.

.

.
Ekşi Beşiktaş. Blogger tarafından desteklenmektedir.

.

.

1 Aralık 2014 Pazartesi

Karne: Karabükspor 1 - 2 Beşiktaş




57 Yorum:

Batistuta35 dedi ki...

Ersan salağına 1 i bastım. Bilicin de bu ezbere değişiklikleri baydı artık. Sosayı ne diye çıkardı bi anlasam

Geleyim şuraya ağız tadıyla takımı öveyim diyorum , izin vermiyorlar arkadaş.

Yani bu nedir ya ? Bir değil , iki değil ? Biz bunu haftada iki defa yaşamak zorunda mıyız ya ? Ulan dünyanın en kötü teknik direktörü Ziya Doğan bile 11 Ayman ile rakip takıma ceza sahası göstertmiyor biz bu işi 3 senedir niye beceremiyoruz ? Bize acımıyorsanız kendi emeğinize acıyın , Allah aşkına böyle savunma yapılır mı ya ? NBA usulü savunmadan sorumlu asistan koç filan alınsın , Biliç bu işi beceremeyecekse . Çaba görsem ona da razıyım . 3 sene oldu aynı filmi izliyoruz . Geçen senenin başındaki Trabzon ve Bursa maçları hariç , hep aynı şey .

Yeter kardeş vallahi yeter ...

Besiktas'in savunmasi ile hucumu arasinda bu kadar keskin bir farkin oldugu maci hatirlamiyorum ben son iki yildir (gerci maclari tek tuk izleyebildim bu surede). Yedigimiz gol gercekten dingillik, ama yok yani, hakikaten takimin alan paylasim bilgisi sifir.

Hayir takima savunma ogreten Bilic'e n'oldu? Meger keramet Bilic'te degilmis, ya da bizim defans oyunculari kulliyen akilsiz.

Adsız dedi ki...

Üst düzey 2 oyuncu dışında fark yaratabilecek olanları da yönlendirecek bir ekip lazım. Tabii ki gece hayatlarını "lan yine mi dışarıdasınız, sarışın mı esmer mi hahaha" şeklinde denetleyecek bir vatandaştan bahsetmiyorum. Mentörden de öte, teknik bilgiye sahip ve gerektiğinde defanstır orta alandır, alanındaki profesyonelleri de getirip bunu uygulamalı gösterebilecek birinden/birilerinden bahsediyorum. Herkes bilir ki futbolcular 35'ine gelse bile çocuk gibidir, ilgilenmen gerekir. Hele ki Real gibi Barça gibi kah parayı bastırıp kah da çocukluktan devşirdiğin oyuncu sistemin yoksa.

Bunu uyguladığını bildiğim ekipler: Roma ve Dortmund (kendi iç sistemleriyle), Real ve ManU (bahsettiğim gibi kiralık profesyonellerle).

Diyelim yıllık 1 milyon harca. Getirisi paha biçilemez.

Köfteci dedi ki...

Veli Kavlak'ın olmadığını gören yok mu cidden ya.

turkkant dedi ki...

Herkes bir üçüncüyü atmamız lazımmış, fişi çekmemiz lazımmış deyip duruyor. Kazanmak için her maç 3 kovalayacaksak işimiz var. Beşiktaş'ın son 10 sezonuna baksınlar 3 gol attığı maç %20'yi geçmez. E diğer %80 ne olacak?

Böyle evlere şenlik defans olmaz. Rezil ötesi bir defans dörtlüsü performansı. Hiçbir pozisyonda öncelik almıyorlar, inanılır gibi değil. Rıdvan çok iyi özetledi, "Savunmada Franco'yu hiç görmüyorum, Ersan'ı hep görüyorum, ama hep hata yaparken..." Haydi Serdar'ın kapasitesini biliyoruz da, İsmail'in bu hali? Gitsin kafasını duvardan duvara vursun.

turgay dedi ki...

şu yabancı serbest olsa da defansı komple yabancı yapsak. ismail ve ersan resmen laubalilik konusunda sınıf atlıyorlar. keza oğuzhan aynen devam ediyor. biri kulaklarını çekmeli bu arkadaşların. böyle formsuz olacaklarsa kusura bakmasınlar ama seneye başka takımlara gidebilirler. ersan geçen yıl çok iyiyken bu yıl her maç pimi çekilmiş bomba modunda. ha keza ismail artık olmayacak. hele hele 30 metreden şut atma çabaları savunma da uyumaları artık hiç çekilir değil. oğuzhan kendi yerine necip oyuna girsin diyen taraftar yarattı. bu bile durumunu açıklayacak boyutta.

neyse sosa ve ba'yı konuşacakken şimdi bunları konuşuyoruz. ne muhteşem 2li oldular. töre ve kerim basit oynadıklarında nasıl etkili olduklarını gördük. böyle devam. olcay'ı kesmesi kerim'in çok sevindim. böyle devam ederse gelecek yıl töre ve kerim'e 10milyon eurodan fazla teklifler gelecektir.

Adsız dedi ki...

Jose Ernesto Sosa.

hasta la siempre commandante!

turgay'ın yorumunda Töre ve kısmen Kerim'e katılıyorum. Sosa'nın tek pas oyununa uyunuz; mesele Beşiktaş'a level atlatmak.

Ve biliniz ki, hepimizin beğenmedikleri olsa da, bu konuda inanılmaz bir potansiyel var.

Onca vurdurduymazlığına karşın Oğuzhan'a hala inanıyorum mesela.

Keep cool stay sharp.

Unknown dedi ki...

Ba-Sosa'nın bireysel performansıyla kazandık. Yoksa sahaya çıkan kadro, oyun mantalitesi filan bence bir sürü yanlış vardı.

Önder Özen, önde rekabet başladı. Bu oyuncuları geliştirecek, dedi. Görünen o değil. Olcay sürekli oynama alışkanlığı olan bir oyuncu, performansı düştü. Oğuzhan genç oyuncu, özgüveni henüz tam değil, o da düşüşte. Keza Pektemek'in kırmızısının şuuraltında da mutsuzluk var. Hoca takımına liderlik ediyor görünümde değil.

O adam olsun, bu adam olsun, yoksa gitsinlerle iş olmadığını maalesef taraftarımız öğrenemedi. Oyuncuya kızmayın, o gidince kaybeden Beşiktaş olacak. Sergen gittiğinde Beşiktaş kazanmadı ya da Burak'ı geliştiremedik, Beşiktaş'ın kaybı Burak'tan fazla oldu. Yarın İsmail-Oğuzhan olmazsa, yerine (GS örneğindeki gibi milyon eurolara) gelecek Türk oyuncular fazlasını verecek mi? Bu oyuncular gelişmiyorsa bu teknik kadronun ve idari kadronun da başarısızlığıdır.

Adsız dedi ki...

Mesele şu ki; bizim hiç bir oyuncumuzu kaybetme lüksümüz yok. Çünkü biz +90'larda kazanılan uyduruk ve üfürük penaltıları hiç göremeyeceğiz.

Bunu bilerek, en başta Oğuzhan dahil her oyuncumuzu kazanmalıyız. Şu andaki yöntem bana göre yanlış; doğrusunu ise yine bu teknik ekip bulacaktır.

Lideriz mi? lideriz. o halde topuna gelsin:

http://www.youtube.com/watch?v=16lZINdvGJc

mustafakamış dedi ki...

Beşiktaş'ın iki büyük zaafı var.Birisi hücum diğeri müdafa anlayışına ait,
1.'si Beşiktaş kademe anlayışına sahip, rakibi kendi sahasında iyi karşılayan diri takımları çözmekte sorun yaşıyor.Sorunu hücumda yaşadığı gibi topu oyuna hızlı sokan ekiplerden de rahatlıkla kontra gol yemeye müsait bir yapısı var.Fenerbahçe maçında sağ bek falan denip geçiştirildi.Sağ bek tartışılmaz bir futbolcu da olsa Beşiktaş bu anlayışla gol yemeye müsait.
Bu arada akıllara kardeşim biz nasıl gol atıyoruz o zaman denilebilir.İstatistiklere bakılırsa Beşiktaş deplasmanda dengeli oynamaya gayret eden ben hem hücum edeyim hem de savunma yapayım diyen her vasat takıma rahatlıkla gol atıyor.Demba ba top öncesi önlem alınmadan gezdirildiği her deplasmandan 2 ya da daha fazla golle döner.Beşiktaş 3 senedir aynı oyunu oynuyor değişen bir şey yok sadece Almeıda yerine vuruş kabiliyeti ve zekası yüksek bir adam var o kadar.
2.'si Beşiktaş'ın savunma anlayışı basit mahalle maçlarındaki topun önüne yat,topa bak ama etrafında neler olup biteceğini umursama.Hücum nasıl bir ekip işiyse savunma da kollektif olmayı gerektirir.Top ayağında olan bir hücumcu için birden çok hücum alternatif vardır gol atmak için ama savunma için tek anlayış olmak zorundadır.Beşiktaş'ta savunma alanı içinde yer alan herkesin kendince çok didindiğini ama ortak bir savunma anlayışı olmadığı için beşiktaş'ın çok kolay gol yediğini hatta yaşanan etkili ataklara meyil verecek yapıya çevirdiğini görmekteyiz.Şimdi şu birbirine çarpıp yeredüşen iki adam ayakta kalmasını birbirlerini takip etme ve beraber atağı kırma işlevini beceremiyorsa Beşiktaş'ta savunma anlayışı yok denilebilir.Müdafa ortak akıldır hücum çoklu zeka.Beşiktaş 3-0 öne geçsin ve ilk yarı 3-0 lehimize bitsin kimse kazanacağımıza garanti veremez.Dakka başı gol yemeye müsaitiz bu bir gerçek.
Biliç'in insanlığı değil ama hocalığı tartışılır.2.yılda hâlâ bir savunma anlayışı yok.Samet AYBABA en az Biliç kadar hakediyordu bir yıl daha kalmayı.Bu Beşiktaş mutlu etmez diyorum.İnşallah yanılıyorumdur.

Özgür dedi ki...

