ama KSK(Akatlar) ve Paris(deplasman) maçlarından 1 galibiyet beklenmeli, 2 olursa harika olur gibi.

Efes-FB maçlarına ise çok fazla beklenti yüklememek gerekiyor sanırım. Şansın yanımızda olduğu 1 galibiyettense dengeli geçecek 2 maç çok daha iyi bir işaret olabilir.

Unknown dedi ki...

Lig yerine avrupa maçlarına ağırlık vermemiz daha mantıklı oluyor, zira eurocup şampiyonu direkt euroleague görüyor. ayrıca bir sonraki sponsor anlaşması içinde ciddi anlamda katkı sağlayacak bir gelişme olur, sonuçta avrupanın iki numaralı kupası. dikkatimizi verdiğimiz, konsantre olduğumuz, özellikle kenarda saçmalamadığımız takdirde neden olmasın?

turgay dedi ki...

efes ve fb ligin çok üzerinde savunma ve hücum yapan takımları. bizim ne savunmamız da ne de hücumumuz da bir denge var. hatırlarsanız gs bile o haliyle bizi darma duman etmişti abdi ipekçideki maçta.

bencede avrupa daha öncelikli olmalı şu haliyle çok büyük bir olay olmazsa ligi ilk 4 içinde bitireceğiz. kim ne derse desin beşiktaş basketbol takımı avrupa'da istikrarlı şekilde ilerleyen bir organizasyon. yıllardır euro cup oynuyoruz, bir sezon euroleauge gördük, 1 avrupa kupamız var. baktığınız zaman rakiplerimizn kaçında beğenilmese bile avrupada kazanılmış kupası var. bu yüzden avrupa şu dönemde öncelikli olmalıdır. efes ve fb maçlarında verilecek mesaj bu rakiplerle de kafa kafaya oynayabilecek bir takıma sahibiz olabilir. ama bunu yapabilir miyiz bilmiyorum.

cochise dedi ki...

GS maçını kaybetmemiz KAndemir'in bunlar zaten uzatma oynadı yorgun, tempo yapıp hırpalayalım mantığıya oldu. Saçma da değildi; ama GS tempoya bizden daha yatkındı ve yorgun etkileyen kadar fark çok açıldı. Sonra evet o yprgunluk etkiledi ama yetişecek zaman kalmadı. Daha iyi bir taktik ile yine yorgun Efese Pzt. bir sürpriz yapabiliriz. Bakalım..

turgay dedi ki...

nba'de gün aşırı maç oynanıyor. basketbol da yorgunluk kavramı futbolda olduğu gibi değil bence. her takım zaten belli planlar üzerine kurulu. biz göremesek bile bizim de bir planımız vardır. kandemir o maçta arroyo'ya baskı yaptığında döndük biz maça çünkü rakibin düzenin de çark arroyo. efes yorgun değildir çünkü efes avrupanında ligin de en genç takımlarından biri. ayrıca her maç net savunma yapan takımlardan. o yuzden yorgunluk olduğunu düşünmüyorum efes'te.

Akşam maça gideceğim bir anormallik olmassa.

Efes'in savunması vs Beşiktaş'ın hücumu maçı olacak. Skoru 70-80'lere çekebilirsek kazanırız . 60-70 arası kalırsak kaybederiz .

Turgay'ın daha önce söylediği gibi , Heurtel henüz uyum sağlayamamışken ona Muratcan ile baskı yapma fikri mantıklı bence.

Neyse akşama göreceğiz zaten etimizi budumuzu .

turgay dedi ki...

akşam muratcan yok yalnız. sakat olduğu için oynamayacak.

efes mücadeleden vazgeçmeyen bir takım. herkes kendisine verilen görevin farkında ve buna göre oynuyor. yapamayacağı işi yapan oyuncu yok takımda ki bunun sebebi de ivkovic'in olması. bence bizim şansımız ilk yarıda ne kadar çok şut sokarsak o denli artacak.