Son bir kaç maçtır oyuncuların kafalarında oynadıkları veya oynayacakları maçlar değil de başka şeyler var diye düşünüyorum. Mesela Atiba sahanın en iyilerinden birisi hala ama eski Atiba değil, formu çok düşük. Ben bunu sözleşme sorununa bağlıyorum biraz. Bir kaç oyuncumuzun sözleşmesinin bitecek olması kafalarını çok kurcalıyor sanki. Gazetelerde, toplu imza attırılacağı falan yazıyor ama tabi Türk medyasının 10 haberinden 11 tanesi yalan olduğu için inanmıyorum.

He bu arada unutmadan, Mustafa Pektemek, çok ciddi bir ceza yemeli. Bu hareket basit bir özürle geçiştirilecek bir hareket değil, cezasını çekecek. Artık kırmızı kart olayı da kaderimiz gibi olmaya başladı, buna da acil bir çözüm bulunması gerekiyor.

Basar dedi ki...

Beyler teknik analizi filan bırakında... Mazoşist miyiz lan biz???

Adsız dedi ki...

Mazoşizmden öte ben her maçta bile ayrı heyecan duyuyorum; ve biliyorum ki zidik yarışı içindeki hiçbir renkli bunu yaşayamaz.

Bu ayrıcalıkla da mutluyum. İstersen bana mazoşist de.

Adsız dedi ki...

veritas vos liberabit

es gibt kein richtiges leben im falschen

Cavid Nazım dedi ki...

sorun savunmanın hata yapmaya meyyal oyunculardan kurulu olması kadar, orta sahanın geri ikilisinde veli ve atibadan her maçta insan üstü performans bekleyen biliçin sistemi. bu adamlar merkep olsa bu kadar yükü çekmez. iki defansif ortasaha savunma güvenliğini uzun vadede garanti etmiyor. bu adamların zaman zaman -hiç güven vermemesine rağmen- necip ile rotasyona sokulması lazım ve de oyunun gidişatına göre 4-1-4-1 denenmeli. veli veya atibadan biri, çoğunlukla veli çıkartılıp oğuzhan denenebilir. ancak bilic esnek değil, ezbere değişiklik yapıyor. oyuna bakışı mekanik.
ismail köybaşı ile de bu iş olmayacak. beşiktaşın sağ bek sorunu aşikar ancak sol bekteki durum da pek parlak değil, üzeri nedense örtülüyor. ismail serdara göre daha sempatik adam belki de bundan. şu koşullarda sol bek transferi iyice lüks olduğundan katlanılacak.
iyi bir sağ bek, takıma, hücum futboluyla defans yapma yeteneğini yarı yarıya kazandıracaktır. yaşlı ve agresif bir stoper doldur boşalt yapan takımlara karşı son on dakika krizlerine ilaç olacaktır. pedro defans oyuncusu için fazla pısırık, ersan iyi niyetine rağmen olmadık hatalar yapabiliyor. gönül ister ki ortasahaya konstant tipinde bir oyuncu alınabilsin ama mümkün görünmüyor.
galatasaray ve fenerbahçe rezilliklerinde boğuladursun, bursa ve trabzon gümbür gümbür futbol oynayarak geliyor. mersin entersan işler yapıyor. konyaspor aykütle beraber bir displin oturttu. takviye işi ciddiye alınmazsa ligin ikinci devresi beşiktaş için kolay geçmeyecektir.

BesiktaskUlan dedi ki...

Beyler bu maçı boşverin de, acilen TS maçı için post açılsın, onu tartışalım.

Benim en çok tırstığım maçtır kendisi. Acilen birilerinin taktik analizlerini okuyup, maç tahminlerini almam gerekiyor, merak etmeyin iddia oynamayacağım.

Meraktan ölüyorum ya hu...

Buradaki yazılardan ufak da olsa bir sonuca varabilir, beklenti içine girebiliriz belki.

EC dedi ki...

Takim olaral ilk yarida biraz akilli olup ofsaytlara yakalanmasaydik maci o zaman bitirebilecektik. Ismail bence de Serdar bile kotu ve Motta ondan daha iyi defans yapiyor. Ilk yarida gidip Kerim topuna, atlayisi vardi ki takimi golden ettti (Kendisi 2 m ofsaytayken ve Kerim karsi karsiya kalacakken o hareketlendi topa) ikinci yarida da Karabuk golunden sonra Trarore den kafayla topu kesip ceza alanindaki diger Karabukluye asist yapmasi ( neyseki adam da beklemiyordu ve out a vurdu) oldukca temel egitim / fundamental eksiklikler...orada o top tac a, kornere vurulur... Neyse kazandik ve oldukca zorlandik. Ba nin cikarilmasini anlayabiliyorum sari kart gormemesi icin ama Sosa cikmamaliydi, oynadikca takima alismakta ve akliyla fizigiyle oynayabilen bir iki adamdan biri. Ba, Sosa, Gokhan ve Kerim oldukca iyiydiler bence. Veli ve Atiba idare etti. Serdar ve Ersan da vasatin biraz altindaydilar.. Bilic in sapkasinin icine baska tavsanlar koymasi lazim artik. Trabzon maci zevkli ama zor gececek.. Bu arada Metin Tekin 90+ da atti el bombasini ortaya Olcay in kalbi kiriliyormus eger maca baslamazsa. Onder Ozen Besiktasi savunmaya calisirken Metin Tekin in problemler yaratmaya calismasi tuhafti. Icine Sergenlik kacmis gibiydi..

ECO - Luksemburg

can dedi ki...

Biraz önce Trabzon maçının özetini izledim, gözüm korkmadı desem yalan olur. Ersun Yanal sonrası Trabzon'un çıkışa geçmesi beklenen bir şeydi. Ellerinde zaten iyi malzeme var, Yanal da maksimum verimi alacaktı. Ama rakiplerini bu şekilde sürklase etmeleri korkutucu.

Önümüzdeki hafta iki takım için de sınav olacak. Bu eşleşmede bizim için en büyük sorun TS'nin en güçlü yani olan duran topların bizim en zayıf noktamız oluşu. Kafaya iyi çıkan stoperlerini ve Cardozo'yu (atttiği 3. goldeki vuruş tekniğine bakın) durdurmak zor olacak. Onlar da aynen bizim Gökhan, Kerim, Olcay'la yaptığımız gibi, Sefa (Beşiktaş'a çok istenmişti), M. Ekici, ve Bosingwa ile çok hızlı hücuma çıkıyorlar. Kalede Onur'un olmaması büyük şans; kalecilerini sıkı test eden olmadı henüz.

Constant oynayacak mı bilmiyorum ama Veli ve Atiba bu performanslarını devam ettirirlerse orta sahayı TS'ye teslim ederiz gibi geliyor. Bugünün etkisi ile biraz kötümser konuşmuş olabilirim ama Yanal, Bilic'e göre çok kurt bir hoca, ligin dinamiklerini de iyi biliyor. Her ne kadar Sosa-Töre-Ba üçlüsünü durdurmak zor olsa da Ba gene geleni gideni sokmazsa kaleye işimiz zor diye düşünüyorum.

Olcay da kesildikten sonra düzenli gol atacak başka adamımızın olmaması en büyük problemimiz. Bir de Fernandes ve Sivok sonrası duran top organizasyonuyla gol atamamamız. Stoperlerimiz isabetli kafa vurmaktan acizler; Sosa'nın da mesela Ba'ya ikinci asistinde yaptığı şahane pas ortayı görünce neden iyi korner atamadığını, organizasyonsuzluktan başka açıklayacak verim yok.

Neyse, işin kısası zor maç olacak. Bilic için de önemli bir sınav.

Selim dedi ki...

Son 10 dk yı izleyemedim ya, cidden her maç bu yükü kalp kaldırmıyor, sigara dayanmıyor. Yaslandığında bir anda bu kadar pasifleşen bir defans kurgusu ile işimiz cidden zor. Olcay'a göre Kerim Frei'i sol kanatta çok beğendim, özellikle 2. yarı ve ilk 11 başlaması gerektiğini düşünüyorum.Veli kayıptı,Necip son formuyla onu kesebilir, Oğuzhan da yine bildiğimiz gibi, nedense o girdikten sonra orta sahadaki pres bir anda kayboluyor, artık Bilic'in ezber Oğuzhan değişikliği yerine Olcay'ı ikinci yarılarda düşünmesi gerekiyor. Karabük de son 20 dk cidden iyi top oynadı, hakkını teslim etmek lazım, Hakan ve Erdem'i beğendim.

TS maçı için ise, Sİvok'un geri dönmesi çok kritik, ayrıca ne kadar Motta ya kızsak da İsmail'e göre çok daha iyi kademeye giren bir bek. İsmail şu anki defans kalitesiyle ancak sol açık oynayabilir ne yazık ki.

Bilic TS maçını da kaybederse açıkçası kendisi hakkındaki umutlarım azalacak, çünkü artık TD olarak takıma etkisini ispat etme zamanı geldi. Zor şartlar altında çalıştığını ve takımın bir evi olmadığını biliyoruz, fakat arkasında taraftar desteği bu kadar fazlayken artık birşeyleri ispatlaması gerekli.

Mayor dedi ki...

Oguzhan'ın sorunu kendını gostermek, oyunun basıtlıgınden kopup fantastık seyler yapmaya calısması kanımca. Her pozısyonda asist yapacak diye birşey yok, Sosa'dan öprenmesi gereken şeyler var.
Aynı sorundan Töre'de muzdarip çoğu zaman biraz faazla topla oynamayı seviyor.
Şimdiki korkum ise Kerim'in öyle olması. Olcay'ın avantajı Kerime göre çok daha hızlı top çevirip, oyuna girebiliyor.
Kerim'in daha çok kontratak hücümlarda işe yarar gözüküyor şu hali ile, kalabalık defansa hücümda top ayaklarına dolanıyor.
Gol pozisyonunda Ersan'la beraber Cenk'in de hatası var. Tolga umarım iyileşir trabzona kadar. Ersan'ın yerine de Sivok oynamalı Trabzonda.

Emrah dedi ki...

Biliç'in 2-0'ı bulduktan sonra önde prese geçmesi lazım galiba. Deliler gibi hücum etsek bu kadar pozisyon vermeyiz. Dün galip gelmemiz büyük şanstı.
Karabük'ün ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünde Ersan'ın pozisyonu tamamen bırakıp ellerini havaya kaldırıp hakeme itiraz etmesine ne kadar sinir olduğumu anlatamam. İtirazı bırakıp oyununu oynasa kapatacaktı pozisyonu. Pozisyon ofsayt değildi, ofsayt da olsa hakem hatalı bir karar vermiş olabilir kardeşim sen oyununu oyna...
Bence birkaç maçtır sağ bek performansı sol bek performansından çok daha iyi gidiyor.
Trabzonspor maçını ben de merakla bekliyorum. Maçı bir şekilde alamazsak şampiyonluk umudum oldukça azalacak. Futbolcularda büyük maç alamıyoruz psikolojisi pekişebilir. Şu anda şampiyonluk için gerekli 2,3'lük maç başına puan ortalamasına yakın (2,1) gidiyoruz. Devre arasında en az bir (Demba Ba, Sosa gibi) nokta transferle şampiyonluk gelmesi için ilk yarıdaki bu kritik maçları almamız lazım.

Coolio dedi ki...

Bilic'in ezbere yaptığı değişiklikler artık sinir bozucu hale geldi. Yukarıda da önerildiği gibi kesinlikle Veli-Atiba ikilisi artık dinlendirilmeli, hem fiziksel hem psikolojik yükleri inanılmaz. Ezbere çıkarılan Sosa yerine Veli-Necip değişikliği iyi olaiblir. Hatta Olcay bile orada denenbilir, pres gücü ve aklının ileride olması son dakikalarda geriye yaslanmamızıda engeller sanki.

Bu arada Cenk her kurtardığı topu ceza sahası içine mi düşürmek zorunda? Çok büyük bir komplo teorim var: bilerek topu kornere değilde öneüne düşürüyorki rakibin potansiyel atağı devam etsin ve fazladan bir iki kurtarış daha yapayım diye düşünüyor galiba!! yoksa daha kaleciliğin olmazsa olmaz kuralını niye sürekli ihlal etsin?

Trabzon maçını için umudum yok ama tek bir olumlu gelişme Konya'da oynamamız yani bir nevi deplasman olması. Malum deplasmanda daha iyiyiz..

Barreto dedi ki...

Demba Ba/ Sosa farkını bir kenara koyalım.

Başkaları son 10 dakikada maç çevirirken, biz vermeye çalışıyoruz.

Biliç hala 120. dakikada Türkiye'ye maçı vermiş olan Hırvatistan'ın hocası, 1 milimetre ilerleyememiş, ilerleyemiyor.

Takım mental olarak zayıf. Ne hoca ne teknik ekip ne de yönetim bu sorunu bu aktörlerle çözemez. Yeni unsurlar lazım.(Hayal gücünüz ne kadar iyiyse)

Devre arasına kadar en az puan kaybıyla geçiştirmemiz lazım. Sağbekte Linnes gibi çaylak yetenekten çok, Cicinho/Bosingwa tarzı deneyimli ve üst düzey oynamış bir adama daha çok ihtiyacımız var.

Trabzon maçındaki en büyük handikap: Ersun'un Biliç'ten bir kaç gömlek daha kurnaz olması.

Birde fiş çekme edebiyatına son vermek lazım. 1,5 yıldır fiş çekemiyoruz, bundan sonra mı çekeceğiz.

1-0 oyununu oynamayı öğrenemezsek, yada son 10 dakikada baskılı oynamayı beceremezsek, şampiyonluk hayal.

Şu kupa maçını iple çekiyorum, Atınç Ümit falan bir görelim. Hoş Biliç kolay kolay forma vermez ama.

Mevcut durumda, Trabzon maçını kazansak dahi Trabzon'un şampiyonluk şansının bizden fazla olduğunu düşünüyorum.

kokocambo dedi ki...

Kadroda geçen seneden farklı olarak sadece ba ve sosa var, bu da bize olgunluk kattı ve bir seviye daha üstteyiz. Ancak haftalarca gol yemeyen özellikle dany sonrası son dk maç vermeye başlayan o takım ve çizgisi aynen devam ediyor. Biliç-değişiklik kısmına ezber ve yorgunluk noktalarında katılıyorum, ancak kadronun yapısı bu, kabul edelim. Ts'ye karşı endişe haklı, çünkü waris dışındaki yabancılar karakteri oturmuş, tecrübeli isimler. Dolayısıyla fiziksel sorun yaşanmadıkça mental olarak oyunu daha kolay tutabilecek bir takım. Yerlileriyse henüz olmamış oyunculardan oluşuyor ve bizden daha tecrubesizler. Ben o maç için şansları eşit görüyorum. Ayrıca, hareketli oyunda bu kadar etkili olan bir takımın, duran toplarda bu kadar etkisiz olması çok garip. Oysa sosa, ba, töre, oğuzhan, motta gibi oyuncu çeşitliliği var geçtiğimiz yıllara göre. Bir de, pektemek'e çok acil para cezası verilsin. Böyle gereksiz, sorumsuz bir kart olamaz. Cenk umarım iyi değerlendirir.

Barreto dedi ki...

Güntekin'in bugünkü yazısı gazyet iyi.

turkkant dedi ki...

Baretto güzel özetlemiş. Biliç 119'da gol atıp 120'de gol yemişti. Hep mi bu adamın başına geliyor bu işler? Tesadüf değil, kenarda panik-telaşlı hocan olunca, sahadakilere de sirayet ediyor.

İkinci yarı bu mesele çok trajik sonlanabilir. GS-FB'nin çaylak hocalarıyla son 4-5 haftaya potada girebiliriz; daha şimdiden bu paniği görünce o maçlardaki halimizi düşünmek istemiyorum.

Tek transfer yetmez. Beşiktaş şampiyon olmak istiyorsa Ba-Sosa tecrübesinde 3 transfer yapacak: kaleci, stoper, sağ bek. Ha hepsini bu yabancı hakkıyla nasıl oynayacak? Hadi Tolga bizi yanılttı, ikinci yarı süpermene bağladı diyelim, stoper-sağ bek olmaksızın bu takım patlar.

Olcay-Frei konusu da. Ben daha Frei'in ilk yarıda etkili olduğunu görmedim. Hep ikinci yarı takım savunmaları gevşediğinde etkili oluyor. Hamle oyuncusu olarak kullanılmalı.

sadrazam dedi ki...

Vay amk. çıtayı bu kadar yükselttik mi biz harbiden.

Karabük deplasmanında, şiddetle puana ihtiyacı olan rakibini, üstelik reklilerin puan kaybettiği hafta yenmişsin, 60-70 dk. oldukça üstün oyun oynamışsın, net 2-3 pozisyon kaçırmış karşılığında aptalca bir gol yemiş 1-2 net pozisyon vermişsin.
Forvetin 17/15 gole ulaşmış, rotasyon için aldığın oyuncu 2 asist yapmış, umudunu kestiğin 19'luk çocuk Olcay'dan formayı kapmış, takım Avrupa da son maça çıkmadan tur atlamış, ....... daha uzar gider,
Bu ortamda birileride çıkmış devre asası 2 yetmez 3 transfer lazım diyor.
Bu takım bir gün çıkacak 2-0 iken son 20 dk. 5-6-7 yapacak, ertesi hafta bir daha yapacak, bak bakalım üçüncü hafta böyle dangalakça hücum edebiliyor mu rakibin.
Olmaz ya sezon sonu 3. olsun bu takım, sende gönder bakalım Biliç'i o beğenmediğin biliç hangi kontratı yapacak.
Takım iyiye gittikçe, doğruları yapmaya başladıkça bizim taraftarın götü kalkıyor resmen, "şımart bizi başkancı" oluyor.

Ekrem Ph.D. dedi ki...

trabzondan millet çok korkmuş belli ki, korkacak bir şey yok bence, karşılarında Gençlerbirliği olmayacak. Daha önce de dedim, biz kora kor oynayıp üzerimize gelen takımlarla dişe diş oynarız çok sıkıntı yaşmayız. Arsenal ve Tottenham maçlarını örnek vermiştim. Biz geride çok iyi kapanıp alan daraltan, diri duran, ayağa pas yapan organize takımlara karşı zorlanırız. Trabzon varsın gelsin üstümğze, biz de onların üstüne gideceğiz onlar da bizden çekinecek. Zevkli maç olur...

YSY dedi ki...

+ 1 sadrazam

Tabi bu takımın eksik yanlarını eleştirmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Maçları gerçektende verebilirdik ve bunun başımıza gelmemesi ileride gelmeyeceği anlamına gelmez çünkü takım bu yönde sinyal veriyor. Anlamadığım bilic'in her zaman dediği savunmayı öğrenirsin hücumu satın alırsın tezinin tersini yaşıyoruz. Hadi hucümu aldıkta öğrendiğimiz savunmaya ne oldu anlamıyorum. Demekki savunmayı da satın almak lazımmış. Ben bugüne kadar burada da ersanın arkasında çok durdum, schuster zamanında çok iyiydi ama artık bende kredisi neredeyse kalmadı. Olmayacak galiba yok yani zorlamanın anlamı yok. O yüzden stopere adam almamız şart, şöyle 28-30 yaş civarı tecrübeli birini bulmamız lazım. Sene başında gönderilen yalçın belki burayı daha iyi idare edebilirmiydi diye de aklımdan geçirmiyor değilim. Bu arada bu takımın önde olup maç maç verme huyunun samet aybaba döneminden kalan bir hastalık olduğunu da belirtirim.

+1 Ekrem Ph. D.

Haklısın. Fişi çekme huyumuzun olmamasıda bununla bağlantılı. İstiyoruz ki hep rakip bize bassın bizde bu baskıyı organizeyle kırarak bir iki sallayalım zaten öylede anca maç biter. Bu durum konsantre olması daha kolay bir durum ama zayıf takımlara karşı takımın aklından şunu geçirdiğine eminim "ee biz bunlara karşı nasıl oynayacağız ??"

sadrazam dedi ki...

@YSK
Eleştiriye elbette varım, yapıcı ve yol gösterici olanına.

Ama ölüyü de çok yıkamamak lazım,
doğru çalışan makineyi de çok kurcalamamak.

Basar dedi ki...

@james sneijder

hepimiz mazoşistiz zaten, normal insan işi değil bu sevgi. Her maç ayrı bir kalp çarpıntısı. Biz 3-3'lük Valerenga faciasının sonucunu sabah kalkınca babamızdan da öğrenmedik. Bizzat bire bir yaşayıp doktorluk olduk. Bu kadar sene geçti hala psikolojik bozukluk devam ediyor. Sağ olsun takım da yarayı kaşımak için elinden geleni ardına koymuyor...!