Kerem kesin yok , Muratcan'ın durumu belirsiz . Takımla antrenmana çıkmış bugün. Az da olsa süre alabilir.

Kerem yokken uzunlardan birinden vazgeçip Miller'ı alır mı rotasyona onu merak ediyorum. Engin'i 30+ dakika oynatmak sıkıntı yaratır.

Yoruq dedi ki...

Play-off için ne kadar ümitvar olabileceğimizi görmek açısından çok faydalı maçlar var önümüzde. Takım birkaç ekstra galibiyetle inanılmaz bir hava da getirebilir hazır futbola da ara verilmişken, dirençsiz oynayarak, hiç ortak olamadan kötü mağlubiyetler de alabilir. Ben, bu aşırı iki uca da savrulabilecek bir tablo görüyorum açıkçası. Bu da günübirlik performanslara dayalı hücum ve savunmadaki kırılganlığın yanında bana göre potansiyeli yüksek, çıtayı yukarı taşıyabilecek 3-4 oyuncuyu barındırmamızla ilgili. Kenar yönetimi savunma direncini arttıracak, set hücumlarında sadece Lofton'un eline bakan alternatifsizliği aşacak hamleleri yapabilirse Kerem, Engin ve Bajramovic'in de zamanla formunu bulmasıyla yarı-final yapabiliriz diye düşünüyorum.

Bugünkü maç özelinde bakarsak...Kerem'in olmayışı nedeniyle Miller kadroda olacaktır diye düşünüyorum. Hem ne yapabileceğini görmek açısından da güzel olacaktır. Tam kadro iken dahi en iyi savunma düzenimizi Broekhoff'u 4 numaraya çektiğimizde yakaladığımızı düşündüğümden oradan bir oyuncu bu maç için dışarıda tutulabilir. Ahmet Hoca muhtemelen Bajramovic'i sahada tutmak isteyecektir, Hilton kenarda kalacak bu durumda. Gs maçındaki acemilikleri yapmaz ve sertliklerine yanıt verebilirsek, neden olmasın...

Yoruq dedi ki...

Deplasmanda sanıyordum maç Akatlar'da imiş. Yoruma gerek yok alırız, net!

Yoruq dedi ki...

Yazık oldu inanılmaz mücadele ettik
Johnson'un biraz laubalilik biraz şanssızlık sonucu atamadığı topla maçı kaybettik

cochise dedi ki...

Ah be lofton neredeyse turnike atacak süre vardı; ne yaptın be koçum.
Elimizle verdik maçı.
Johnson'ın pozisyondaki o olağanüstü abukluk olmasa ya da ryan'ın bloku üçlük olarak dönmese alırdık maçı.
Takıma güvenmediğim ve galibiyet beklemediğim için ayıp etmiştim. Helal olsun çocuklara.

Emre Toraman dedi ki...

Baştan sona önde götürdüğümüz harika bir maç oldu gerçekten. JJ kırılma anında kolay olanı yapabilseydi, onu geçtim en azından sportmenlik dışı yapmasaydı çok güzel bir galibiyet olacaktı. En az savunma takımı dediğimiz Efes kadar iyi savunma yaptık ve basit top kayıplarını minimumda tuttuk.

Kerem'in yokluğunda Engin normalde ikisinin birlikte verdiği katkıyı tek başına verdi bugün. Saric 5'lemeseydi alırdık heralde maçı.

Bu maç kazandığımız Banvit ve KSK maçlarından çok daha fazla yükseltti benim güvenimi. Engin böyle oynar da Kerem ve Miller da gerekli katkıyı sağlarsa playofflarda Efes ve FB'yi zorlayabilir, GS ile kafakafaya oynar, diğerlerine karşı favori oluruz gibi.

turgay dedi ki...

engin çok önemli oyun oynadı. helal olsun. zaten onun beşiktaş kariyeri her zaman iyi olmuştur. efes'in huertel'i takıma monte etmek için uğraşları draper'ı tribüne gönderdi ki aslında bizi maça ortak eden durum buydu. çünkü ne huertel hazır ne de doğuş draper gibi hücuma sahip. bu da bizim kısıtlı oyun kurucu imkanlarımızı kullanmamızı sağladı. benim düşüncem bu.