Neyse kendi psikolojimi anlattıktan sonra birkaç normal yorum yazmak istiyorum.

Bence takım sezonu erken açtığı için fiziksel bir düşüş yaşıyor. Dün geceki gibi maçların sayısı artmaya başladı. Defansı tutamıyoruz diyoruz, 2 Arsenal, Totenam ve Bursa maçlarında gayet başarılı defansif performans ortaya koymuştuk. Kadro aynı ama muhtemelen fiziksel düşüş baş gösterdi.

Evsizlik, o saha senin bu deplasman benim yolculuk da mental olarak takımı etkiledi. Bir takımda her maç bir oyuncu kırmızı kart alıyorsa ortada mental bir sorun vardır. Bence bundan sonra kırmızı kart gören oyuncu belirli bir meblağ para bağışında bulunsu ve toplanan paralar bir yardım/sosyal sorumluluk için kullanılsın. Mustafa'nın fiziksel yorgunluğu da yok, rakibe uçarak dalması ayıp olmuyor mu?

Çözümler neler?
1) Mutlaka psikolojik destek verecek bir yardımcı.
2) Sosa eğer maçı çıkarabiliyorsa sahada kalması
3) 2 değil daha fazla atmak (bunu yapabilecek durumdayız)
4) Ara transfer. Beke filan oyuncu istemiyorum artık. Stopere Sosa, Demba Ba etkisi yapacak bir adama ihtiyacımız var.

Basar dedi ki...

Defansa adam alırsak Franco'nun mutlaka ön liberoda denenmesinden yanayım. Beklenenin üzerinde performans gösterebilir. Sezgisi kuvvetli, ayağı pas yapıyor.

cochise dedi ki...

eğer skor/tabele yorumcusu değilsek bu hafta her iki maçı da birleştirip Biliç'i eleştirecez arkadaş. Bir iki kere olsa eyvallah ama sürekli oluyorsa bi dakika noluyor burada denmez mi. Geçen sene bir çok kez yazdım; bu sene ben ilk kez ama bir çok kişi farklı farklı yazdı: aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekleme huyu gerçekten baydı. Denizli'nin berabereyken orta saha çıakrıp nobre'yi oyuna alıp maçları defalarca teslimiyete dönüştürmemize denk bir şey oldu bu.

Farkında mısınız son dakikada direkten çıktı top? O girseydi takımdaki özgüven kaybını düşünebiliyor musunuz? Ben 3-0 yenildiğimiz Sivas maçında bile dünkü kadar öfkelenmemiştim. A'yı oynatma B'yi oynat gibi tek bir reçete var ve Biliç uygulamıyo demek kendini büyük görmektir eyv. ama yeni birşeyler denenmemesine nedemeli.

Atiba ve Veli'ye dünkü maç için kimse yüklenmesin lütfen. yeter yani onların da bir canı var. Fizik biter kafa biter bu kadar üst üste yüke. Bu sene Dar kadro dedin eyvallah dedik; dar kadronun olayı rotasyondur -kendisi de dedi- yoksa mahvolursun. yahu yeter yap azıcık rotasyon. hele göbekte. zaten ilk yarı ortada bir şey yok ve misal Sosa'yı yoruldu diye çıkardın; başlama onla; ilk yarı oyunu tut yor; 2. yarı saldır. zaten ilk yarı ne yaptın. (Bu bir misaldir illa öyle yap demek istemiyorum). Cenk'i koy misal çiftle forvet vb.

Kimi oyuncular vardır takım kötüleşirse etkisi artar (Kerim-Törevb. koy 2.lige gol asist kralı) kimisi de etkisi azalır (Olcay-;Oğuzhan vb.). Oğuzhan dakika 70'te alıp Kerim'le ve bitmiş Atiba-Oğuzhan-Töre ile paslaştırmayı düşünme gözünü seveyim. Olcay sonradan girince kötü; Kerim sonradan girince iyi; madem yap tersini. (Kerim'i dünkü maçta beğeneneri anlayamadım; hareketlendirme ve çalımlardan başka elle tutulur ne yaptı? ama 2. yarı dahil olsa oyuna iyice güçlü çok daha karıştırırdı ortalığı.)Töre-Kerim aynı anda bana fazla geliyor ikisi de çok top tuttuğu için. Ama Töre sonuca yönelik işleri de çok yapıyor; asist öncesi paslar özellikle. Kerim'e attığı pas da müthişti (Töre'ydi di mi o?) onun dembaya aktaramadığı. Sosa'ya da asist öncesi pası verdi vb.

İsmail'i Ersan'ı çok bekledim ama dün bu bekleyişi sona erdirdim. Hatta onları Necip'in altına koydum şu anda. Ersan en fazla bu takımın 4. stoperi olur; karakter, boyu, gücü dışında bu takımda tutacak neyi var. savunma bilgisi leş ötesi leş. Adana'dayken hızlıydı, çok beğenirdim (2. lig maçlarını da mı izliyor bu manyak demeyin; Adanalı'yım sadece onların maçlarına bakıyorum). Ama sakatlıklar hızını da bitirdi. İso'yu da orta sahaya zorlasalar bence daha verimli olacak. top tekniği, ciğer falan gayet iyi ama savunma pozisyon bilgisi sıfır; futbol mantığı sıfır.

Demba ve Sosa gibi iki oyuncu daha olsa gerçekten hayal edemiyorum ne kadar müthiş bir takım olacağımızı. Mustafa Demirtaş ya da Shelbyl eleştirmişti Kerim transferini karşı çıkmıştım; evet olma potansiyeli çok yüksek ama o paraya ve Sezer-Süzen gibi leşlere harcanan paraya hazır bir/iki oyuncu alınsa imiş bambaşka olacakmışız. Bu arada Kerim'le ilgili dün bir tespitim oldu (hafta sonu Premier lig maçı da bakınca biraz. Tam PL ligi tipi oyuncu ora mantığıyla oynuyor. (Ama ne demek istediğimi açacak doğru cümleleri bulamadım; yardıma açığım) Lige uyum sağlasa katkısı daha fazla olabilir.

Bir çok açıdan doğrular yapılıyor ve genel resim çok iyi ama bunun içindeki eksikleri görmezsek yarın bazı şeyler kötü gittiğinde neden acaba demeyiz. Ben şampiyon olacağımıza ve çeyrek final göreceğimize canı gönülden inanıyorum. Biliç'i bir çok açıdan çok beğeniyorum Ama şu kronik sorunları aşmak ŞART!!!

Not: maçlarda not alacağımı belirtmiştim bi önceki maçta ama dün maçın salak saati sebebiyle işyerinde digiturkplay'den baktım ve not almalı falan izleyemedim maçı

BesiktaskUlan dedi ki...

Beyler, ailenin dayandığı soy itibariyle Trabzon'u yakından tanıyan ve neredeyse tüm maçlarını izleyen biri olarak, size onları biraz analiz edeyim.

1- Son iki maçta yaşadıkları en büyük fark Bosingwa'nın performansı. Adam sağ kanadı tek başına domine ediyor. Fakat GB maçında o kadar büyük bir çıkış gösteremedi. Muhtemelen bizim sol tarafı perişan edecektir. İşte burada Bilic'in devreye girmesi gerekiyor, eğer göz göre göre buna izin verirse, o zaman kızmakta haklı oluruz. GB bile yeterince onu tıkadı ve çıkmasına izin vermedi. Gökhan Töre varken öyle yaldır yaldır gideceğine inanmıyorum.

2- TS'nin skorlarına bakıp aldanmamak gerek. GB gerçekten de berbat bir takım olmuş. Özellikle iki üç -Stancu ve maçın başında sakatlanan forvetleri- eksikleri vardı ve sahada ne yaptıklarını bilmiyorlardı. Emin olun ki, kalecileri de ayrı rezaletti. Kısacası GB eğer o takımla maçlara çıkarsa çok net küme düşer. Bu yanıltıcı olmasın, rakipleri çok kötüydü, eğer bize de böyle çıksalar, biz de 5-6 atardık, içiniz rahat olsun. Zaten ikinci yarıda toparlandılar ve TS'yi geri itmeyi başardılar, ceza sahasına çok girdiler.

3- Basın TS'yi biraz şişiriyor haklı olarak. Esas mevzu, Ersun-Aziz çekişmesini parlatmak. Fakat Metalist ve GB gibi iki çok kötü takımla oynamaları onları havaya soktu, bize karşı böyle bir şeyi başaramazlar. Tabii tek şart; FB maçındaki gibi yine donup kalmamalıyız.

4- TS her maça kötü başlıyor. Gol bulana kadar her türlü riski alıyorlar. Ersun'un taktiğine henüz alışamadılar ve bizim Karabük'te attığımız iki gole benzer çok pozisyon veriyorlar. Eğer kalede Tolga olur ve defansta da Sivok yer alırsa, ilk 20-30 dakikada kesin gol bulacağımızı düşünüyorum. Ondan sonra Tolga'nın varlığı ile ilk devreyi önde bile bitirebiliriz.

5- Duran toplara çok dikkat etmek gerekiyor. Tek güçlü yanları bu. Gerisi bizim baş edemeyeceğimiz şeyler değil. M. Ekici iyi oyuncu ama kendini çok bırakıyor, hep yere düşüyor. Biraz hırpalarsan oyundan düşebilir fakat onun da amacı duran top kazanmak olduğu için riske değmez. Y. Erdoğan bahsedildiği kadar değil, hala amatör ve açma sapan hatalar yapıyor, geri düştükleri anda daha da çekilmez bir hal alır. Defansları evlere şenlik, Belkalem ileriden dönemiyor ve defans dörtlüsü ile karşı karşıya kaldığınızda şov yapıyorsunuz. Onların da sol kanatları yok, Y. Erdoğan'ı orada minik Caner yapmaya çalışıyorlar fakat başaramazlar. Biz de oradan gelmeliyiz.

6- TS alsla kompakt bir futbol oynamıyor. Her maç gol yemeleri olası. Biz de kesinlikle atacağız fakat duran toptan gol yememeliyiz, eğer bunu engellersek kalemize gelebileceklerini sanmıyorum.

7- Attıkları gollerin çoğu karambol ve önlerine düşen toplar. Muazzam bir konsantrasyon göstermeliyiz. Zaten topu Cardozo'ya getirmekte zorlanıyorlar, çünkü adam araya koşmyor, ayağına top bekliyor. Haliyle bizim defansın bekleri hariç yorulması imkansız. Ama Demba-Olcay-Töre'nin defans arkası koşuları onları mahvedecektir. Maçın başında sert ve hızlı gidersek, Bosingwa dahil hepsi oyundan düşecektir.

Kısacası, bu maçtan tırsıyorum ama puan kaybedip, özgüven yitirme olasılığımızdan dolayı. Yoksa ben karamsar değilim. TS abartıldığı kadar iyi bir takım değil -oyuncuları iyi- Constant dönerse bizim için daha güzel olur, TS biraz daha yavaşlar. TS'de üç tehlike var;

1- Duran top
2- Bosingwa
3- Beşiktaş'ın kendisi.

İlk 20-30 dakikada kimsenin başaramadığını -ki hep yaklaştılar- yapıp gol atarsak, maçı tek farkla da olsa kazanacağımızı düşünüyorum.

Tabii bunaların hepsi, FB maçındaki gibi "donup kalma" ihtimalimizi dışarıda bırakarak söyleniyor. Ona yapacak bir şey yok çünkü...

YSY dedi ki...

Atiba-veli dinlensin eyvallah ta mesela kupa maçında falan dinlesin lig maçında değil. Avrupada millet yılda 50-60 maç ortalamayla oynuyor. Bence dinlenme işini abartmayalım.

(Bu arada tr kupasından elenme taraftarıyım. Kadro çok geniş değil, sakatlık olmasından korkuyorum. Gereksiz bir maç fazlalığı var o turnuvada. Lig ve avrupa daha önemli bizim için)

Hoca içinse oda bazen kendi performansı açısından dalgalanmalar yaşayabilir bu kredi vermek lazım.

BesiktaskUlan dedi ki...

Bilic ile ilgili eleştirilere katılıyorum ama hepsinde olduğu gibi ben de, "daha iyisini bulamayacağımızı" düşünüyorum.

Zaten ilk sezon bizim dediğimiz hataları artık yapmıyor, o da öğreniyor ama biraz yavaş. Haklı da aslında. Sonuçta şampiyonluğa oynayan bir takımı yönetiyorsunuz ve risk almak o kadar kolay değil. Kendimi onun yerine koyuyorum, antremanda çalıştığım, bildiğim değişikliği yapardım, orada şapkadan tavşan çıkartmanın anlamı yok. Emin olun o da alternatifleri deniyordur. Şimdiden 3-4 transfer istiyoruz, e madem o kadar eksik bir takım, biraz da Bilic'i düşünmek gerekiyor.

Zaten kimsenin onunla sorunu yok ama biraz daha fazla şey beklediğimiz açık. Yeter ki gönderilmesin, geri kalanına katılıyorum.

Ayrıca ben de Türkiye Kupası'ndan elenilmesi taraftarıyım. Büyük takımız amenna ama artık Avrupa'da, Türkiye'de şampiyonluk istiyorum. Madem 3 kupada bunu başaramıyoruz, ikiye indirmek gerekiyor. Ayrıca genç bebelerimiz için de muazzam bir şans. -FM'ci mantığı, biliyorum-

Hepsini sürsünler sahaya, Karaal oynasın mesela, defansta Atınç top kessin, kalede 19'luk çıtırımız olsun. Bunlara da şans vermek lazım.

Dinlenme konusunda da @YSY haklı, sonuna kadar katılıyorum.

Coolio dedi ki...

@ BesiktaskUlan analiz için teşekkürler. Bosingwa'nın karşısında Töre oynamalı ama Bilic bunu yaparmı? bence yapmaz!! Onun haricinde alabilceği bir önlem yok.. al Mottayı vur İsmail'e.. Motta'nın pozisyon alması bir çıt daha iyi ama o da potansiyel penaltıcı mübarek, bir de çok top kaybediyor ama onu çıkgın çocuk İso da yapıyor. Yapabilceğin tek şey Veli'yi geride bırakıp sürekli sola yakın oyna demek..
Bu maçta özellikle Sivok olmalı dediğin gibi ama tek nedeni Ersan'ın ceza sahası dışında arkası dönük adama faul yaparak duran top hediye etmesi..

Skoru bulduktan sonra arttırmamız gerek deniliyor ama bunun için zaten gereken yapılıyor. 2-0'ı bulduktan sonra atağa devame diyoruz ama kaçırıyoruz. Ba'nın kaçırmaları şans, yapabilcek bişey yok, laubalilikten ötürü kaçırmıyor, gerçekten kaçırıyor.. ama Töre'nin kaçırmaları üzerine çalışabiliriz. Yani kaleyi görüdüğün an şut çek diyerek!! Erkan Zengin'in attığı golde Töre olsa (ters kanatta) o topu istop eder, adama fake atarak içe doğru katederdi. Töre'nin şutları konusunda ısrar edersek gol atabiliriz.

@ysy
Dinlenme olayını abartıyoruz çünkü bu ikilinin üzerine çok yük biniyor.. Avrupa'da daha çok maç oynuyorlar ama takım halinde defans yapmasını biliyorlar..

kupa maçlarına da aynı 11 ile çıkarsak Bilic zaten tasıtarağı toplasın (ama korkarımki en az6 oyuncu as takımdan olacak).. 3 kulvarda aynı anda gidemeyiz dolayısıyla kupa maçları tamamen yedeklerle ve gençlerle oynanmalı.. aksini şiddetle kınarım.. Oynat Uğur Boralı, 3. kaleciyi, Ümit'i, Atınç'ı ve diğerlerini..

blackeyes82 dedi ki...

Ne adamlarız... 2 güzel oyuna biliç süper. 2 kötü oyuna Biliç berbat. son 10 dk hastalığını 3-4 seneden beri yaşıyoruz. Samet hoca döneminde kaç maç öndeyken kaybettik. sanki bunu bize biliç bulaştırmış gibi binde bir olacak Türkiye Hırvatistan maçını örnek veriyorsunuz.. Hücum hattımız süper ve goller atıyoruz. Sağ sol bekler bok gibi, stoperler ise yaramaz olduğu için de gol yiyoruz. bu kadar açık. Biliç'in oyuncu değişikliklerinde hatalar yaptığı doğru ama son 10 dakika hastalığının sorumlusu kesinlikle o değil. Bu kötü savunma hattı ve birazda yerleşmiş bir psikolojinin sonucu.
2-0 öndesin haftaya trabzon maçı var. Biliç oğuzhanı oyuna alınca sosayı niye çıkardın diye delleniyor manyaklar. kimi alacak sanki alt yapıdan oyuncu alıyor.

Takımın en önemli sorunlarından biride Gökhan, pektemek ve kerim gibi futbolcuların basit oynamak yerine 3 adam arasından geçme hastalıkları. Birazcık basit ve ince oynasınlar demba ba 30 golü bulur vallaha.

schwadorf dedi ki...

Son 10 dk hastalığında henüz somut bir başarı kazanamamış olmamızın büyük bir etkisi var. Öne geçince skoru korumaya çalışmak, bu denli kendi ceza sahasına gömülmek küçük takım refleksidir. Birkaç derbi galibiyeti almak, ligde veya kupada şampiyonluk yaşamak, Avrupa'da çeyrek/yarı final oynamak lazım bu sorunu aşmak için. Tamamen psikolojik olduğunu düşünüyorum.

Adsız dedi ki...

Devre arası bir stoper ve sağ bek alınacak, orası kesin gibi. Bize Miranda tadında bir stoper lazım, hem kesici hem de topla heyecanlı işler yapmayan. Linnes için acemi çıkabilir denilmiş, o halde Kaderabek. Kaleci bu saatten sonra zor, ararlarsa yerli arayacaklar ve bu da pek mümkün görünmüyor. Sambade'ye güvenden başka şansımız yok. Bu transferler yapılırsa sezon sonu Sivok'a güle güle diyebiliriz.

Bence 3. bir transfer Jones tarzı bir adam bulunursa, gerekli. Özellikle Avrupa maçlarında oynar, Veli de rotasyona girip kendini toplayabilir. Sivok örneğinin aksine Atiba her halükarda kalmalı. İstikrarı olan, ligi tanıyan ve 2. bölgeden 3. bölgeye geçişte Veli'den daha iyi bir oyuncu. Franco da DM denenebilir, zaten bize gelmeden geçmişte başarılı şekilde oynamışlığı söylenmişti. Sezgileri kusursuz.

Sosa-Oğuzhan değişikliğini eleştirmemizin nedeni sadece sonradan oyuna girenin çıkandan daha az iş yapması değildi. Her oyuncu yaptığı işin yanında aynı zamanda tüm takımın performansına etki ediyor. Asteras maçında aynı değişiklikle bariz şekilde ortaya çıkan takım savunması problemi karbon kopya şeklinde devam ettiyse eğer, çözüm basit: Sosa illa çıkacaksa Oğuzhan yerine Necip'i alırsın olur biter. Bu durumda Atiba-Necip-Veli üçlüsünden Atiba'yı biraz daha ileriye sürerek hücumu da tamamen boş geçmezsin. Biraz düz bir orta alan olur ama hastalığımız belliyken mevcut değişiklik lüks, ki peş peşe 2 maç da bunu göstermediyse başka ne gösterebilir bilemiyorum.

Oğuzhan kaybedilmek üzere. Bence şu an düşündüğü "Sosa yerimi aldı, bundan sonra bana ilk 11 yüzü göstermezler, fark yaratmak zorundayım bu da hücumda olur" şeklinde. Yani takım olgusundan en uzak noktada şu anda. Bu yüzden de en net çuvalladığı anlar "doğru zamanda doğru iş yapmak" tarafında göze çarpıyor. Ferguson ManU'da ilk göreve geldiği yıllarda genç oyuncuların kafasındaki takım kurgusuna kazandırılması için hem mentörlük hem de teknik hocalık yapmış. Sonrasındaysa bu işi profesyonellere devretmiş. Bence Ronaldo ManU'ya geldiğinde kafa olarak Q7'den pek farklı değildi, şimdiyse futbolda oyuncunun bireysel "denge"si için örneklerden birisi. Bizde Bilic'in bu şekilde yapacağı bir olay yok, o yüzden işin profesyonelleri elzem. Ayrıca Çok değil kısa süre sonra medyada Oğuzhan hakkında çok haber okuyabiliriz bu bağlamda. Oğuzhan bize son derece lazım bir yetenek.