oyuncu seçimlerini hiç doğru bulmadım. yine zamansız değişiklikler yanlış molalar. oyuncu olsam rakipsem rahat olurum oyuncusuysam tedirgin olurum kenarda kandemir varken. 4 kısa bizim her takıma karşı etkili yapmıyor ama koç inatla 4 kısanın avantaj olması derdin de. bence bu maçta daha fazla doğan'ı kullanabilirdik. bu adama para verdik biz. beşiktaş organizyonu mehmet yağmur'dan sonra ilk kez ( yanlışımda olabilir ) bonservis vererek oyuncu alıyor. biz bonservis verip 3 dk süre vererek oyuncu tutamayız kenarda.

hakemler bu ligin kalitesinde değiller. resmen iki takıma da basketbol oynatmadılar. jj'ye çalınan sportmenlik dışı faul skandal bir karar. teknik fauller çok yersiz. otoriteyi faulle kurmak isteyince ortaya güreş çıktı basketbol kadar. ha biz faul sokamadık bu da maçı zora soktu. neyse sonuç itibariyle doğrularımız daha fazla ama savunma konsantrasyonumuzu yukarıya çıkarmalıyız. cedi'nin aldığı hücum ribaundları tekrar tekrar kısılara izletilmeli.

Yani gerçekten bir maç ancak bu kadar berbat edilirdi.

JJ'in laubaliliği bize pahalıya patladı . Son topta daha 2 saniyesi varken Lofton'ın kaldırıp orta sahada atması da acayip yani ...

Bazı sezon başından beri gördüğüm mevuzlara daha dikkatli bakmaya çalıştım .

1-Pota altına drive ederek uzuna vermeye çalıştığımız hiç bir pas yerini bulmuyor.Bunu artık denemekten vazgeçmek lazım.

2-Gerçekten bu kadar fazla basit top kaybı yapılamaz.Uzunlara pick pozisyonunda verilen saçma sapan toplar sonra adamı bir başına topla bırakıp gitmeler filan gerçekten içim acıyor.Zaten senaryo hep aynı Bajromovic ise - fake-cut , Hilton ise pas verecek adam bul , JJ ise 3 lük dene .

3-Takımda sürekli bir zorlama durumu var.Hemen hiç kolay basket bulamıyoruz.Bu maçta da bir tek Engin'in çaldığı toptan sonra attığı turnike ve Engin-Armstrong'un oynadığı 2 tane picknroll hatırlıyorum. Geri kalanlar hep bir şekilde el üstü veya planlanmamış-doğaçlama boş adam bulduğumuz şutlar (atıyorum savunmadan sekiyor vs )

4-Savunma konsantrasyonumuz yine çok dalgalandı.İlk çeyrekte Euroleague seviyesine çıktık sonrasında ikinci çeyrekte yine uyuklama periyodu. Erken faul problemi de sıkıntı yarattı. Bunu sürekli yaşıyoruz. Momentumu bir türlü koruyamıyoruz. Bu aslında bize özgü birşey değil en son FB-Cska maçında da Cska böyle bir saçmalamıştı hatırladığım.

Yani bu tarz ilerisi için hükmü olmayan maçlar genelde ölçü olmaz ama bu seviyede mücadele edebileceğimizi göstermemiz açısından önemliydi.

Bir de ilk defa hakemlerin bize ev sahibi kıyağı oldu bu da enteresan :)

Vallahi aklıma sadece Yılmaz Vural ve "Tecavüz" isimli eseri geldi.

Yani ne kafa olarak , ne fizik olarak maça hazırlanmayı geçtim , gelmemişiz bile . ben salondan çıktığımda 25. dakikaydı ve 70 sayı yemiştik.

Engin'e haksızlık etmeyeyim tabi ...

Yorum Gönder

Ara