Adsız dedi ki...

Öte yandan, renklilerden atar oğlan hakemlere parmak sallayıp kırmızıdan sadece ve sadece 1 maç ceza alırken, bizde bunun 10'da 1'i bir durum için haber yakalama peşindeki sansarlara diyecek tek lafım bile yok. Ayrıca futbolda söz sahibi mercilerin her hafta yaptıkları pozisyon yorumları ise über trajikomik bana göre. Öncelikle, bir kimliğe sahip kurumlar buna öyle pat diye herhangi bir hafta başlamaz; her şeyin bir planı ve "önceden kamuoyuna duyurulmuş" düzeni vardır. Haydi yaptın, niyeyse bize tekme vurdukları haftalar bitince başladı bu işler. Üstüne, madem bunca hata ve garabet yaşanıyor, normal bir ortamda sana demezler mi istifa diye bir müessese var diye? Kısacası: Yersen.

Adsız dedi ki...

Kupa maçları bana göre de yedekler ve gelecek var diye A takıma veya A2 takımına alınan gençler için bir platform olmalı.

İskelet: Emre(Enes)-Atınç-Ümit-(biraz da mecburiyetten) Necip. Geriye kalan mevkiler için doldur A2'deki gençleri takıma.

1. Beşiktaş futbolcusu olduklarını görüp, yaşayıp, öğrensinler
2. Hocanın kendilerini korkuluk olarak görmediğini bilsinler
3. A takım için kimin ne potansiyeli ve hazır olma durumu var kabak gibi ortaya çıksın
4. A takım biraz dinlensin

Bilic ve ekibinin bunu yapma kapasitesi var. Sorun: Niyetleri var mı?

Not: Normalde Oğuzhan için de güzel bir ortam, fakat psikolojisinin kötü etkilenebilme ihtimali var. Bilic olsam kendisine sorarım.

Barreto dedi ki...

Stadımız yok Anadolu turnesindeyiz. Bardağın az da olsa dolu tarafına bakarsak: Bu sayede Anadolu'daki Beşiktaşlı taraflar tekrar aktif hale gelmeye başlıyorlar. Kulübün e-bilet tabanı giderek genişliyor. Takıma olan aidiyet hislerinin canlanması için iyi oluyor bence. Hatta NBA ve NFL de Avrupa'da özellikle Londra maçları oluyor, pazarlama/popülarite işinin bir parçası olarak. Önümüzdeki yıllarda bence bazı Türkiye Kupası maçlarını Anadolu'nun büyük şehirlerinde bu maksatla oynamak iyi olabilir.

Unknown dedi ki...

Blog'u 2-3 yıldır okuyorum, arada da bir şeyler yazıyorum. Severek ve ilgiyle okuduğum diğer arkadaşlar kadar teknik/taktik bilgim olmasa da bir şeyler karalamak istiyorum. Çoğu, burada okuduğumuz veya bildiğimiz şeyler olabilir.

Öncelikle transfer mevzusu. Devre arası (öncelikli olarak) stoper ve sağ bek elzem diyoruz. Kaleci almak gibi bir lüksümüz olduğunu en azından bu sezonda düşünmüyorum. Çok gereksiz bir hamle olur ve basında böyle haberler çıkarsa ve de kaleci bulamazsak, Tolga ile Cenk'in düşmüş morali ile devam etmek zorunda kalacağız. Bana kalırsa, devre arasına bir şekilde ilk ikide girersek stoper yeterli olur diye düşünüyorum. Nasıl bir stopere ihtiyacımız olduğunu sanırım konuşmaya gerek yok. Ne yazık ki yerli alternatifler içinde aradığımız ismi göremiyorum.

Çift yönlü bir orta saha da şart oğlu şart. Atiba ve Veli'nin az sakatlanmasına güvenerek o bölgeyi yarım sezon için boş geçiyorum. Oraya da aranan kan belli. Yakınımızdan örnek göstermek gerekirse, alınacak stoper ve sağ bekten sonra orta sahaya bir tane Felipe Melo bulmak bu ligi uzun süre domine eder, Avrupa Kupaları'nda önemli ilerlemeler katedilir.

Takımın yorulma mevzusu çok büyütülüyor. "Ama Avrupa'da yılda 50-60 maç yapıyorlar" klişesine girmek istemiyorum. Oyuncunu dinlendirmek ve gençleri/yedekleri değerlendirmek için al sana fırsat. Türkiye Kupası'na full rotasyon ile çıkılmazsa çıldırırım. Ben Türkiye Kupası falan istemiyorum, ya ligi koyalım ya Avrupa'da gidebileceğimiz en iyi noktaya gidelim. Ya da her ikisini birden yapsınlar fakat ben Türkiye'de iki kulvarı da başarıyla tamamlayacak takım göremiyorum. Bilic umarım kupayı çok önemsemiyordur. Bütün maçlara 11 olmayan oyuncularla çıkalım ve gerekirse elenelim.

Bireysel performanslara girmek istemiyorum ama Oğuzhan'a değinmeden olmuyor. Yedek kalmasına rağmen herhangi bir çabası yoksa karakteri sorgulanır. Daha önce bazı arkadaşların bahsettiği gibi spor psikoloğu falan tüm takım için işe yarayabilir. Oğuzhan, şu an tam olgunluğa geçiş döneminde -hatta geç bile kaldı sayılır- ve ben O'nu kazanabileceğimizi düşünüyorum. Kimse Fernandes gibi vücut yap demiyor be kardeşim, biraz salona gir, her imkanınız var. Sen bu haldeyken nerenin oyuncusu olduğun gerçekten belirsiz kalıyor. 3 yıldır 90 dakikayı çıkaracak kondisyonun yok, insan oturup biraz düşünür. Çalışırsan harika bir merkez orta saha olabilirsin, umarım yazık etmezsin.

Sosa'ya mı hayran kalayım, Ba'ya mı kurban olayım karar veremedim. Favorim Sosa :)

Takıma dönecek olursak, beklerinden ve defansif orta sahalarından hücum anlamında çok çok az katkı aldığın ligde lidersin. Bilic'e de çok kızamıyorum.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Bundan sonra daha aktif yazmaya/tartışmaya çalışacağım.

Trabzonspor maçını Mete Kalkavan yönetecekmiş. Beşiktaş karnesi nasıl bilmiyorum ama kişisel olarak beğendiğim bir hakem . Lig TV'de hakemleri tanıtan bir programda izlemiştim , baya entellektüel bir adam , boş beleş cahil bir herif değil.

Trabzon'un GS vs Gençlerbirliği maçlarını 90 dakika izledim. Söyleyebileceğim şey nasıl onların bize çok ters gelebilecek becerileri varsa özellikle Karabük maçının 2. yarısının 25 dakikasındaki oyun da onlara çk ters gelebilir . Stoperleri ağır ve oldukça önde karşılıyorlar rakiplerini. Araya atılan toplardan tehlike bulunması kaçınılmaz . Orta saha oyuncuları çok yetenekli fakat agresif değiller.Evet pres güçleri var ama dediğim gibi savunma ağırlıklı olmadıklarından kolay eksiltilebilirler ki bu tam Oğuzhan'a göre bir görev .

Bununla birlikte yüksek toplarda ve oyunun yönünü değiştirmede çok etkililer ki ikisinin en zayıf olduğumuz noktalar olduğunu düşünürsek sıkıntılı bir 90 dakika bizi bekliyor diyebiliriz . Bir önceki paragrafta söylediğim orta saha oyuncularının ofansif karakterli olmasının avantajı çok fazla duran top imkanı yaratabilmelerini beraberinde getirecektir.

Gökhan'ı solda değerlendirmke sadece Bosingwa'yı sınırlamak için değil , Serdar'ı Yusuf ile başbaşa bırakmamak için de gerekli ama sağ önde bu işi başaracak adam pek yok.

Biliç geçen sene yaptığı gibi Ersun Yanal'ı şaşırtabilir mi ? En önemli soru bu . Trabzonspor fizik olarak henüz o Fenerbahçe seviyesinde değil .

Bir fikir yürütmek zor. Beşiktaş bu tarz maçlara inanılmaz motive de olabiliyor (Arsenal , Tottenham , geçen sene Fb maçının ilk yarısı gibi), 3 senedir derbilerde olduğu gibi baştan kaybetmiş bir havaya da bürünebiliyor . Maça nasıl başlayacağımız çok önemli .

@James Sneijder

"Sosa'nın yerine Oğzuhan'ı değil Necip'i alırsın olurbiter " kadar basit bir mesele değil oradaki . ÖYle görünüyor olabilir ama değil. 1 oyuncunun girip çıkmasından daha büyük orada problem.var orada Çok daha temel yerleşimsel hatalar var.

Daha öncede yazmıştım 1.si bu değişkliği yapmak mental olarak " beyler skoru koruyoruz" demek olurdu normal şartlarda ama bizim takım zaten söylemeden de bu psikolojiye giriyor. Bu standart bir reaksiyondur aslında .

Beşiktaş labualilik yapmayıp Asteras ve Karabük maçlarını 5-6'ya götürebilseydi bu işi daha rahat çözerdi . Takım savunmasını ve alan paylaşımını onarmak , rakip takımı üzerine gelmeye korkutmaktan çok daha zor(Görecelidir bana göre daha zor Beşiktaş'ın mevcut durumunda).

Önder Özen'in analizlerinde bunun Beşiktaş'ın ilk tercihi olduğunu , Biliç'in düşüncesinin bu yönde olduğunu anladım ben .

Rakipleri oyunda tutuyoruz. Zorladıklarında gol atabileceklerine inandırıyoruz.Çok adamla çıkmalarını cezalandıramıyoruz . Bunlar sıklıkla devam eden sekasnlar oldu . Bu da aslında düşündüğümüz kadar yeterli olmadığımız gerçeğinden ibaret .

Töre'nin gol sayısını ve hücuma kattığı derinliği tartışmıştık. Gökhan'dan iyisini, daha çok gol atanını alma ihtimalimiz düşük. Sosa ve Demba'yı zaten değerlendirme dışı tutarsak , geriye hücumu direkt etkileyecek 4 mevki kalıyor : Bekler , b2b merkez , Sol açık .

Sağ bekin değişeceği kesin , sol açıktan da ortalama skor alabiliyoruz şu anda(Olcay+Kerim'in 7 golü var) , sol beke yakın zamanda çözüm üretmemiz zor , eee geriye kalan merkez var.

Buradan hareketle Atiba tezine de karşı çıkıyorum. Atiba kesinlikle 11'den çıkmalı . Oraya muhakkak ama muhakkak daha golcü , daha tehditkar bir isim gelmeli . Topu ileri iyi taşıyor olması yeterli bir done değil orası için . Bu seneki Mehmet Ekici-Fernando Bellucshi performansları buna net birer örnek .

Bu değişkliği yaptığımızda Veli'nin yetersizliği ortaya çıkar mı soru budur.

Burada da başa dönüyoruz.Aslında düşündüğümüz kadar iyi bir kemik kadromuz olmayabilir .

Emre Toraman dedi ki...

ozellikle oguzhan basta olmak uzere 2 mactir giren oyuncular elestiriliyor gibi ama problemi orada aramak dogru degil bence. problem, takim zaten son dakikalarda rehavet konusunda sabikaliyken bilicin sakatlik unsuru olmaksizin sosa ve demba ba'yi cikararak, takima mac bitti beyler rahat olun mesaji vermesi.

bu durum feci sekilde konsantrasyon kaybina sebep oldu diye dusunuyorum. zaten yedigimiz goldeki hata da konsantrasyon kaybinin bir ornegiydi.

2-1'den sonrasi zaten her takimda(bu kadar cok gecmis ornegi olan bir takimda daha cok) yasanabilen, dogal bir panik hali. ki 2-0'dan 2-1'i yakalayan takimin psikolojik ustunlugu eline almasi da bize ozel bir durum degil.

oguzhan yerine necipi almak konusuna ben de katilmiyorum. bu da en az "mac bitti" kadar problemler dogurabilen bir mesaj.

yapilan degisiklikler oguzhan ve mustafa pektemek'e sure vermek amaciyla yapildiysa eger(oyle gorunuyor), cikan oyuncular kerim, veli, gokhan arasindan secilseydi verilen mesaj "mac bitti" den, "daha iyi oynayabilir miyiz" e dogru yaklasabilirdi.

sonuc olarak onumuzdeki surecte bu son dakikalar meselesinin asimi icin, onde oldugumuz maclarda dahi yapilan degisikliklerde, mac 0-0 olsaydiya yakin dusunmek, kalan dakikalarda en iyi skoru yapacak takimi hedeflemek gerekli diye dusunuyorum.

Adsız dedi ki...

Daha önce bir postta yazmıştım; bu takım 70'den sonra oyunda azalmayı kabullenmiş zaten, diye. Nedeni de bu bölümde harcanan efor. Bilic de bunu biliyor ve takımı buna göre oynatıyor zaten.

İşin gerçeği, ligimizde hiçbir takımın full 90 dakika çıkaracak kondisyonu yok; FB çok değil ama biraz istisna çünkü özellikle baskıyı kuran hücum oyuncuları güce dayalı isimler. Özellikle ligimizde İstanbul takımlarıyla oynayan ekiplerin kendi 1. ve 2. bölgelerinde daha fazla zaman geçirdiği için bu 70 dakikada attıkların olayı değiştirebiliyor. Tabii bunda aynı zamanda Avrupa'da GS gibi değil, ciddi şekilde oynamanın ve kadrodaki alternatiflerin kapasitesinin takımı 1 tık geriye düşürmesinin de etkisi büyük.

"İlle de Oğuzhan" demenin de bence bir mantığı yok zaten. Yani kadro belli. Ya Oğuzhan girecek, ya Olcay ya da Necip. Şahsen bu haliyle Oğuzhan'ı sadece takım defansı için yetersiz görmüyorum, hücum organizasyonları için de yetersiz olduğunu düşünüyorum; bakınız Asteras ve Karabük maçları. Bu maçlar gösterge olanlar, çünkü ikisinde de son 20 dakikada oyuna girdiği halde ve, haydi bunu tolere edelim, defansif anlamda bir çaba da sarf etmediği halde, hücum anlamında da etkisizdi. Mesele sadece diğer hücumcuların bazılarının olmayışı ya da geriye yaslanmaları değil, şu anki haliyle ortalama 90 derece bakış açısında atak yapan Oğuzhan. Nedeni de belli, "fark yaratmalıyım" diye uğraşıyor.

Olcay daha hareketli ve defansif özellikleri daha yüksek, ama asıl olacağı bölge ya kanat ya da golcünün arkası. Ortanın ortası bir Olcay hayatta olmaz, hele rakip üstüne geliyorken. Benim söylediğim, bu dakikalarda Atiba-Veli-Necip orta alanında Atiba'nın biraz ileri çıkarılması. Veli zaten düşüşte olan formuyla haftalardır idareten hamle oyunculuğu yaparken bunun tersine Atiba'nın çıkmasının bir anlamı yok bana göre.

Bir de; bu aşamada elmalarla armutlar biraz karışıyor gibi. Başından beri ara dönemde bile sağlam bir box-to-box lazım dedim. Burada karışıklık ise şöyle: halen böyle bir oyuncumuz yok; kadroda Jones bile olsaydı şu anda başka şeyleri konuşuyor olurduk. Mevcut durumu değerlendirirken yok olduğunu dikkate almalıyız.

"Maç bitti" mesajının verilecek olması da bana garip geliyor. Beşiktaş takımı zaten bu dakikalarda otomatik olarak geriye yaslanıyor. Bunu Demba Ba ve Sosa'nın maçı bitirdiği anlarda dahi gördük; onlar değil ama 8 kişi bunu yapıyor ve 2 kişinin fark yaratabilmesi pek mümkün değil. Burada ise profesyonel ve kapasiteli oyuncuların farkı bir kez daha ön plana çıkıyor: Demba Ba Asteras maçında 10 kişi kalınca hem ileride kalmaya devam etti, hem de özellikle yorulunca aktif dinlenme içerisinde geriye gelip takım defansına yardım etti. Keza Sosa'da da böyle bir olay var. Maalesef mevcut kadroda defans oyuncuları dahil böyle tasarruflu ve efektif zaman/enerji kullanan oyuncumuz pek yok.

Son yönetim açıklamalarını ve sağ bek transferinin düşünülenden daha fazla maliyetli olacağını değerlendirerek, ara transfer döneminde max. 2 oyuncu alınacağını düşünüyorum. Öncelikler bakımındansa bunlar sağ bek ve stoper olacak. Box-to-box başka bahara.

Adsız dedi ki...

Şu da var: Sosa maçın sonuna kadar kadroda tutulup Oğuzhan da yanına girebilir. Burada ise 2 faktör devreye giriyor: Bilic'in Oğuzhan ve Sosa'yı birlikte oynatmaması tesadüf değil, Oğuzhan burada biraz bencillik yapıyor. Yoksa görüyoruz ki Sosa ortanın ortasında da, golcü arkasında da, kanatta da efektif olabiliyor. İkincisi, Sosa'nın özellikle Demba Ba, Töre ve az biraz Olcay ile anlaşması da tesadüf değil; zira Demba Ba zaten gezinen golcü. Diğerleri de bu tip hücumcular. Bu aşamada asıl önemli olanı gözden kaçırıyoruz gibime geliyor. Beşiktaş, Demba Ba ve Sosa'nın eklenmesiyle bir level atladı derken oyun tarzından mı bahsediyoruz, yoksa bu ikilinin bazen Töre bazen Olcay'ın da katılımıyla kalitelerini göstererek gol atmaları/attırmalarından mı. İkincisinden bahsediyorsak ecnebilerin "occasional" dediği, bu ikiliden biri olmayınca aksayacak bir durumdan bahsediyoruz demektir. Ama derdimiz takım olarak level atlamaksa, biri daha çok diğeri daha az olmak üzere bu ikiliye uyan ikisinin dışında, daha fazla katılım gerek. Takımda bu grupta yer alan genci yaşlısı oyuncuların bu level olayına direnci kırılamaz ve bunun için evrimleşmeleri adına çaba gösterilemezse eğer, çözüm sadece transfere bakar. Bu ise 1. seviye takım olmakla 2 ve 3. seviye olmak arasında gidip-gelenlerin farkıyla tıpkısının aynısı.

ersnylmz dedi ki...

Bizim özellikle bir niyet, karakter, kültür durumumuz diğer takımlara nazaran daha etkisi yüksek seviyede yıllardır.Bunun son 3 yıldır takım, taraftar ve toplum üzerine bir hayli sindiğide su götürmez. Züürt ama ahlaklı, çalışkan ama sessiz gibi argümanlar üreterek dezenfekte edilemeyen haline geldi. Bu gibi üzerine bayağı konuşulacak bir ruh hali var.


Bilic'in 'Takımın özgüven kazanması' üzerine yorumları o kadar eski değil. Bu çok gerçekçi bir fikir verebiliyor durum nazarında. Ba nın tecrübe kazanmalıyız cümlesi ve maç içinde cenkin kale vuruşunu sağadan yaparken Ba ısrarla sola alıp kale vuruşunu ordan yapması için işaret ettiğini gördük. İşte bunların artması takıma oldukça eylem alternatifleri kazandıracaktır. Takım içerisinde olduğu kadar takım dışı bir etkinin olmasıda bariz fark yaratır. İstikamet gelişme odaklı ise bunun üzerine durup düşünülmeli. Doğru firma, kişi, oyuncu, marka çalışması çehreyi oldukça değiştirecektir. Bir vodafone etkisi ortada, bir BA etkisi ortada. Gelişme kavramının içi doldurulmalı ve muhakeme yeteneği artırılmalı. Oyun dışı birçok etken oyuna dahil edebiliyor kendini günümüzde, bizim hücüm oyuncularımızın hareketliliği bir tehlike oluşturuyor evet ama bunun daha verimli hale gelmesi elzem. Ben yıllardır orta sahamınızın hareketsizliğinin bize bazı sıkıntıların yerleşmesinde etkili olduğunu düşünüyorum. Belki bunu burda yazıp çizmek pek anlatılabilir durmuyor veya çok ütopik gelebiliyor da olabilir. Ancak merkez orta alan oyuncularının orta alanda sürekli hareketlilik üzerine bir oyuna dönüldüğünde karşı tehditi saf dışı bırakacağı gibi tehdit olmanın oranını artıracaktır. Tabii bütün bunlar eldeki oyuncu niteliği, parasal durum, geliştirici olmanın karşılığı ve teknik üstlenicelerin uygulatıcığı gibi bir sürü faktöre bağlı olacağına göz yumamayız. Gelişim çok afilli bir kavram bunu gerçekleştirmeye inanmada bir o kadar anlamlı ve eyleme geçerek bütün dinamikler üzerinden yapılanma çalışması tadından yenmez bir gelecek vaadediyor.


Ve bir kulubün en olmazsa olmazı analizer yaratmak ve uygulatıcı yaratmaktır. Toz pempe aforizmalarda boğulmak değil hakikat üzerinden elde olanlar-verimlilik gelişebilirli'ğe kafa yorarak yürümek gerekliliğidir. Ba nın külüpte emekli olmasının konuşulmasından ziyade külüpte sürekli profosyonel kavramının yıllara yayılabilen örneğini verebileceğini düşünüyorum. Aynı zamanda basit oyun üzerine sosa değerlendirilebilir. Tercih edilebilirlik içinde önemli artıları olacağı kesin. Önder özen sambade hamlesininin daha deniş yelpaze yayılıp külüp yönetimsel basamaklarına çıkartabilinirse yeryüzünde cenneti tadabiliriz. Çünkü bu takım, bu kültür, bu renkler, bu bağlılığın hepsi ayrı bir duygu doyuruyor. Çok karışık ve dağınık yazdım ve gevezelik ettim haylice:).NEDİR BU KADAR ANLAMLANDIRAN DİYORUM! BEŞİKTAŞ'I TADIYORUM VE SUSUYORUM.

Adsız dedi ki...

@ersnylmz

Güzel yazı. Ciddi söylüyorum, sizi aramızda daha fazla görebilmeliyiz.

Saygılar ama daha sık yazın. Sürekli öğrenme sürecimiz, her insan gibi devam edecek.

Adsız dedi ki...

Özellikle şuna takıldım: "Ba ısrarla sola alıp kale vuruşunu ordan yapması için işaret ettiğini gördük. İşte bunların artması takıma oldukça eylem alternatifleri kazandıracaktır."

Aslında bu gibi işlerin maçtan önce çalışılması gerekli. Bu bakımdan duran toplar hakkında yazan arkadaşlara hak vermemek elde değil. Antrenmanlar daha efektif olmalı, özellikle takım olarak doğruları yapanların görülmesiyle aşama kaydetme durumundayken.

ersnylmz dedi ki...

@james sneijder
Teşekkür ederim, yazmayı isterdim sizin gibi arkadaşlara hemhal olup BEŞİKTAŞ üzerine her anlamda konuşmak çok keyfli muhakkak.
Ancak vatani görevi gerçekleştirme durumumuz var Şafak:Şampiyonluk/Vodafone arena diyeceğiz :d

Evet hepimizin futbol özelinde beşiktaşın her halini konuşma arzumuz var. Ben en çok yönetilebilme, yetiştirme, tatbik etme üzerine konuşabilirim belki. Kirlenmiş ve bıtkınlık yaratan ülke futboluna çok büyük katma değer katabilmeye en yakın takımız diye düşünüyorum. Dediğim gibi tasarı yapabilme hali, bunu yapanları değerli hissettirme, potansiyel üzerinde hareket ve yorum. Bir kağıt kalemle mi işe başlanır yoksa topyekün bir tahlille mi olur onu bilemem. Kişi ve cümleler üzerine konuşma hastalığımız hiç bitmeyecek gibi.Yıllardır gelecek adına fikir beyan etmeye hiç bu kadar yaklaşmamışken şu sıralar bunun hem keyfini çıkartıp hem de kendimizi sorgulayarak biz nasıl gelişebilirizi çokça gezdirmemiz gerek akılda. Taraf olanın sorgulayıcı olması hayli kudret getirebilir bu kulübe. Modern ve gelenek arasında sıkışıp kalındığı zamanlardan geçiyoruz. Eski'yi konuşmak hayli yer etmişti zira, İLERİ yi konuşmaya başlamak bu anlamda değerli, bir töre-kerim-oguzhan-franco-muhammed-ümit-cenk-ümit ve fazlasını hem biz hem onlar gelişirken tanık olmamız belki 25 yılı etkileyen bir hadise olabilir.


En klasiğinden gideceğim paran yoksa AKIL en büyük sermayendir. Ve senin araştırma-geliştirme-tatbik etme-değiştirme kurgusu üzerinden bir yapılanma hissiyatına ermen gerek.Bunu yapabilmeye en yakın külüpsün. Stad bir projedir eksiği yanlışı sıkıntısı problemi herşeyiyle öğreticidir, öğreniyoruz hepimiz İlerleme üzerine konuşmaya başlıyoruz. Önder Özen bunun başlangıcını çok iyi yapmıştı keşke devam edebilseydi belki çok büyük başarılar hemen olmayacaktı ama öğrenecektik hepimiz. Var gücümüzle öğrenmeyi hedef kabul edecektik.


Yıllardır şişirilmiş değerleri botokslu kavramlarla plastik kelimelerle konuşan abilerin, futbol oyuncağının pahalılığı birşey kazandırmadı. Futbolcu-aldığı ücret kıyaslaması bence bu memelekette üzerine tez yazılabilecek hadiselerin üzerinin kapatılmasından ibaret.

ersnylmz dedi ki...

Partizan maçından sonra açılan manşet vardı Memlekette düzgün giden tek şey var o da Beşiktaş diye. İşte gururlandığımız haz aldığımız hissettiğimiz şey bu. Tabu yıkmak, yeniden oluşmak,hayal etmek, gerçekleştirmek için uğraşmak ve bütün bunları yaparken elde edilen kazanımlar; hepsi ama hepsi kulup tecrübesi olacak. futbol takımından ziyade kulup tecrübesi taraftar tecrübesi kazanılacak en değerliside bu.

Kulübün alt yapı durumunu bilmiyoruz nasıl bir proglamla ile sürdürüyorlar...

Özel yöntemler belirlenmeli bana kalırsa:

şöyle sistematiğe dökülebilir

1) Temel beceri yüklemesi-karşılığı
2) Temel oyun taktiği tatbiki-karşılığı
3) Özel eğitim yüklemesi-karşılığı
4) Gelişim PSKOLOJİSİ-karşılığı
5)Yer alma-Değerli olma-DEĞER KATMA BİLİNCİNE ERİŞTİRİLMESİ

Bunu yaparken ve yapanlara imkan yaratmak, öz disiplin şartlarının belirlenip taviz verilmeden devam etmek kişi değil kavram ve hedef üzerine yoğunlaşma bütün herşeyin başlangıcıdır.

İncelenerek üzerine hayli fazla konuşulup tartışılıp ve ortak bir yapılanma planlamasına gidilebilir.

Enlem ve boylamları yeniden çizmeyeciğiz o kadar büyük bi olay değil malesef o kadar basitte değil.

Oyun üzerine birsürü alanizcinin piskoloğun düşüncesi araştırması yazıları var faydalanılabilir. Kendine has idealize ettiğin birçok geliştirici unsurda eklenebilir.

Mesela yıllardır beşiktaş taraftarının itici güç olduğunu herkes söyler ve öyledir de ama bazı zamanlar o taraftar önünde bile gidemeyen ayaklara şahitliğimiz bizi boğmuştur. Bu senin kültürün sana has bir hadisedir. Kannaat-Hücüm-Pres üzerine kafa yorulup bunu özel eğitimde ilk yaş gruplarından itibaren kazandırabilirsin.

Onun dışında gördüğüm ve sıkıldığım en can sıkıcı olay yavaş futbol. yavaş top çevirme bunalımı var. mesala avrupa standrtlarında hızlı oyun çevirme tıp dolaştırma için ne yapılacağı araştırılabiir. bunun için bir veri bankası kurulup gerekli sayıya ulaşılması için neler yapılacağı hazırlanabilir. saha içi teknolojidende yararlanılarak düzenek kurulur; örneğin 2 sn ayağında top tutma sınırı getirilip tutmayana sahada olan bi mekanızma su sıkabilir boya atabilir falan ütopik şeyler söylüyorum ama yapılmayacak şeyler değil. Birlikte parselizasyon eğitiminde belki saha içindeki bölgelerde yansıtmayla o anki duruma göre alan belirlenip renkli hale getirilebilir o alan ve oyuncu bilinçaltında daha sıkı yerleştirilebilir. Dediğim gibi bu sadece benim aklımın erebildiği belki gerçekleştirilmesi imkanlı olmayan durumlar. Akıllı, yetenekli insan taranıp fikir geliştirilmesi yapılmalı. EN azından böyle bir birim kurulsa bile çoğu şeyin önü açılır kanımca.

Bayağı sesli düşündüm :D

ersnylmz dedi ki...

Takımın şuanki hali ne yapabiliri ne yapıyoru üzerine pek yazamadım ama bence daha önemli yapılması gerekenler var. Kurulu bi takıma çok yükleyemezsiniz bişeyleri. olmaya başlayana daha hamle yapılabilir. Sezon öncesi almanya ve ingiltere kampı bence bu anlamda kazanım sağladı. Yılda 3 oyuncu katabilsek gelişmesini sürdüren bence çok büyük iş başarmış sayılırız. Kerim Töre bariz gösteriyor.

Teknik heyet hem yarışıp hem geliştirme konusunda bir gidemez tahminimce. İşte bahsettiğim onların arkasında analizer bir heyet olup periyodik olarak onlara veri sağlamalı bu olursa tadından yenmez.

Hocada gelişir, yardımcısıda.

Süreya abiyle bile maça çıkarız:D

Adsız dedi ki...

@ersnylmz

Ağzından bal damlıyor :) Şafak bir realitedir amma, fırsat buldukça böyle yazmanı dilerim.

Ben de ve aynen, o "analizer" ekibini bekliyorum. Mevcut haliyle olmuyor bariz.

Yorum Gönder

Ara